risotto34

Durum: 277 - 0 - 0 - 0 - 04.06.2013 23:55

Puan: 3050 - Sözlük Kezbanı

13 yıl önce kayıt oldu. 3.Nesil Yazar.

00000000000000000000
  • /
  • 14

durduk yere ayı sözlük yazarlarına koyan şarkılar

unuttun mu beni- sezen aksu
epitaph- king crimson
her mevsim içimden gelir geçersin - nesrin sipahi
bir daha asla - nalan
istanbul akşamları - bülent ersoy
bana yalan söylediler - semiramis pekkan
hier encore - charles aznavour
yesterday when i was young - elton john & charles aznavour

ayı sözlük yazarlarının şu an yaptıkları

fil çevirme

yalan dünya'daki, zerrin, paşa dedesiyle kuzey afrika'daki köylerine ziyarete gittiklerinde, köylülerin yaptıkları yemek.

orgazm

bilerek ve isteyerek kendinden geçme. ruhun bedenden çıkıp bir tur attığı hal.

amarcord

federico fellini'nin muhteşem filmi...hatırlanan dünya ile hayal edilen dünyanın bir filmde aynı zamanda beden bulması olarak tanımlanabilir.

yalan dünya zerrin

"ne değerli teknen var, sanırsın titanik!"

"eğitim cahilliği alır, erkeklik baki kalır."

ayı sözlük

sözlükten çok foruma benzettiğim entry'lerle beni benden alıp kime vereceği belli olmayan kaygan zemin.

shangri la

doğu'nun kaplanı olarak bilinen lüks oteller zinciridir.

ayı sözlük yazarlarının yattığı erkek sayısı

birilerini erkek sanıp yatmışlığım olmadı değil ama erkek çıkmadılarsa bu da onların özrü olsun. ne de olmasa bu ülkede halen daha eşcinselliğini fabrikasyon hatası gibi yaşayan milyonlarca homoseksüel var. o nedenle, ben hala bakirim.

ilişkimizde yolunda gitmeyen bir şey mi var

işte kapı ortadaki de sapı denilerek yol yapım çalışmasına izin verilmemesi gereken durum.

alttaki yazara soracaklarım var

üstteki bilmiyorsa ben nereden bileyim.
alttaki, futbolun ne faydası var?

never let me go

ray bradbury'nin fahrenheit 451'ini ve aldous huxley'in the brave new world'ünü anımsatan kazuo ishiguro'nun filme de çekilen kitabı. yatılı okul hailsham'da ileride organ vericisi olacakları yaşa gelene kadar çocukluklarını geçiren bir grubun, hailsham mezunu kathy'nin yıllar sonra hayatına giren iki arkadaşıyla birlikte geçirdikleri günleri geridönüşlerle anlatmaktadır. ingilizce yazılmış en iyi romanlardan birisi olarak kabul edilmektedir.

myra breckinridge

gore vidal'in lgbtt temalı bir diğer romanıdır. !970 yılında fime alınmış ve myra rolünü raquel welch oynamıştır.

my favorite song esc 2013

biz büyüdük ve kirlendi dünya

bülent ersoy'un paraladığı şarkı.

sözlük yazarlarının prensipleri

"imtihan saatlerine kadar bütün duyguların yanıltıcı" olduğuna inandığım için kimsenin, kendisini anlatmak için yapıp ettiklerine ve söylediklerine itibar etmem. zaman zaman nedensiz şekilde insanlara şans tanıdığım nadir durumlar olsa da beni aptal yerine koymaya çalışanları bir kalemde hayatımdan çıkartırım. ne ağız dalaşına girerim ne de haddini bildirmeye çalışırım. ümitsiz durumları zorlamamayı bilirim. kimsenin hayatı konusunda yorum yapmam. kin tutmam. kimseden çok şey beklemem.

günde genellikle 4 saat uyurum. yolculuklardan önce alkol almam. yanımda kimse yoksa, güne sevdiğim bir şiirle ya da şarkıyla başlarım. neredeyse istisnasız her gün 4 saat kitap okurum birkaç kitabı birlikte okumayı severim, genelde de kitapların ya da yazarlarının birbirleriyle bir bağlantısı vardır. kullandığım yastıkların kılıflarını iki günde bir değiştiririm. asla öğün atlamam, geçiştirmem. dağınıklığa, düzensizliğe ve özensizliğe sıfır tolerans. kimseye kitap, dvd vermem. bir sene giyinmediğim kıyafetleri evde tutmam. her yıl iki öğrencinin okul ihtiyaçlarını karşılamaya gayret ederim. halet-i ruhiyeme göre prensiplerimden bazıları esneklik gösterir.

ayı sözlük yazarlarının yaşları

yerkabuğu henüz soğumamıştı dünyayı şereflendirdiğimde...

jean rhys

bu mükemmel yazar, charlotte bronte'nin "jane eyre" adlı romanında mr rochester'ın tavanarasındaki odada kilitli tutulan eski karısı bertha mason'ın, o tavanarasındaki odaya kapatılana kadar geçen yaşamını anlatan "wide wide sargasso sea" adlı romanın yazarıdır.

bu romanı dilimize "geniş geniş bir deniz" adılya çevrilmiştir. çağdaş ingiliz edebiyatı'nın en ilginç yazarlarından rhys'ın dalda duran kuşlar, ayrılıktan sonra, dörtlü, günaydın geceyarısı, karanlıkta yolculuk adlı kitapları da dilimize çevrilmiştir.

samiha ayverdi

dile hakimiyeti, mükemmel türkçesi ve fransızcası, tarih, tasavvuf, felsefe, edebiyat sahalarındaki derin bilgi birikimleriyle geçen yüzyılın önemli edebiyatçılarındandır. otuzun üzerinde eser bırakmıştır. abisi ve onun eşinin desteği ile kubbealtı cemiyeti'nin kurulmasına önayak olmuştur. bu cemiyet daha sonra vakıf statüsüne geçmiştir. "aşk budur" ilk romanıdır. "ibrahim efendi konağı" yaşadığı dönemim mümtaz şahsiyetlerinin ve hayatında önemli yeri olan kişi ve olayların anlatıldığı, sözkonusu yazarın en önemli ve bilinen eseridir.

barbara pym

ünlü eleştirmenler tarafından kıymeti bilinmemiş bir yazar olduğu dile getirilen, yaşadığı dönemim jane austen'ı olarak adlandırılan kadın yazar. oxford trinity college'ta ingiliz edebiyatı okumuş. "karşılık görmeyen aşklar" , "bir kadeh nimet" , " sonbahar kuarteti" , "kusursuz kadınlar" dilimize de kazandırılmış kitaplarıdır.
  • /
  • 14
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 277

eşcinsel olunduğunun ilk fark edildiği an

ilkokul birinci sınıftayken bir sınıf arkadaşım vardı, adı rıdvan bana aşıktı. bir de komşumuzun oğlu ahmet. rıdvan saklambaç oynarken, nereye saklansam arkamdan gelir ve beni sıkıştırıp öperdi. günün birinde ahmet bizi yakaladı. fena kavgaya tutuştular. sonra dallas'ı çevirmeye başladık. onların da pipisi olduğunu görünce ortada doğaüstü bir durum olduğunu anlamıştım ama bu doğaüstü duruma eşcinsellik denildiğini bilmiyordum. yıllar geçti: rıdvan halen daha bana farklı davranır. ahmet ise ne zaman telefonda konuşsak, "ne güzel günlerdi." der.

ayı sözlük yazarlarının askerlik anıları

sınıf okulundan sonra, kur'a da zırhlı tugay çıktı. antep'e gittim. geyler ya da erkeklere ilgi duyan erkekler birbirlerini gözlerinden tanıyor: gözlerimizle yiyorduk birbirimizi. gördüğümde dizlerimin bağının çözülmesine neden olan birkaç subay ve astsubay vardı ama bakıp geçiyordum. ancak onlardan birisi vardı ki, uzaktan uzağa birbirimize bakıyorduk uzun uzun. herkesin birbirine uzaktan baktığı bir askerlik yapıyordum. yaptığım iş, sivil hayattaki mesleğimdi. kısa sürede kendi sistemimi kurmuştum. şiddete karşı olduğum için, bunu duyan askerler nerede görseler yolumu kesiyor "komutanım sivilde aşçıydım, garsondum, stewarttım, otelde çalışıyordum. deyip kendilerini gazinoya ve misafirhaneye aldırmak için gazino müdürü binbaşıyla konuşmamı istiyorlardı. günün birinde oda arkadaşım bir çocuğun pembe teskere almak için revire gelip ağladığını, üst dönem teğmenin de çocuğu odaya kapatıp dövdüğünü anlatınca çok rahatsız olmuştum. oda arkadaşım gey olduğumu tahmin ediyordu ama konu hiç konuşulmuyordu. ertesi gün gelip bir bakar mısın çocuğa ? dedi. sabahı zor ettim. ertesi sabah, gazino ünitelerini kontrol ettikten sonra soluğu revirde aldım. arkadaşım, "çocuk hiç belli etmiyor." demişti. birlikte revire gittik, kapıdaki camdan içeri bir göz attım, "dördüncü yataktaki asker mi?" dedim. "evet, ama nereden anladın?" diye sordu. biliyorum anlatmak için çabalamama gerek yoktu: çünkü, yüz metre uzaktan görsen, "işte geliyor." diyebileceğimiz bir edaya sahipti. iskenderun deniz hastanesi'ne götürdüm. bütün yol boyunca nasıl bir muameleyle karşılaşacağı anlattım. çok şaşkın gözlerle bakıyordu bana. "kuzenim rapor aldı. hayatımın hatası, der her konuşmasında." diye açıklama yaptım. zaten, herkese de öyle söylemiştim. gerçekte, rapor alan bir arkadaşımdı ve çok pişman olmuştu ama yanlış arkadaşlıkların ve yanlış kararların bazen dönüşü olmuyor. rapor almaktan vazgeçti. o devredeki, asteğmenler çok güzel bir iş başarmışlar, bir gencin yanlış bir karar almaması için her türlü yardımı yapmışlardı. herhangi bir mesleği olmayan bu genci, askeri gazinoya yanıma almak için askeri gazino müdürü olan yüzbaşıya az dil dökmedim. çocuk askerliğini askeri gazinoda çok rahat bir şekilde yaptı. terhis olduktan sonra, ayrılmadan önce vedalaşırken kendisine "gey" olduğumu söyledim. askerliğini bitirdikten sonra istanbul'da beş yıldızlı bir otelde çalışmaya başlamıştı, en son gördüğümde. hayatım boyunca yaptığım en güzel ve en faydalı şeydir benim için

ayı sözlük itiraf

çok samimi olduğum bir arkadaşımın şimdi eşi olan kişi, onlar çıkarken bana birlikte olmayı teklif etmişti. evlendikten sonra da zaman zaman bu teklifini tekrar etti. ilk teklif ettiği zaman "gey olduğumu bildikleri için beni deniyorlar mı?" diye düşünmüştüm. ancak, adamın birkaç gey arkadaşımla birlikte olduğunu ve evliliğinin "vitrin" olduğunu ifade etmesi beni çok kızdırmıştı. iki defa evlerine kadar gittim, arkadaşımla konuşmak için ama yapamadım.

ayı sözlük taksim gezi parkı zirvesi

söz konusu tarihte tr'de olsam katılmayı kesinlikle düşünürdüm. tüm türkiye adaletsizliğin, hukuksuzluğun, vicdansızlığın, açgözlülüğün, çalıp çırpmanın gösterişli yapılarıyla doldu. artık, yaşadığı çevre insanı yansıtır oldu. oysa, makbul olan insanların adaletli, hukukun üstünlüğüne saygılı, vicdanlı, yaşadığı çevreyi tüketmeden hayatını idame ettirebilecek bilgi ve görgüye sahip olmalarıdır. dünya ihtiyacınızı karşılayacak her şeyi verebilir ama egonuzu tatmin etmek dünyayı da aşar. dini referanslarla konuşan gerek başbakan, gerek partisinin milletvekilleri ve gerekte akp'liler "kefenin cebi" olmadığını hatırlamalılar. istanbul zamanında itiraz edilen yapılarla dolu: gökkafes, demirören avm,...dün şiddetle karşı çıktıklarına bugün "eyvallah" demek sadece kişilerin değişimiyle açıklanacak bir şey değildir. bize onların tenezzüllerini de işaret eder. hiçbir dini inancın insana onda olmayan şeyi vereceğine inanmam. yaşadığım ülke de bu düşüncemi olumlayan milyonlarca insanla dolu.

elbette, halkın tv dizilerinde ölen karakterler için gıyabî cenaze namazı kıldığı bir ülkede, "din" kitleleri yönlendirmek ve kontrol altında tutmak için en elverişli araçtır. dini inancı sayesinde daha rafine olmayı başarmak mümkün olsaydı, bugün yaşadığımız birçok olumsuzluğu yaşamıyor ve konuşmuyor olurduk. mesela, birkaç gün evvel, akp'li tıp doktoru bir milletvekilinin bilimdışı açıklamalarını dinledik. eğitim birçok şeyi değiştirmemize vesile olabilir ama bizim de çabalamamız gerekir. dünya çapında bir doktor olmak bize bilimsel gerçekleri, artık geçerliliği kalmamış ortaçağ zırvalarıyla çarpıtma hakkını vermez. neresinden tutarsanız tutun hemen her şeyin elinizde kaldığı bir ülkede yaşayınca bütün bu gelişmelerin(!) ardı arkasının gelmemesinin bir anlamı muhakkak ki vardır, diye düşünmeden edemiyor insan. kamuoyu bunlarla meşgulken, kim bilir kimler "akarken dolduracaksın" modunda? tarihi anlamadan geçenler, onu yeniden yaşamak zorunda kalırlar. bir zamanlar bir menderes, bir özal vardı. menderes idam edildi; özal'ın ise nasıl öldüğü bile net değil. tarih tekerrür ediyor, yine yeniden.

türkiye'de eşcinsel ünlüler

eşcinselliklerini bir "sır" zanneden ve herkesin bildiği ama dillendirmediği bu hakikatin "sır" olarak kalmasını sağlayabilmek için muktedirlerin her dediğine "eyvallah" diyen şöhretliler tayfası.
zeki müren'de hiçbir zaman "geyim" ya da eşcinselim" dememiştir. belgrad ormanları'ında alman helgalarla poz vermiş, bugün muadili olan bazı popçular gibi o da vakt-i zamanında erkekliğini yabancı dilberlerle teşrik-i mesailerde cilalamıştır. öldüğünde gazetelerde kadim dostları o cilalı yalanı parlatmaya devam etmiştir, mesela ismet ay, "zeki müren'in hamile bıraktığı kadınlardan bahsetmiştir." bülent ersoy rol aldığı filmi izleyen ve "erkeliğimden utandım." diyen zeki müren için "neyinden utanmış, neyinden utanmış!" diyerek alaylı cevap vermiştir.
doğrudur, bu ülkede eşcinsel ünlü yoktur, yani herkesin bildiği "çok gizli" büyük harf abiler eşcinsel bile değildir: güya halka duydukları saygıdan ötürü açıklamadıkları cinsel yönelimlerini bir "fabrikasyon" hatası olarak yaşarlar.
biliyoruz ve yazmıyoruz. ihtiyacımız olan bir "lavanta" mafyasıdır.

capote

philip seymour hoffman'ın başrolünde oynadığı truman capote'un in cold blood adlı romanını yazdığı dönemi ve sonrasındaki süreci anlatan film.
Henüz takip ettiği biri yok.
Henüz takip eden biri yok.