nerede ne yemeli

özellikle ağız tadı konusunda hassas, yemek yemeyi ve seyehat etmeyi seven kişilerin en çok sorduğu sorulardandır. örneğin: istanbulda * hacı bekirin badem ezmesi.
birileri yazsa da gidip yesek dediğim başlıktır. *
pazar eklerinin vazgeçilmez süsü.
yattığı yerden koca kıçını büyütmek isteyen ayılara yatağında armut piş ağzıma düş felsefesi tavsiye edilir.
middle kitchen'da mushroom hamburger yemeli.
(bkz: vedat milor)un tavsiye ettiği şeyler ve yerler *
deminden beri düşünmeme rağmen hiç bir yerin adını hatırlayamadığımı, birden bire istanbul a ne kadar yabancılaştığımı farkettiren başlık. heralde eskiden sevdiğim hemen her restaurant yada cafenin kapatılıp yerine abuk subuk bir yer açılmasından kaynaklıdır.
balıkesir'de höşmerim yemeli
siirt'te büryan kebabı, diyarbakır'da kaburga dolması,ciğer şiş, mersin'de tantuni, bursa'da iskender.
istanbulun sıkıcılığından, iş yoğunluğundan bıkkın olan arkadaşları polenezköy'deki leonardo restaurant'ta brunchı şiddetle tavsiye ederim. öğlen 11den akşam 5 kadar süren acık büfede her çeşit zevke uyacak gıdalar mevcut olmakla birlikte doğa ile baş başa ve mimarisiyle göz dolduran bir yer. birçok alan mevcut iç cam sera ya da asetat bölümlerinde oturmanızı tavsiye ederim. sahipleri antoni bey ya da gelini bayan marlin ile muhabbet etmeli beraber bir kahve içmelisiniz. öte yandan oturduğunuz yer rezerve olup polenezköy'ü keşfe çıkabiliyorsunuz. patika yolları ,henüz kirletilmemiş bir ormanı, eski kilise , zosia rizi'nin anı evi bir de atatürk'ün zamanında kaldığı eski bir ev var gezilebilecek yerler...**

büdüt: eski başlıklar hortlayınca iğrenç yazı dilim ve açlığım ortaya çıkmış hiç xoş değil.
ortaköy'de kumpir üstüne waffle. bak şimdi nasıl canım çekti ya.
çeşme'ye gidildiğinde, mutlaka kumrucu şevki'ye uğranıp kumru yenmeli...

umru

bence nerede ne yediğimizin hiç önemi yok.
yanımda kimin olduğu veya kimle birlikte yediğim önceliklidir!

ne güzel söyler o eski parça:
"neyleyim köşkü neyleyim sarayı?
içinde salınan yar olmayınca!"
istanbul’da özellikle paşa’daki gerçek tarbuş’ta falafel ve humus yemeli, yemeli ve yemeli. doyamamalı ve yemeli. hık diyene kadar.
ankara'da şurada şunlar yenilebilir:

esattaki gülçimen aspava-ssk
il forno-kavurmalı pizza
bigbang burger-bigboss menu**
devrez-mercimek çorbası
quick china-kung pao chicken
lokal 71-tavuk külbası*
bestekar müjgan-lolita tavuk ya da portakallı tavuk*
bestekar müjgan meyhanenin kaşarlı köftesi**
rezillik ama hala the bigosun kajununu çok severim
ayrıca cajun corner'ın mantarlı kaşarlı tavuklu şeyi harika*
piel rojo'nun pizzaları da fena değil eğer yeterince elitistseniz
papazın bağında bir yer muhteşem bir patlıcanlı gözleme yapıyor
ot cafenin matrak tavuğu da muhteşem bir şey ama garsonlar onları sikmişsiniz gibi davranıyor nedense
tunus caddesindeki lobi kafenin kahvaltısı da muhteşem
büklüm sokakta bulunan last pennydeki ayıcık garson da afiyetle yenilebilir

ağız tadım var mıdır bilemem ne bulursam yerim genelde ama buralar bi denenmeli sanki
aklıma geldikçe eklerim till then ciao mis amores
valla kadıköy üsküdar dolmuşlarının kalktığı yerin hemen arkasında tostçu abi var inanılmaz guzel oluyor deneyin derim
yıllardır dışarılarda yemek yiyen biri olarak bu alışkanlığımı geride bıraktım. son zamanlarda özellikle inanılmaz para gidiyor az eli yüzü düzgün malzemelerle yapılmış bir yemek yiyebilmek için. artık marketten haftalık alışveriş yapıp yemeklerimi evde yiyorum. hem daha ucuz, hem daha sağlıklı, hem de damak zevkime göre yemekler yiyorum. buna, çayımı kahvemi de evimde içmem dahil tabi. en son pelitte bir ufak çay ve bir türk kahvesine 20 lira verince kendimi keriz gibi hissettim.