risotto34

Durum: 277 - 0 - 0 - 0 - 04.06.2013 23:55

Puan: 3050 - Sözlük Kezbanı

12 yıl önce kayıt oldu. 3.Nesil Yazar.

00000000000000000000
  • /
  • 14

maurice

edward morgan forster'ın ölümünden sonra yayınlanmasını istediği ve bundan dolayı yazarın ölümünden sonra 1973 yılında yayımlanan, bir çocuğun gelişimini ve geleneksel değerlerden sıyrılıp modern bir bireye dönüşmesini anlatan romanıdır. yüzyılın lgbtt mirasının dokunaklı ve değerli eserlerinden bir tanesidir. mercant & ivory production'ın filme çektiği bu başyapıtın yönetmeni james ivory'dir. hugh grant, james wilby, rupert graves rol almıştır. romeo'nun juliet'in odasına pencereye bir merdiven dayayıp girdiği sahne maurice'te de yer bulmuştur. eşcinsel aşkın ve bireyin hem kendisi hem de çevresiyle yaşadığı çatışmalar etkili ve gerçekçi bir dille anlatılmıştır. kitap otobiyografik izler taşımaktadır.

orlando

virginia woolf'un 400 yıl süren, erkek olarak başlayıp sabah uyandığında kendisini mucizevi bir şekilde kadına dönüşmüş olarak bulan bir ingiliz soylusunun hayatının anlatıldığı romanıdır. tilda swinton, billy zane, quentin crisp film adaptasyonunda rol almış ve orlando'yu swinton canlandırmıştır. yönetmenliğini sally potter yapmıştır. erkekken kadına dönüşen orlando karakteri ingiliz tahtı'nın erkeklerden kadınlara geçip yüzlerce yıl kadınlar tarafından yönetilmesini simgeler. kitap ve film romans, macera ve illüzyonun sarhoş edici ve çarpıcı bir karışımıdır.

öz güven

"fatih" önisimli çevirmen, yazar, hoca.

öz güven patlaması yaşayan tip

manik depresif bünyenin mani evresinde yaşadığı çağlayıp coşma hali. fark edilmek özlemiyle yanan histronik kişilik bozukluğunun dolduruşuyla dikkat çekebilmek için en akla gelmeyecek taklaları atmaktan kaçınmayan, her boyaya batmayı ölçüsüz cesarete ve yenilikçi ruha borçlu olduğu iddiasındadır.

landscape in the mist

theo angelopoulos'un şaheserlerindendir. biri kız biri erkek iki küçük çocuğun büyürken masumiyetlerini kaybedişlerini çarpıcı ve sarsıcı bir şekilde anlatmaktadır.

tennessee williams

güneyli oyun yazarı. iguana gecesi, geçen yaz birdenbire, orpheus'un düşüşü, gençliğin tatlı kuşu, arzu tramvayı, kızgın damdaki kedi, sırça kümes en başarılı ve bilinen oyunlarıdır. pulitzer ödülü kazanmıştır. oyunlarında otobiyografik ögeler sıklıkla göze çarpmaktadır. kızkardeşinin geçirdiği lobotomi ameliyatı yazarı derinden etkilemiştir. bir otel odasında boğazına kaçan bir ilaç şişesi nedeniyle boğularak ölmüştür. kardeşi bunu kabul etmemiş ve yazarın öldürüldüğünü öne sürmüştür. polis raporuna göre, aldığı alkol ve kullandığı ilaçlar boğazına kaçan kapağı çıkartamamasına neden olmuştur. yönetmen elia kazan'ın zorlamasıyla arzu tramvayı'ndaki stella'nın erkek kardeşi olarak yazdığı karakteri çıkarıp blanche dubois adlı karakteri yaratmıştır.

lovely bones

alice sebold'un büyük bir çoğunluğu küçük yaştaki kızların cinsel istismara uğradıktan sonra öldürülmelerini, katilin son kurbanı küçük kızın öldürüldükten sonra hem ailesinin hem katilinin neler yaşadıklarını, diğer kurbanların nasıl öldürüldüklerini cennete doğru yol alırken anlattığı romanı. peter jackson tarafından filme alınmıştır.

capote

philip seymour hoffman'ın başrolünde oynadığı truman capote'un in cold blood adlı romanını yazdığı dönemi ve sonrasındaki süreci anlatan film.

aşk kaçışları

bernhard schlink'in hikayelerinin yer aldığı kitaptır. özellikle kış bezelyeleri, benzin istasyonundaki kadın, sünnet, aldatma adlı hikayeler mükemmeldir. ali özdemir tarafından dilimize kazandırılmıştır.

gece nöbetçisi

liliana cavani'nin en mükemmel filmlerinden birisidir. temerküz kamplarından kurtulan bir kadının yıllar sonra işkencecisiyle bir otelde karşılaşmaları ve kamptaki yaşananlar geri dönüşlerle anlatılır. kamptan kurtulan kadın rolünde charlotte rampling vardır.

narın rengi

sergei paradjanov'un barok başyapıtıdır. 18. yüzyılda yaşamış şarkıların efendisi olarak bilinen sayat nova'nın hayatından kesitleri onun şiirlerinden ve yaşamından farklı anlatım teknikleriyle yönetmenin hayalgücünde canlandırdığı çeşitli sembolleri kullanarak anlattığı filmdir.

a streetcar named desire

tennessee williams'ın en bilinen ve en ünlü oyunudur. birçok defa filme alınmıştır. en son 1995 senesinde filme alınmıştır. stanley kowalski'yi alec baldwin, blanche dubois'yı jessica lange canlandırmıştır.

cafe mor kedi

sahibi çok ağır, ölçülü, insancıldır. lgbtt vergisi almayan bir kaç mekandan birisidir.

far from the madding crowd

ingilizlerin büyük romancılarından victoria çağı'nın son romancısı sayılan thomas hardy'nin genç yaşında yazdığı başyapıtlarındandır. kitap, "issız adam" filminde görününce merak uyandırmıştır.

game of thrones

ilk sezonunu bir günde izlediğim, küfürlerin kar taneleri gibi havada uçuştuğu dizi.

linet

piyasaları kasıp kavurduktan sonra, ülkesinde askere gitmiş. ardından büyük bir yapılanmadan geçerek tekrar müzik piyasasındaki yerini almış ve sesiyle ve onu kullanma yeteneğiyle gözünün kimin tahtında olduğunu "yorum farkı" adlı albümünde seslendirdiği şarkılarla göstermiş, müthiş sesli, zarif kadın.

bülent ersoy klasikleri olan "yüzkarası" , "çok görmeyin ne olur" , "eylül akşamı" adlı şarkıları kusursuz bir şekilde icra ederek "yorum" farkının ne olduğunu göstermiştir.

can tanrıyar

bülent ersoy'un "aşktan sabıkalı" adlı albümündeki "alışmak istemiyorum" adlı şarkının söz ve müziğinin ait olduğu kişi.

alişan

kankası demet akalın'ın kardeşinin attığı bir tweetle ibrahim tatlıses kadar mafyöz olduğunu göstermiştir. konservatuar okuyan okullu bir "sanatçı" da böyle davranırsa dedirten magazin şahsiyeti.

koş sevim koş

"run lola run" versiyonu güzel bir filmdir.

hesap ödenirken lavaboya giden insan

sipariş verilme esnasında ayrı hesap açılması istenilirse wc'nin camından kaçmaz ve buharlaşmazsa hesabı ödemekten kaçamayacak insan.
  • /
  • 14
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 277

eşcinsel olunduğunun ilk fark edildiği an

ilkokul birinci sınıftayken bir sınıf arkadaşım vardı, adı rıdvan bana aşıktı. bir de komşumuzun oğlu ahmet. rıdvan saklambaç oynarken, nereye saklansam arkamdan gelir ve beni sıkıştırıp öperdi. günün birinde ahmet bizi yakaladı. fena kavgaya tutuştular. sonra dallas'ı çevirmeye başladık. onların da pipisi olduğunu görünce ortada doğaüstü bir durum olduğunu anlamıştım ama bu doğaüstü duruma eşcinsellik denildiğini bilmiyordum. yıllar geçti: rıdvan halen daha bana farklı davranır. ahmet ise ne zaman telefonda konuşsak, "ne güzel günlerdi." der.

ayı sözlük yazarlarının askerlik anıları

sınıf okulundan sonra, kur'a da zırhlı tugay çıktı. antep'e gittim. geyler ya da erkeklere ilgi duyan erkekler birbirlerini gözlerinden tanıyor: gözlerimizle yiyorduk birbirimizi. gördüğümde dizlerimin bağının çözülmesine neden olan birkaç subay ve astsubay vardı ama bakıp geçiyordum. ancak onlardan birisi vardı ki, uzaktan uzağa birbirimize bakıyorduk uzun uzun. herkesin birbirine uzaktan baktığı bir askerlik yapıyordum. yaptığım iş, sivil hayattaki mesleğimdi. kısa sürede kendi sistemimi kurmuştum. şiddete karşı olduğum için, bunu duyan askerler nerede görseler yolumu kesiyor "komutanım sivilde aşçıydım, garsondum, stewarttım, otelde çalışıyordum. deyip kendilerini gazinoya ve misafirhaneye aldırmak için gazino müdürü binbaşıyla konuşmamı istiyorlardı. günün birinde oda arkadaşım bir çocuğun pembe teskere almak için revire gelip ağladığını, üst dönem teğmenin de çocuğu odaya kapatıp dövdüğünü anlatınca çok rahatsız olmuştum. oda arkadaşım gey olduğumu tahmin ediyordu ama konu hiç konuşulmuyordu. ertesi gün gelip bir bakar mısın çocuğa ? dedi. sabahı zor ettim. ertesi sabah, gazino ünitelerini kontrol ettikten sonra soluğu revirde aldım. arkadaşım, "çocuk hiç belli etmiyor." demişti. birlikte revire gittik, kapıdaki camdan içeri bir göz attım, "dördüncü yataktaki asker mi?" dedim. "evet, ama nereden anladın?" diye sordu. biliyorum anlatmak için çabalamama gerek yoktu: çünkü, yüz metre uzaktan görsen, "işte geliyor." diyebileceğimiz bir edaya sahipti. iskenderun deniz hastanesi'ne götürdüm. bütün yol boyunca nasıl bir muameleyle karşılaşacağı anlattım. çok şaşkın gözlerle bakıyordu bana. "kuzenim rapor aldı. hayatımın hatası, der her konuşmasında." diye açıklama yaptım. zaten, herkese de öyle söylemiştim. gerçekte, rapor alan bir arkadaşımdı ve çok pişman olmuştu ama yanlış arkadaşlıkların ve yanlış kararların bazen dönüşü olmuyor. rapor almaktan vazgeçti. o devredeki, asteğmenler çok güzel bir iş başarmışlar, bir gencin yanlış bir karar almaması için her türlü yardımı yapmışlardı. herhangi bir mesleği olmayan bu genci, askeri gazinoya yanıma almak için askeri gazino müdürü olan yüzbaşıya az dil dökmedim. çocuk askerliğini askeri gazinoda çok rahat bir şekilde yaptı. terhis olduktan sonra, ayrılmadan önce vedalaşırken kendisine "gey" olduğumu söyledim. askerliğini bitirdikten sonra istanbul'da beş yıldızlı bir otelde çalışmaya başlamıştı, en son gördüğümde. hayatım boyunca yaptığım en güzel ve en faydalı şeydir benim için

ayı sözlük taksim gezi parkı zirvesi

söz konusu tarihte tr'de olsam katılmayı kesinlikle düşünürdüm. tüm türkiye adaletsizliğin, hukuksuzluğun, vicdansızlığın, açgözlülüğün, çalıp çırpmanın gösterişli yapılarıyla doldu. artık, yaşadığı çevre insanı yansıtır oldu. oysa, makbul olan insanların adaletli, hukukun üstünlüğüne saygılı, vicdanlı, yaşadığı çevreyi tüketmeden hayatını idame ettirebilecek bilgi ve görgüye sahip olmalarıdır. dünya ihtiyacınızı karşılayacak her şeyi verebilir ama egonuzu tatmin etmek dünyayı da aşar. dini referanslarla konuşan gerek başbakan, gerek partisinin milletvekilleri ve gerekte akp'liler "kefenin cebi" olmadığını hatırlamalılar. istanbul zamanında itiraz edilen yapılarla dolu: gökkafes, demirören avm,...dün şiddetle karşı çıktıklarına bugün "eyvallah" demek sadece kişilerin değişimiyle açıklanacak bir şey değildir. bize onların tenezzüllerini de işaret eder. hiçbir dini inancın insana onda olmayan şeyi vereceğine inanmam. yaşadığım ülke de bu düşüncemi olumlayan milyonlarca insanla dolu.

elbette, halkın tv dizilerinde ölen karakterler için gıyabî cenaze namazı kıldığı bir ülkede, "din" kitleleri yönlendirmek ve kontrol altında tutmak için en elverişli araçtır. dini inancı sayesinde daha rafine olmayı başarmak mümkün olsaydı, bugün yaşadığımız birçok olumsuzluğu yaşamıyor ve konuşmuyor olurduk. mesela, birkaç gün evvel, akp'li tıp doktoru bir milletvekilinin bilimdışı açıklamalarını dinledik. eğitim birçok şeyi değiştirmemize vesile olabilir ama bizim de çabalamamız gerekir. dünya çapında bir doktor olmak bize bilimsel gerçekleri, artık geçerliliği kalmamış ortaçağ zırvalarıyla çarpıtma hakkını vermez. neresinden tutarsanız tutun hemen her şeyin elinizde kaldığı bir ülkede yaşayınca bütün bu gelişmelerin(!) ardı arkasının gelmemesinin bir anlamı muhakkak ki vardır, diye düşünmeden edemiyor insan. kamuoyu bunlarla meşgulken, kim bilir kimler "akarken dolduracaksın" modunda? tarihi anlamadan geçenler, onu yeniden yaşamak zorunda kalırlar. bir zamanlar bir menderes, bir özal vardı. menderes idam edildi; özal'ın ise nasıl öldüğü bile net değil. tarih tekerrür ediyor, yine yeniden.

ayı sözlük itiraf

çok samimi olduğum bir arkadaşımın şimdi eşi olan kişi, onlar çıkarken bana birlikte olmayı teklif etmişti. evlendikten sonra da zaman zaman bu teklifini tekrar etti. ilk teklif ettiği zaman "gey olduğumu bildikleri için beni deniyorlar mı?" diye düşünmüştüm. ancak, adamın birkaç gey arkadaşımla birlikte olduğunu ve evliliğinin "vitrin" olduğunu ifade etmesi beni çok kızdırmıştı. iki defa evlerine kadar gittim, arkadaşımla konuşmak için ama yapamadım.

capote

philip seymour hoffman'ın başrolünde oynadığı truman capote'un in cold blood adlı romanını yazdığı dönemi ve sonrasındaki süreci anlatan film.

birhan keskin

türkiye'nin muhteşem kadın şairlerinden birisidir. "ruth" adlı şiiri gibi bir şiir yazılmış mıdır? vuran ama öldürmeyen şiirlerin sahibidir. yanlış anlaşılmasın; öldürmeyip de süründüren cinsinden değildir. aksine, insana kendine ve kişisel tarihine yeniden bakmanın gözlerini verirler: çünkü, en zararlı yalanlar insanın kendisine söyledikleridir. birhan keskin şiirleri, insanı küstükleriyle barıştıracak güçtedir. zamanında bizden vazgeçmişlerin engin denizlere saldığı ruhumuzu, şiirinin dalgalarıyla dost kıyılara bırakır: zarafetin kelimelere iskelet olduğu şiirleri, kelimelere sadece derinlik değil aynı zamanda hakkaniyet ve vicdan bahşeder.

sadece önemli değil aynı zamanda kesinlikle gerekli kocaman yüreğindeki kelimelerle, hepimize hayatı sınama ve ruhumuzu tımar etme şansı verir.

"...
ah, ruth, hâlâ sevgili ruth,
ortalıkta dönen yalanlarını hissettim, hep.
isteseydim kolayca ortaya çıkardı.
istemedim. senin kendinden kaçırdığın şeyleri
ben nasıl ortaya koyardım!
sen kendini kandırıyordun,
seyircin oldum
yalanlarını oynayışını seyrettim.
son âna dek.
kendini ikna ettiysen beni de ikna et
istedim..."
Henüz takip ettiği biri yok.
Henüz takip eden biri yok.