risotto34

Durum: 277 - 0 - 0 - 0 - 04.06.2013 23:55

Puan: 3050 - Sözlük Kezbanı

12 yıl önce kayıt oldu. 3.Nesil Yazar.

00000000000000000000
  • /
  • 14

alttaki yazara soracaklarım var

küçükken topu inşaata kaçtığı zaman içeride kaç kişi varmış?

t. c. kısaltması kaldırılmalı mı kullanılmalı mı?

kaliteli ayı

ilk bakışta kaliteli olduğunu düşündün düşündün, yoksa ikinci bakışta ne mal olduğunu anlarsın. kalite hak getire, beş dakka adam olsun yeter!

toronto

kanada'nın sevilen ve en bilinen şehirlerinden. sezen aksu geçen nisan ayının başında orada konser verdi. downtown'da sokakları arşınlanmaya, cn tower şehre tepeden bakılmaya değer.

küçük iskender

azılı aşklar şatosu, arabesk çocuk şiirleri gibi muhteşem şiirleri kaleme almış büyük şair. allen ginsberg'in türkiyelisi.

kendinden büyük erkekleri sevmek

oscar wilde'ı haklı çıkarma gayreti...

christopher marlowe

doktor faustus'un, maltalı yahudinin yazarı. bir taverna kavgasında gözünden bıçaklanarak öldürülmüştür. tıpkı, shakespeare için söylendiği gibi onun da eşcinsel olduğu söylenmektedir.

percy byeshe shelley

"güç öyle ezici ve yok edici bir şeydir ki, dokunduğu her şeyi kirletir." diyen adam. frankenstein yazarı mary shelley'nin de kocasıydı.

ayı sözlük yazarlarının şu an okuduğu kitaplar

5 kitap birden...
açıklamalı notlarıyla sherlock holmes i.cilt-leslie s. klinger
sherlock holmes el kitabı-ransom riggs
var'olan annenin yok'luğu-jasmin lee cori
the best exotic marigold hotel-deborah moggach
bir okur olarak-woolf

aşk

kimse yok kimse yok kimse yok ki...aşk kimse olmadan bir yokluğu sevebilme halidir.

sevgili 17 yaşımdaki halim

yalnızlığı kullanmayı öğreneceksin, içindeki telaş durulacak, yıllar geçse de hatırlayacağın adamla tanışacaksın ama her zaman olduğu gibi birçok acı birden imtihan edecek seni...çocukluğunda "büyüdüğünde ne olacaksın?" dediklerinde verdiğin cevap, yıllar sonra gerçekleştirdiğin birkaç çocukluk hayalinden birisi olacak. her şeyi aşa aşa ulaşacağın noktada seni bekleyen hayallerin olacak.

insanın yaşlandığını anladığı an

kıçındaki kılların spagetti, göğsündeki kılların kadayıf gibi aklaşmaya başladığı an.

deniz fehmi dalsaldı

bu sene şifreler çok zor olacakmış, diyerek beni benden almıştı. adamlar kafalarını çarpınca akılları başlarına geliyorsa ben naapim sezen diyerek beni bana geri verdi...

intihal

orhan pamuk'un sık sık maruz kaldığı suçlama çeşidi.

ayı sözlük itiraf

arkadaşım çılgınlar gibi aşıktı. sürekli bana sevgilisinden bahsediyordu. onun için ölebilirdi. günün birinde, sevgilisi kendisini hazır hissettiğinde benimle tanıştıracaktı. aradan günler geçti. bir öğlen akşam yemeği için beni evine yemeğe davet etti. bir telefon bekliyordum. kendisine döneceğimi söyledim. beklediğim telefon bir saat sonra geldi. arkadaşımı arayıp, başka bir akşam görüşelim dedim. tamam, dedi. zaten, sevgilisinin de bir işi çıkmış. akşam randevuma gittim. güzel bir akşam ve gece geçirdim. bu böyle bir ay boyunca devam etti. arkadaşım son haftalarda sevgilisiyle aralarında aşamadığı bir engel olduğundan bahsedip duruyordu. zamana bırak, her şey olacağına varır, diyordum. onun ilişkisinin bittiği gün, ben bir ilişki teklifi almıştım. hayat garip bir şeydi ve herkes birlikte mutlu olamıyordu. arkadaşım bir hafta sonra aldığı bir iş teklifini değerlendirip başka bir şehre gitti. ilişkim yolunda gidiyordu. bir ay sonra arkadaşımı ziyarete gittim ve benim yeni sevgilimin, onun eski sevgilisi olduğunu fark ettim. bir hafta kalma düşüncesiyle gitmeme rağmen iki gün sonra geri döndüm. arkadaşım yıllar geçmesine rağmen bu gerçeği hiç öğrenmedi.

ayı sözlük yazarlarının depresyondan kurtulma taktikleri

çok sevdiğim 8-10 filmi arka arkaya izlemek. ancak, öncesinde sarmalar, börekler, tatlılar yapılır. bunlar için evvela çılgınlar gibi bir market alışverişi şarttır. alışveriş için bir saat süren bir liste hazırlamak gerekir. listeden sonra hemen bir çanta hazırlarım: çoklu seansın ardından bir başka şehre gitmek gerekir. eve döndüğümde, bıraktığım bulaşıklara bakıp, "hangi kahrolasıca parti vermiş bu evde!" dediğimde ben zaten kendime dönmüşümdür. önce evi kazır sonra kendimi uykunun kollarına bırakırım...

alttaki yazara soracaklarım var

sevildiğime emin olamam, sevdiğimin peşinden giderim.

alttaki, gece uyumadan önce ne yaparsın?

yalnızlığın anlaşıldığı anlar

bir işi bitirmeden diğerini planladığımda, bir kitabın bitirmeden hangisine başlayacağımın kararını verdiğimde, kendime sarma mı yapsam kuru patlıcan mı doldursam...diye hep kendim için yaşar ve düşünürken yalnız olduğumu hatırlayıp şansıma sevindiğim anlar...

iz bırakan kitap cümleleri

"unuttuğum hiçbir şey hatırlanmaya değmiyordu." foe-coetzee

ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar

yollar ayrı...umut akyürek
epitaph...crimson king
çocuk oldum ...devran çağlar

alttaki yazara soracaklarım var

hangibirini sayayım bilemedim...
altta olanın canı çıkıyor mu gerçekten?
  • /
  • 14
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 277

eşcinsel olunduğunun ilk fark edildiği an

ilkokul birinci sınıftayken bir sınıf arkadaşım vardı, adı rıdvan bana aşıktı. bir de komşumuzun oğlu ahmet. rıdvan saklambaç oynarken, nereye saklansam arkamdan gelir ve beni sıkıştırıp öperdi. günün birinde ahmet bizi yakaladı. fena kavgaya tutuştular. sonra dallas'ı çevirmeye başladık. onların da pipisi olduğunu görünce ortada doğaüstü bir durum olduğunu anlamıştım ama bu doğaüstü duruma eşcinsellik denildiğini bilmiyordum. yıllar geçti: rıdvan halen daha bana farklı davranır. ahmet ise ne zaman telefonda konuşsak, "ne güzel günlerdi." der.

ayı sözlük yazarlarının askerlik anıları

sınıf okulundan sonra, kur'a da zırhlı tugay çıktı. antep'e gittim. geyler ya da erkeklere ilgi duyan erkekler birbirlerini gözlerinden tanıyor: gözlerimizle yiyorduk birbirimizi. gördüğümde dizlerimin bağının çözülmesine neden olan birkaç subay ve astsubay vardı ama bakıp geçiyordum. ancak onlardan birisi vardı ki, uzaktan uzağa birbirimize bakıyorduk uzun uzun. herkesin birbirine uzaktan baktığı bir askerlik yapıyordum. yaptığım iş, sivil hayattaki mesleğimdi. kısa sürede kendi sistemimi kurmuştum. şiddete karşı olduğum için, bunu duyan askerler nerede görseler yolumu kesiyor "komutanım sivilde aşçıydım, garsondum, stewarttım, otelde çalışıyordum. deyip kendilerini gazinoya ve misafirhaneye aldırmak için gazino müdürü binbaşıyla konuşmamı istiyorlardı. günün birinde oda arkadaşım bir çocuğun pembe teskere almak için revire gelip ağladığını, üst dönem teğmenin de çocuğu odaya kapatıp dövdüğünü anlatınca çok rahatsız olmuştum. oda arkadaşım gey olduğumu tahmin ediyordu ama konu hiç konuşulmuyordu. ertesi gün gelip bir bakar mısın çocuğa ? dedi. sabahı zor ettim. ertesi sabah, gazino ünitelerini kontrol ettikten sonra soluğu revirde aldım. arkadaşım, "çocuk hiç belli etmiyor." demişti. birlikte revire gittik, kapıdaki camdan içeri bir göz attım, "dördüncü yataktaki asker mi?" dedim. "evet, ama nereden anladın?" diye sordu. biliyorum anlatmak için çabalamama gerek yoktu: çünkü, yüz metre uzaktan görsen, "işte geliyor." diyebileceğimiz bir edaya sahipti. iskenderun deniz hastanesi'ne götürdüm. bütün yol boyunca nasıl bir muameleyle karşılaşacağı anlattım. çok şaşkın gözlerle bakıyordu bana. "kuzenim rapor aldı. hayatımın hatası, der her konuşmasında." diye açıklama yaptım. zaten, herkese de öyle söylemiştim. gerçekte, rapor alan bir arkadaşımdı ve çok pişman olmuştu ama yanlış arkadaşlıkların ve yanlış kararların bazen dönüşü olmuyor. rapor almaktan vazgeçti. o devredeki, asteğmenler çok güzel bir iş başarmışlar, bir gencin yanlış bir karar almaması için her türlü yardımı yapmışlardı. herhangi bir mesleği olmayan bu genci, askeri gazinoya yanıma almak için askeri gazino müdürü olan yüzbaşıya az dil dökmedim. çocuk askerliğini askeri gazinoda çok rahat bir şekilde yaptı. terhis olduktan sonra, ayrılmadan önce vedalaşırken kendisine "gey" olduğumu söyledim. askerliğini bitirdikten sonra istanbul'da beş yıldızlı bir otelde çalışmaya başlamıştı, en son gördüğümde. hayatım boyunca yaptığım en güzel ve en faydalı şeydir benim için

ayı sözlük taksim gezi parkı zirvesi

söz konusu tarihte tr'de olsam katılmayı kesinlikle düşünürdüm. tüm türkiye adaletsizliğin, hukuksuzluğun, vicdansızlığın, açgözlülüğün, çalıp çırpmanın gösterişli yapılarıyla doldu. artık, yaşadığı çevre insanı yansıtır oldu. oysa, makbul olan insanların adaletli, hukukun üstünlüğüne saygılı, vicdanlı, yaşadığı çevreyi tüketmeden hayatını idame ettirebilecek bilgi ve görgüye sahip olmalarıdır. dünya ihtiyacınızı karşılayacak her şeyi verebilir ama egonuzu tatmin etmek dünyayı da aşar. dini referanslarla konuşan gerek başbakan, gerek partisinin milletvekilleri ve gerekte akp'liler "kefenin cebi" olmadığını hatırlamalılar. istanbul zamanında itiraz edilen yapılarla dolu: gökkafes, demirören avm,...dün şiddetle karşı çıktıklarına bugün "eyvallah" demek sadece kişilerin değişimiyle açıklanacak bir şey değildir. bize onların tenezzüllerini de işaret eder. hiçbir dini inancın insana onda olmayan şeyi vereceğine inanmam. yaşadığım ülke de bu düşüncemi olumlayan milyonlarca insanla dolu.

elbette, halkın tv dizilerinde ölen karakterler için gıyabî cenaze namazı kıldığı bir ülkede, "din" kitleleri yönlendirmek ve kontrol altında tutmak için en elverişli araçtır. dini inancı sayesinde daha rafine olmayı başarmak mümkün olsaydı, bugün yaşadığımız birçok olumsuzluğu yaşamıyor ve konuşmuyor olurduk. mesela, birkaç gün evvel, akp'li tıp doktoru bir milletvekilinin bilimdışı açıklamalarını dinledik. eğitim birçok şeyi değiştirmemize vesile olabilir ama bizim de çabalamamız gerekir. dünya çapında bir doktor olmak bize bilimsel gerçekleri, artık geçerliliği kalmamış ortaçağ zırvalarıyla çarpıtma hakkını vermez. neresinden tutarsanız tutun hemen her şeyin elinizde kaldığı bir ülkede yaşayınca bütün bu gelişmelerin(!) ardı arkasının gelmemesinin bir anlamı muhakkak ki vardır, diye düşünmeden edemiyor insan. kamuoyu bunlarla meşgulken, kim bilir kimler "akarken dolduracaksın" modunda? tarihi anlamadan geçenler, onu yeniden yaşamak zorunda kalırlar. bir zamanlar bir menderes, bir özal vardı. menderes idam edildi; özal'ın ise nasıl öldüğü bile net değil. tarih tekerrür ediyor, yine yeniden.

ayı sözlük itiraf

çok samimi olduğum bir arkadaşımın şimdi eşi olan kişi, onlar çıkarken bana birlikte olmayı teklif etmişti. evlendikten sonra da zaman zaman bu teklifini tekrar etti. ilk teklif ettiği zaman "gey olduğumu bildikleri için beni deniyorlar mı?" diye düşünmüştüm. ancak, adamın birkaç gey arkadaşımla birlikte olduğunu ve evliliğinin "vitrin" olduğunu ifade etmesi beni çok kızdırmıştı. iki defa evlerine kadar gittim, arkadaşımla konuşmak için ama yapamadım.

türkiye'de eşcinsel ünlüler

eşcinselliklerini bir "sır" zanneden ve herkesin bildiği ama dillendirmediği bu hakikatin "sır" olarak kalmasını sağlayabilmek için muktedirlerin her dediğine "eyvallah" diyen şöhretliler tayfası.
zeki müren'de hiçbir zaman "geyim" ya da eşcinselim" dememiştir. belgrad ormanları'ında alman helgalarla poz vermiş, bugün muadili olan bazı popçular gibi o da vakt-i zamanında erkekliğini yabancı dilberlerle teşrik-i mesailerde cilalamıştır. öldüğünde gazetelerde kadim dostları o cilalı yalanı parlatmaya devam etmiştir, mesela ismet ay, "zeki müren'in hamile bıraktığı kadınlardan bahsetmiştir." bülent ersoy rol aldığı filmi izleyen ve "erkeliğimden utandım." diyen zeki müren için "neyinden utanmış, neyinden utanmış!" diyerek alaylı cevap vermiştir.
doğrudur, bu ülkede eşcinsel ünlü yoktur, yani herkesin bildiği "çok gizli" büyük harf abiler eşcinsel bile değildir: güya halka duydukları saygıdan ötürü açıklamadıkları cinsel yönelimlerini bir "fabrikasyon" hatası olarak yaşarlar.
biliyoruz ve yazmıyoruz. ihtiyacımız olan bir "lavanta" mafyasıdır.

capote

philip seymour hoffman'ın başrolünde oynadığı truman capote'un in cold blood adlı romanını yazdığı dönemi ve sonrasındaki süreci anlatan film.
Henüz takip ettiği biri yok.
Henüz takip eden biri yok.