zor soru. düşündükçe söyleyecek çok şey bulurum ama lovecraft'ın mitoslarını kurduğu evren sanırım. aklıma ilk bu geldi.
sayın alttaki yazar en keyif aldığın ve kaçırdığın için fena üzüldüğün konser hangileri?
edit : ursula k. le guin'in yerdenizi de olabilir. feci zor seçmek.
az olabilir, azalabilir ama olmaması demek hata olur. zira seçici olarak takip edilince birçok sergi, konser, literatürde yer alan ve hala devam eden bilimsel araştırma * mevcut. spor konusunda hiçbir bilgim yok. o kısma bi'şey diyemem.
edit: olmaması ile değer görmemesinin ayrımının yapılmadığı başlık. neyse zaten sarkastik giriler dolacak muhtemelen.
burçlara inanmıyorum. ama bize yakın olan biricik uydumuz olan ay'ın, hareketlerinin bizi etkilediğini düşünüyorum. 1-2 şey okumuştum ama net bir araştırma yapmış değilim. her dolunay olduğunda başımın feci ağrıması ve garip huzursuzluklar konusunda deneyimlerim yok değil. bunu da çekim ve arketip alışkanlıklarımızdan biri olarak görüyorum.
sayın alttaki yazar, en sevdiğin pazar etkinliği nedir?
edit: yazım yanlışı
şu sıra dengesiz havasıyla beni hasta eden şehir. kış boyu ankara'nın en soğuk yerlerinde bulundum, hastalıksız atlatmıştım yılı diye sevinirken zamansız oldu biraz.
eylül ayında 10'uncu yılımı dolduracağım dinlediklerini skroplayacağın güzide bir site. analizlere, yıllara, aylara göre dinlediklerinizi bakmak oldukça keyifli. spotify'la da uyumlu.
-yürürken-ayakta iletişim kurarken yaşanan boyun ağrısı ve kamburluk
-toplu taşımada eğer ayaktaysan insanların kafalarını koklamak zorunda kalmak (koltuk altı kadar kötü inanın) ve insanların abuk subuk yerlerine çarpması, oturuyorsan karşındakinin dizlerine çarpmamak için verilen mücadele veya koltuklar arası mesafe az olduğundan sığamama
-sarılmanın zor olması
-xl tişört alsan bile kısa gelmesi
düzenli ve tempolu yürüyüş baya işe yarıyor. o sırada partnerin yoksa mastürbasyon, iyi bir arkadaşla sohbet olabilir. sanatın herhangi bir dalı ile ilgileniyorsan buna ağırlık verebilirsin. uzun süreden beri boğuşuyorsan yardım alabilirsin uzmandan. daha sonra çok başka dertlere evriliyor çünkü. (muhtemelen en klasik şeyleri söyledim)
alttaki yazara sorum şu: evli bir adamla birlikte olmak için bir eşiğin var mı? yoksa etiğe sıkı sıkı bağlı mısın?
saatler geçirebildiğim ankara'nın en sevdiğim cafelerinden biri. bugün hatta tatlı bir bear çift gördüm. sözlükte entry girilmiş mi diyip merak ettim. taşındığından bu yana entry girilmemiş. 2015'den beri büyülü fenerin karşısında yer alıyor. lgbti+ dostudur, severiz.
toplu taşımada (ankara metrosu) uzun süre karşılıklı bakıştığımız bir beyle "neden tanışamadım, hay aklıma s*çayım" diye geçirdiğim günler ardından tekrar karşılaştım. o işler öyle olmuyormuş. neyse üçüncüye kısmet sanırım.
burçlara inanmıyorum. ama bize yakın olan biricik uydumuz olan ay'ın, hareketlerinin bizi etkilediğini düşünüyorum. 1-2 şey okumuştum ama net bir araştırma yapmış değilim. her dolunay olduğunda başımın feci ağrıması ve garip huzursuzluklar konusunda deneyimlerim yok değil. bunu da çekim ve arketip alışkanlıklarımızdan biri olarak görüyorum.
sayın alttaki yazar, en sevdiğin pazar etkinliği nedir?
edit: yazım yanlışı
düzenli ve tempolu yürüyüş baya işe yarıyor. o sırada partnerin yoksa mastürbasyon, iyi bir arkadaşla sohbet olabilir. sanatın herhangi bir dalı ile ilgileniyorsan buna ağırlık verebilirsin. uzun süreden beri boğuşuyorsan yardım alabilirsin uzmandan. daha sonra çok başka dertlere evriliyor çünkü. (muhtemelen en klasik şeyleri söyledim)
alttaki yazara sorum şu: evli bir adamla birlikte olmak için bir eşiğin var mı? yoksa etiğe sıkı sıkı bağlı mısın?