bulut geçti gözyaşları kaldı çimende
gül rengi şarap içilmez mi böyle günde
seher yeli eser yırtar eteğini gülün
güle baktıkça çırpınır yüreği bülbülün
bu yıldızlı gökler ne zaman başladı dönmeye
kimse bilmez
burnuma leblebi sokmakta üzerime yoktu! sonrasında annem elinde bir cımbız, danalar gibi koştururdu beni evin içinde. eğer annemin cımbızı işe yaramadıysa, önce temiz bir şaplak sonrasında dispanser yolu..
1985 fransız yapımı fantastik animasyon. 80 jenerasyonunun hastalıklı bir ruh haline bürünmesinde büyük payı vardır.
clementine'in hayatı şehire gelen molache adında bir sirk ile değişir. molache'ın yönetimi, malmotte adında ateşten bir şeytanın kontrölü altındadır. clementine'in uçağı, malmotte'nin sadık hizmetkarı maloche tarafından sabote edilir ve uçak yere çakılır. çarpışma sonrasında kendine gelen clementine, kendini malmotte'nin mağarasında bulur. ama mavi bir balon içinde uçan hemera adında bir peri tarafından kurtarılır. hemera, clementine zamanda yolculuk yapacağına dair söz verir ve clementine hastanede kendine gelir. clementine çarpışmanın ardından sakat kalmıştır ve bir daha yürüyemeyecektir...
gündüzleri tekerlekli sandalyeye mahkum olan clementine, geceleri hemera ile zamanda yolculuk yaparak, malmotte'in iblisleri ile savaşır.
39 bölüm yayınlanmış olmasına rağmen, dönemin en iyi yapımlarından biridir. açılış müziği ise akıllara kazınmıştır...
görsel olarak eğlendiriyor olsa bile, her yapılan gösteri sonrasında yanan, yaralanan ve bunun sonucunda ölen martıların olduğunu bilmek beni biraz üzüyor. özellikle bu durum istanbul'da sıklıkla yaşanan bir olay.
çok çocuktum, adını koyamıyordum ama bir gariplik olduğunun farkındaydım ve mutlu ediyordu beni bu his... yanlış hatırlamıyorsam 16-17 yaşlarımda tanıştığım biri sayesinde, eşcinsel olduğumu kabul etmiştim... ve şimdi 30 yaşındayım, bunun hala hastalık olduğunu düşünen, bunun yüzünden cinayet işleyen hastalıklı beyinlerin olduğunu düşündükçe, iyi ki varım diyorum.
çok çocuktum, adını koyamıyordum ama bir gariplik olduğunun farkındaydım ve mutlu ediyordu beni bu his... yanlış hatırlamıyorsam 16-17 yaşlarımda tanıştığım biri sayesinde, eşcinsel olduğumu kabul etmiştim... ve şimdi 30 yaşındayım, bunun hala hastalık olduğunu düşünen, bunun yüzünden cinayet işleyen hastalıklı beyinlerin olduğunu düşündükçe, iyi ki varım diyorum.
bırakın keşkeleri vs. de gelebiyorken gelin! klavye başında türkiye'yi kurtarmak, atıp tutmak, ahkam kesmek kolay. gelin ve kendinizi gösterin, bahane yaratmayın arkadaşlar!