kaanrexha

Durum: 14 - 0 - 0 - 0 - 13.12.2022 16:07

Puan: 204 - Sözlük Kezbanı

2 yıl önce kayıt oldu. 12.Nesil Yazar.

en eşsiz şarkı ruhunun melodisi :)

ilk anal seks

iki gün kadar önce yaşadığım hadise. başlıyorum: bir tane adı lazım olmayan uygulamada uzun süredir takılıyordum ve konuştuğum insanlar vardı zaten. fakat biri çok hoştu. kendisi benden on yaş büyük biri ve tam olarak istediğim gibiydi her şeyi, doğal olarak çekiliyordum ona. benim ilkim olacağı için kendisiyle yapmamın daha uygun olduğunu, çünkü kendisinin benim için en iyisini yaşatacağını ve tamamen güzel bir şekilde hatrımda kalması için çabalayacağını söyledi. güven duydum ve kabul ettim. buraya kadar her şey ne kadar güzel, en azından düzgün. zaten devamında her şey sarıyor b*ka. efendim ben gittim bu hoş adamın evine. ilk defa canlı canlı görüyoruz birbirimizi yüzlerde gülümseler benim dışardan tatlı görünüp bana iğrenç gelen utanmalarım, adamın iltifatları falan derken oturduk güzel güzel sohbetler ederek hoş içecekler tükettik. haliyle başladı yavaştan dibime sokulmalar, içimde hoş duygular yaratan güzel dokunmalar. kısa süre sonra başladı bizim mesai. aklı sürekli sekste olan ağır bir ergenlikten çıkmış olan ben, tabii ki anal bölgemle bazı cisimleri muhatap etmiştim fakat gerçeğin yerinin hiçbir salatalığın ya da başka cisimlerinin tutmadığını o an fark etmiştim. güzeldi ama biraz garipti de, bir kere yorucuydu. pozisyonda kalmaya çalışmak, karşındakinin buğulu gözleriyle ufak iniltilerini duymak ve kalçana ritmik şekilde vurup duran bir kasık, ara sıra verilen öpücükler; değişikti. sonuca gelirsem hep istediğim bir şey ve ilk yaşadığım bir duygu ile eylem olduğu için doğal olarak benzersiz zevk aldım, güzeldi. ta ki gecenin içine çok afedersin ben s*çıncaya kadar :) bu utanç gülümsemesi ve kendinden tiksinme gülümsemesidir. olay bitti yatakta yan yana yatıp tavanı izlemeye başladık. iki dakika geçti aynı pozisyon üç dakika geçti aynı pozisyon izle babam izle tavanı. beş dakika sonra bu adam döndü beni izlemeye başladı fakat benim gözler hala tavanda. sorgu içerisindeyim o an resmen naptım ben ruh halindeyim (kendine gel amk kaan'ı, demek isterdim kendime o ana dönebilseydim şu an). abi, adam ağzını açar açmaz ağlamaya başladım. adam noluyo amk deyip dikildi yerinden. bunu görünce ben de kalkıp yüzüne bakarak ağlamaya devam ettim. ama nasıl ağlayış surat büzülmüş dudaklar aşağı kaymış, sıfatül çehrem ne halde vallahi bilmiyorum. eğv eğv de konuşuyorum bir şeyler. bir sus de mi? adam korktu, dedi tamam sakin ol. dedim olamam, olamıyorum. ellerimle kapadım yüzümü çektim dizlerimi kendime ağlıyorum. adam peçete aldı bir yerlerden geldi yanıma odadan çıkıp. onu görünce aklıma dank eden şeyle yeniden şiddetli ağlamaya başladım. kocası tarafından evleneceği günün akşamı aldatıldığını öğrenen kadınlar gibiyim. öyle bir ağlayış tarzı. bir de burnumu sümkürerek adama dert anlatıyorum. diyorum ki: sana kendini kötü hissettirdim özür dilerim lütfen. tamam kaan. kendi gecenin anasını s*ktin de adamınkini bırak bari. bu ruh halindeydim o an. derken çok güzel bir şey oldu. adam sarıldı bana, yasladı başımı göğsüne. saçlarımı okşarken rahatlatıcı bir şeyler demeye koyuldu rahat bir ses tonuyla. sonra uyuttu beni cart curt. hayatımda uyuduğum en güzel geceydi. o günden sonra bir daha benimle konuşmayacağını sanıyordum fakat ertesi gün sürekli mesaj atıp iki defa da aradı beni. neyse işte benim ilkim böyleydi. her tarz duygu vardı valla. belki de hayatımın aşkını da bulmuşumdur ilkimle kim bilir.

20 yaş

yaşlanmanın başlangıcı gibi hissettirse bile

taze fasulye

yemeğinin yanında et ya da tavuk sulu pilavla yenmesi ef-sa-ne olan yiyecek. genelde çoğu insan beğenmez. beğenen kişilerdenseniz kendinizi ayrıcalıklı ve özel insan kategorisine gönül rahatlığıyla alabilirsiniz.

gece yarısı kütüphanesi

an itibariyle bitirmiş olduğum kitap. ekşi sözlük tarafından bayağı bir gömülmüş kendileri, hiçbirine katılmıyorum en azından "kötü" kategorisine asla alınabilecek bir kitap değil. çok akıcı ve güzel bir kitap. okurken kendi hayatımı sorguladım ben de, eğer böyle bir şansım olsaydı neleri değiştirirdim, hangi alternatif gerçekliğe geçmek isterdim gibisinden. ha konusunu da yüzeysel olarak açıklayacak olursam: nora isimli baş karakterimiz var. kendisinin hayatında olayların üst üste gelmesinden kaynaklı olarak depresyona giriyor ve ciddileşerek intihar etmeye karar veriyor. tam olarak bunu gerçekleştirdiği gece yarısında kendini birden kütüphanede buluyor ( kitabı okuduğunuz zaman neden kütüphanede bulduğunu anlayacaksınız ) ve orada hayatında olduğu farklı kişilikleri yaşayabiliyor: dünyaca ünlü pop yıldızı, buzul bilimci, babasının hayatta olduğu gerçeklik... güzeldi.

alttaki yazara soracaklarım var

kitap okumayı çok seviyorum çünkü sanki beni daha önce hiç bulunmadığım yerlere götürüyormuşlar gibi hissediyorum, özellikle arkaya sözsüz müzik ya da pop şarkılarının instrumental coverlarını koyduğun zaman. ben de bugün kendime üç tane yeni kitap siparişi verdim.

kendini sıkışmış ve çaresiz hissettiğin zaman ne yaparsın?

akraba

kan bağı yoluyla taşınan tedavisi mümkün olmayan kanser etmesi garanti amansız hastalık. ayrıca (bkz:akbaba)

aynur aydın

ilk ingilizce şarkılarımı çocuk yaşımda bu kadınla dinlemiştim ( 12 ways to lala'yı dinleyen 2-3 kişiden biri olabilirim :d ) . bir tane youtube kanalına konuk olarak gitmişti ve daha önceye dönebilse müzik camiasına girmemeyi tercih edeceğini söylemişti. beni sadece ingilizce müziklerinden mahrum bırakmasa yeterli. yıllar önce instagramdan attığım mesajıma dönmesi sonucu konuşmuştuk yabancı müzik çıkarıp çıkarmayacağını. çıkarıcam dedi fakat 5 yıl oldu hala çıkarmadı :( *

sünnet

sünnete karşı değilim ama çocuk yaşta yapılmasına karşıyım, sünnet edilecek olan yavrucak aklı birçok şeye ermeye başladığı zaman yahut çokça büyüdüğü zaman bunun olmuş olmasını istemeyecek olabilir. kesinlikle belli yaştan sonra kişinin tercihine bırakılmalı diye düşünüyorum. ayrıca sünnet olmanın cinsel zevki azalttığı (ne kadar doğru olabilir tartışılır) söylenmekte. ekstra bundan dolayı da kişinin bizzat kendi şahsı tarafından yapılıp yapılmaması tercihine bırakılmalı olarak görüyorum.

anksiyete bozukluğu

kişiyi oldukça çaresiz, yalnız, korku dolu, kapana kısılmış hissettiren bunaltıcı bir bozukluk. maalesef geçmişte bu meretten kaynaklı olarak ortalama bir buçuk sene ilaç tedavisi gördüm. buna sahip bireylere lütfen huzur verin. "ama hayatım bizler de çok şey yaşıyoruz anksiyete çok normaahğl?" demeyin. adı üstünde anksiyete diyorsun anksiyete bozukluğu değil.

everybody hurts

heteroseksüellerden hoşlanan homoseksüel

yerine göre oldukça üzücü gelirken yerine göre de yaşam enerjisi veren durum. en azından hoşlanırken içinde mutluluk varken onun seninle olamayacağı düşüncesi üzse de... belki biseksüeldir!? diyerek yeniden mutlu edebilir :d

geçmişteki sene söylemek istediğin bir şey

yaşım çok büyük değil ama en azından birkaç yaş önceki bene söylemek isteyeceğim bir şey(ler)im var:
- günaşırı akşam vakitleri gittiğin kamelyada hayatın anlamını aramayı bırak. henüz çok gençsin.
- bir olaya takılı kalıp her şeyi sıfıra indirgeme. sorunlar hayatta her daim olacak yapman gereken sadece ilerlemek, sorunları bahane ederek hayatını yok etme.
- gelmesini beklediğin süper kişi çok uzun süre daha gelmeyecek. hayaller aleminde dolanma gerçeklere yoğunlaş.
- ilerde yaparım nasıl olsa, düşüncesinden çık. ilerde de yapamıyorsun.
- o aptal arkadaşlarından uzak dur, çünkü geri dönüşü olmayan zararlar verdiler sana.

wattpad

eşcinsel kurgular da bulabileceğiniz bir site. genelde kızlarımız yazsa da erkek olup eşcinsel kurgu yazan yazarlar da yok değil. çok fazla eşcinsel kurgu olsa da güzel ve akıcı olanları bulabilmek maalesef ki kolay değil, çünkü genelde yazan kişilerin ya yaşı küçük oluyor ya da ergenlik rüyası içerisinde oldukça tozpembe gerçek olması mümkün olmayacak kurgular yazıyorlar.

avril lavigne

son çıkardığı love sux albümüyle sahalara geri dönen biricik pop punk prensesim. bir albümün bütün şarkıları mı güzel olur ya? yemin ediyorum ki sevmediğim tek bir şarkısı bile yok albümde ( deja vu favorim olur bu arada )
aynı zamanda 18 yaşında çıkardığı ilk albümü olan let go'nun yirminci yılına özel olarak b-side'larını yayımladı. breakaway şarkısını kendi sesiyle duymak da apayrı güzel oldu.
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 14

geçmişteki sene söylemek istediğin bir şey

yaşım çok büyük değil ama en azından birkaç yaş önceki bene söylemek isteyeceğim bir şey(ler)im var:
- günaşırı akşam vakitleri gittiğin kamelyada hayatın anlamını aramayı bırak. henüz çok gençsin.
- bir olaya takılı kalıp her şeyi sıfıra indirgeme. sorunlar hayatta her daim olacak yapman gereken sadece ilerlemek, sorunları bahane ederek hayatını yok etme.
- gelmesini beklediğin süper kişi çok uzun süre daha gelmeyecek. hayaller aleminde dolanma gerçeklere yoğunlaş.
- ilerde yaparım nasıl olsa, düşüncesinden çık. ilerde de yapamıyorsun.
- o aptal arkadaşlarından uzak dur, çünkü geri dönüşü olmayan zararlar verdiler sana.

ilk anal seks

iki gün kadar önce yaşadığım hadise. başlıyorum: bir tane adı lazım olmayan uygulamada uzun süredir takılıyordum ve konuştuğum insanlar vardı zaten. fakat biri çok hoştu. kendisi benden on yaş büyük biri ve tam olarak istediğim gibiydi her şeyi, doğal olarak çekiliyordum ona. benim ilkim olacağı için kendisiyle yapmamın daha uygun olduğunu, çünkü kendisinin benim için en iyisini yaşatacağını ve tamamen güzel bir şekilde hatrımda kalması için çabalayacağını söyledi. güven duydum ve kabul ettim. buraya kadar her şey ne kadar güzel, en azından düzgün. zaten devamında her şey sarıyor b*ka. efendim ben gittim bu hoş adamın evine. ilk defa canlı canlı görüyoruz birbirimizi yüzlerde gülümseler benim dışardan tatlı görünüp bana iğrenç gelen utanmalarım, adamın iltifatları falan derken oturduk güzel güzel sohbetler ederek hoş içecekler tükettik. haliyle başladı yavaştan dibime sokulmalar, içimde hoş duygular yaratan güzel dokunmalar. kısa süre sonra başladı bizim mesai. aklı sürekli sekste olan ağır bir ergenlikten çıkmış olan ben, tabii ki anal bölgemle bazı cisimleri muhatap etmiştim fakat gerçeğin yerinin hiçbir salatalığın ya da başka cisimlerinin tutmadığını o an fark etmiştim. güzeldi ama biraz garipti de, bir kere yorucuydu. pozisyonda kalmaya çalışmak, karşındakinin buğulu gözleriyle ufak iniltilerini duymak ve kalçana ritmik şekilde vurup duran bir kasık, ara sıra verilen öpücükler; değişikti. sonuca gelirsem hep istediğim bir şey ve ilk yaşadığım bir duygu ile eylem olduğu için doğal olarak benzersiz zevk aldım, güzeldi. ta ki gecenin içine çok afedersin ben s*çıncaya kadar :) bu utanç gülümsemesi ve kendinden tiksinme gülümsemesidir. olay bitti yatakta yan yana yatıp tavanı izlemeye başladık. iki dakika geçti aynı pozisyon üç dakika geçti aynı pozisyon izle babam izle tavanı. beş dakika sonra bu adam döndü beni izlemeye başladı fakat benim gözler hala tavanda. sorgu içerisindeyim o an resmen naptım ben ruh halindeyim (kendine gel amk kaan'ı, demek isterdim kendime o ana dönebilseydim şu an). abi, adam ağzını açar açmaz ağlamaya başladım. adam noluyo amk deyip dikildi yerinden. bunu görünce ben de kalkıp yüzüne bakarak ağlamaya devam ettim. ama nasıl ağlayış surat büzülmüş dudaklar aşağı kaymış, sıfatül çehrem ne halde vallahi bilmiyorum. eğv eğv de konuşuyorum bir şeyler. bir sus de mi? adam korktu, dedi tamam sakin ol. dedim olamam, olamıyorum. ellerimle kapadım yüzümü çektim dizlerimi kendime ağlıyorum. adam peçete aldı bir yerlerden geldi yanıma odadan çıkıp. onu görünce aklıma dank eden şeyle yeniden şiddetli ağlamaya başladım. kocası tarafından evleneceği günün akşamı aldatıldığını öğrenen kadınlar gibiyim. öyle bir ağlayış tarzı. bir de burnumu sümkürerek adama dert anlatıyorum. diyorum ki: sana kendini kötü hissettirdim özür dilerim lütfen. tamam kaan. kendi gecenin anasını s*ktin de adamınkini bırak bari. bu ruh halindeydim o an. derken çok güzel bir şey oldu. adam sarıldı bana, yasladı başımı göğsüne. saçlarımı okşarken rahatlatıcı bir şeyler demeye koyuldu rahat bir ses tonuyla. sonra uyuttu beni cart curt. hayatımda uyuduğum en güzel geceydi. o günden sonra bir daha benimle konuşmayacağını sanıyordum fakat ertesi gün sürekli mesaj atıp iki defa da aradı beni. neyse işte benim ilkim böyleydi. her tarz duygu vardı valla. belki de hayatımın aşkını da bulmuşumdur ilkimle kim bilir.

geçmişteki sene söylemek istediğin bir şey

yaşım çok büyük değil ama en azından birkaç yaş önceki bene söylemek isteyeceğim bir şey(ler)im var:
- günaşırı akşam vakitleri gittiğin kamelyada hayatın anlamını aramayı bırak. henüz çok gençsin.
- bir olaya takılı kalıp her şeyi sıfıra indirgeme. sorunlar hayatta her daim olacak yapman gereken sadece ilerlemek, sorunları bahane ederek hayatını yok etme.
- gelmesini beklediğin süper kişi çok uzun süre daha gelmeyecek. hayaller aleminde dolanma gerçeklere yoğunlaş.
- ilerde yaparım nasıl olsa, düşüncesinden çık. ilerde de yapamıyorsun.
- o aptal arkadaşlarından uzak dur, çünkü geri dönüşü olmayan zararlar verdiler sana.

anksiyete bozukluğu

kişiyi oldukça çaresiz, yalnız, korku dolu, kapana kısılmış hissettiren bunaltıcı bir bozukluk. maalesef geçmişte bu meretten kaynaklı olarak ortalama bir buçuk sene ilaç tedavisi gördüm. buna sahip bireylere lütfen huzur verin. "ama hayatım bizler de çok şey yaşıyoruz anksiyete çok normaahğl?" demeyin. adı üstünde anksiyete diyorsun anksiyete bozukluğu değil.

alttaki yazara soracaklarım var

kitap okumayı çok seviyorum çünkü sanki beni daha önce hiç bulunmadığım yerlere götürüyormuşlar gibi hissediyorum, özellikle arkaya sözsüz müzik ya da pop şarkılarının instrumental coverlarını koyduğun zaman. ben de bugün kendime üç tane yeni kitap siparişi verdim.

kendini sıkışmış ve çaresiz hissettiğin zaman ne yaparsın?
Henüz takip ettiği biri yok.
Henüz takip eden biri yok.