ankara'da yaşıyor olmama rağmen robot resmini aklıma mıh gibi kazıyıp ilkokuldaki resim defterime çizmeme neden olan, bir neslin çocukluk travması olan sapık. öğretmenimin "bu kim" sorusuna verdiğim "ümraniye sapığı" cevabıyla dumura uğradığı surat ifadesi hala aklımdadır. sonrası bize rehberlik odasının yolları.
usame bin ladin entrysi ile bu entrynin yazılmasının baş müsebbibi olan (bkz: smellycat)'e teşekkürler.
beyhude çabalar. belki de benim obsesifliğimdir. hoşlantılar gelip geçiyor amma velakin aşık olunan insan unutulmuyor zira yıllar öncesini daha dünmüşçesine detaylarıyla hatırlamanız bunun ispatıdır. sonra da "oha o kadar zaman oldu mu ya" şeklinde hayıflanırken bulursunuz kendinizi.
lanetlendim galiba. ya da psikolojim bozuk. ya da her ikisi. ama bilinen bir gerçeklik var. o da şu, istediğiniz kadar yeni bir ilişkiye başlayın ya da hayatınızın aşkını bulun farketmez, vega'nın da dediği gibi "iz bırakanlar unutulmaz."
haydi geçmiş olsun.
amaaan neyse, çalışmalarına devam eden arkadaşlara başarılar.
"bir gün ansızın yiter dostlar ve sevgililer
etin ve kemiğin sıcaklığıyla solar sevdalar
işte o gün her şey ölür
şimdi bu yüreği nerelerde beslemeli
bütün saksıları kırılıyorken güneşin büyüsüyle
ve ölümler ilençliyorken en masum sevinçleri
ve her sevgi kendisiyle çelişiyorken
şimdi bu nasıl doğmaklar olur yeniden beyazlara
ama şimdi kim kandırabilir sizi
bir ölünün hayat kokan ağzını öpmek için."/ arkadaş zekai özger
akabinde söylenen sözdür;
(bkz: pisliği devrim temizler)
96 1 mayısında kocaman pankartlara nakşedilen iki slogandır aynı zamanda bu ikili.
nitekim doğrudur da; tek yol olan da pisliği temizleyecek olan da devrimdir.
"ama hayır! onuru yanında, bu da mücadelede ölmüşlere armağan olsun. herkes ölebilir, ama herkes onuruyla,onurla ölemiyor. evet,yenilgiye uğrayanlara kalan tek şey bu,onur." /julio travieso-kurdu öldürmek için
bunun bi de kendini vuran versiyonu vardır.olmayacak işlere kalkışılmıştır bir umut; tabii ki olmamıştır. kendi kendine kalınan günün gecesinde hemen iç ses devreye girer;
-ben sana demiştim, iyi bok yedin al oturursun şimdi böyle.
+doğru dedin onu, hay sıçayım kafama.
evde ekmeği kim alacak tartışması yapılırken üşengeçlikte zirve tanımayan benim gibi bir insana "ekmeği ben alırım ya" cümlesini kurdurtan oyun. yolda bi iki pokemon yakalarım deyü. mevzu ekmek almakla da bitmedi üstelik, ekmek almaya diye çıkıp tüm mahalleyi tavaf ettim resmen.
sanırım kafayı yedim can sıkıntısından sözlük.
eski kafalılıktan olsa gerek, bu tarz uygulamalara hoş bakmıyorum. insanı metalaştırdığını düşünüyorum. pazardan karpuz seçer gibi ne o öyle tövbe estağfurullah.
kesinlikle dalgasına söylemiyorum; laiklik... o chpli laik teyzeler felan. dışarda daha çok gibilerdi sanki. şimdi her yerde cihatçıvari giyinimli insanlar, (nefret söylemiyse de söylemi çünkü cidden nefret ediyorum.)nerden ve nasıl türediniz lan bi anda böyle?!
diri diri yakıldığı gerçeğinin altında yüreğimin ezildiği kadın. cehennemi , dünyadayken yaşattılar bu gencecik kadına.
transfobisi olan her kişinin, üzerinde katil yazan, boynuna asılmış bir yaftadır her trans cinayeti. ve dahası, politiktir. birikmiş koca bir ahtır.
bir kadın isterse kendini doğurabilir. bir kadın isterse dağ başında bile kalsa dimdik durabilir. mücadele verebilir, sıfırdan başlayabilir. burada karanlık çöktüğünde yalnız hissetmiyorum kendimi. siz iyi insanlar iyi ki varsınız. kadın arkadaşlarım, hiçbir zaman kirpiğiniz yere düşmesin. alnınız hep dik; dimdik onurlu kalsın. bir kardeş olarak ellerimi avucunuzda hissediyorum.
sohbet ederken keyif aldığım ince düşünceli ve pusulası vicdanı olan yazarlardan biri. hangi ortam( ortamdan kasıt sanal-reel) olursa olsun böyle insanlara (ki siyaset,şiir, müzik ve edebiyat konuşabileceğiniz insan sayısının azlığını düşünecek olursak) denk geldikçe çok seviniyorum gerçekten.
bir yerlerde iyi insanların var olduğu düşüncesi mutlu ediyor.
son söylediği sözlerle ilgili
her yerde chplilerin "ama" şeklinde savuşturmalarına denk geliyorum, en son babamla tartıştım. "yok öyle demek istemedi aslında..."
eski kafalılıktan olsa gerek, bu tarz uygulamalara hoş bakmıyorum. insanı metalaştırdığını düşünüyorum. pazardan karpuz seçer gibi ne o öyle tövbe estağfurullah.