sinan

Durum: 2325 - 0 - 0 - 0 - 21.03.2016 03:52

Puan: 34442 - Sözlük Kaşarı

10 yıl önce kayıt oldu. 5.Nesil Yazar.

Türkiye'yi ailemle birlikte temelli terk ediyorum. - Düzenimi kurunca yurtdışında, uğramaya çalışacağım buraya. - Yıkık fildişi kulemin enkazında 22.yy.´ı arıyorum.
  • /
  • 117

lgbti temalı filmler

plan 9 from outer space

1959 yılından kalma siyah/beyaz 79 dk.'lık kült bir korku/bilimkurgu klasiğidir.
ünlü" seinfeld" sitcom dizisinin 2. sezonunun 11. bölümü olan "the chinese restaurant"´ta da plan 9 from outer space'in bahsi geçer. film öncesi bir çin restoranına gitmek isteyen ama sıra beklemek zorunda kalan seinfeld ve şürekası, aksilikler sonucu filme gidemez vb. ...
dönemine göre ilginç bir film sayılabilir plan 9 from outer space; zira vampirlerle uzaylıları harmanlar. belki bunlar biraz da soğuk savaş´ın izdüşümleri olarak algılanmalı aslında. saf ve iyi amerikan* halkına dış dünyadan gelebilecek tehlikeler yani sscb ve komünizm tehlikesi... şimdi izleyince bazen absürd ve gülünç yerler görebiliyoruz elbette.*

imdb: http://www.imdb.com/title/tt0052077/

david bowie

space oddity'de "major tom" olmuştur. varsa toprağı, yoksa yıldız tozu bol olsun.

- ground control to major tom...

--- spoiler ---
yer kontrolden binbaşı tom'a!
yer kontrolden binbaşı tom'a
protein haplarını al ve kaskını tak kafana!
yer kontrolden binbaşı tom'a
motorları aç, geri sayıma başla
ateşlemeyi kontrol et ve tanrı seni korur umarım
--- spoiler ---

(bkz: space oddity)

son söz: unutulmayacaklardandır david bowie.

what a pity

komşuya vermek

jeopolitik ve sosyokültürel olarak trakya ve civarında "komşu" denince bulgaristan da akla geldiğinden, ``bulgar'a vermek´´ gibi de algılanabilen söz öbeği!*

pity sex

cinsel ilişkiye giren taraflardan birinin, diğer tarafa karşı cinsel-tensel bir çekim duymadan ve sırf öteki tarafa acıdığı, haline üzüldüğü için ilişkiye girmesi üzerine bu kişiler tarafından yapılmış olan sekse " pity sex"* denir. türkçe olarak, belki "acıma seksi", "acıma cinsel ilişkisi" falan denebilir...

kardan adam

cinsiyetçi söylemlerin bir yansıması olan kavram ve uygulama. kardan kadın, kardan trans vb. de olmalı!*

(bkz.: (bkz:#161799))

ölü et kokusu

canlı et kokusuna yeğ değildir. canlısı varken ölüsünün kokusunun tercih edilmesi biraz tuhaf kaçan bir kokudur.

ukde dolması

söylemesi zevk veren ingilizce sözcükler

brexit

birleşik krallık'ın*, avrupa birliği'nden** ayrılma ihtimaline verilen addır brexit.

2015 seçimleri öncesi çok konuşulan brexit, başbakan david cameron'un mayıs seçimlerini kazanması ile daha da çok konuşulur hale geldi. zira cameron, seçimlerden evvel, seçimlerden zaferle çıkması halinde 2016 ortaları veya 2017 başlarında yapılacak bir referandumla avrupa birliği'nden ayrılmanın oylanacağı vaadinde bulunmuştu.

birleşik krallık veya tam olarak kapsamasa da, halk dilindeki adıyla ingiltere, zaten avrupa birliği içinde para birliğine katılmayan ülkelerdendi. ab içindeki başta fransa ve almanya ile olan politik tutumlarındaki farklılık ve şu an özellikle ortadoğu içinde olan enerji paylaşım savaşlarındaki farklı tavır alışları, bu ayrılığı perçinliyor. referandum sonuçları ne yönde çıkar bilinmez ama avrupa içinde kalsa dahi birliğe aykırı ekonomi ve politik gidişatın görünür gelecekte değişmeyeceği bir gerçek.

bana göre şu an için ayrılık olma olasılığı %60... bekleyelim görelim. tüm bunlar pound'un da bir süredir döviz piyasasında negatif duruşunun temeli aslında.


brexit, yakın bir zamanda oxford sözlüğüne de girdi. açılımı "britain exit" yani " britanya'nın çıkışı/çıkması/çıkıyor oluşu".

bankacibear

genel olarak duruşunu takdir ettiğim bir ayı sözlük yazarı ve insandır. bunda yaşlarımızın yakınlığının da etkisi olsa gerek.*

the lobster

yunan sinemasının parlayan yıldızı, kynodontas'ın da yönetmeni yorgos lanthimos tarafından yönetilen 2015 yapımı film. filmin adı ıstakoz manasına gelmektedir...
biraz sıkıcı da olsa, metaforları ve alt metinleri sevenler için izlenmeye değer bir film bence.
filmin yunanca değil de ingilizce çekilmesini de yadırgadığımı ekleyeyim...


--- spoiler --- alıntıdır ----
çok da uzak olmayan bir gelecekten ilginç bir distopya öyküsü anlatıyor bize the lobster. yalnız kalmış, ilişkisi olmaya insanların tutuklandığı, alternatif bir gelecekte geçen öyküde, bekar insanlar korkunç bir otele yerleştirildikten 45 gün sonra, kendileriyle eşleşen kişiyle ilişkiye başlamak zorunda kalıyorlar. eğer ki ilişkilerinde başarıyı yakalayamazlarsa, ölümün kol gezdiği bir ormana sürgüne gönderiliyorlar.

dogtooth ile dikkatle üzerine çeken yetenekli yunan asıllı yönetmen yorgos lanthimos'un kamera arkasına geçtiği film, alışılmışın oldukça dışında, ilginç bir distopya öyküsü sunuyor izleyiciye. başrollerini colin farrell, ben whishaw, rachel weisz ve lea seydoux gibisi isimlerin paylaştığı film; distopya meraklılarının ilgisini çekecek gibi görünüyor! | gönderen: xanos
--- spoiler --- alıntıdır ----

imdb: http://www.imdb.com/title/tt3464902/

garson

fransızca " garçon" sözcüğünden türeme sözcük. "garçon", burada " ç" harfinin fransızca okunuşu "s" olduğundan aynı telaffuzla ve yazım olarak da ç harfi yerine s kullanılarak dilimize girmiştir. sözcüğün aslının anlamı "erkek çocuk", "oğlan" yani ingilizce "boy" olan sözcüktür.

bu bağlamda " a la garçon" yani "oğlansı" terimi de aynı etimolojiden gelir. 1920'lerin savaş sonrası kadın saç modasındaki kısalık, erkek çocuğu gibi kısa saç kestirme şekli de, bu terimle adlandırılmıştır.

kızlık zarı

"ey kapitalizm, sen nelere kadirsin!" dedirtecek bir haber:

--- spoiler ---
sahte kızlık zarı satışları patladı
ingiliz daily mail gazetesi, almanya'da yaşanan suriyeli mülteci akınından sonra ülkede sahte kızlık zarı satışlarının patladığını ileri sürdü.

daily mail'in haberine göre, almanya'da kızlık zarı kanı üreten "virginia care" adlı firma, müstakbel eşlerini bakire olduklarına inandırmak isteyen mülteci kadınlar sayesinde sahte kızlık zarı talebinde büyük artık yaşandığını yazdı.

çin'de üretilen sahte kızlık zarı kanlarının ağırlıklı olarak ortadoğu ülkelerini hedeflediğini yazan gazete, almanya'da üretim yapan virginia care'in son aylarda sadece ülke içinde ve diğer avrupa ülkelerinde satış yaptığını kaydetti.

içinde kurutulmuş kan tozu var

habere göre alman firmanın ürettiği her bir sahte kızlık zarı kanı paketinde ultra incelikte iki adet membran bulunuyor. her membran iki selüloz deriden ve derilerin arasına yerleştirilmiş steril ve dondurularak kurutulmuş kan tozundan oluşuyor.

yeni evli gelin gerdek gecesinde bu membranı bizzat kendisi yerleştirebiliyor. membran bulunduğu yerin sıcaklığı ve nemiyle kadının bedenine yapışıyor ve cinsel ilişki sırasında yırtılarak 'bakireliği kanıtlıyor'.

fiyati 170 lira

alman firmaya göre ameliyatla kızlık zarı dikimi 1.750 sterline yani yaklaşık 8 bin tl'ye mal olurken, yaklaşık 49.5 euro'ya, yani yaklaşık 170 tl'ye mal oluyor.

gazeteye göre, ürünlerini online satan alman firma çok küçük bir rakamla hem birçok evliliği hem de birçok mülteci kadının hayatını kurtardıklarını söylüyor.
--- spoiler ---

kaynak: http://www.milliyet.com.tr/sahte-kizlik-...

tanım: çin'den almanya'ya, avrupa'ya, ortadoğu'dan türkiye'ye bir tür ekonomi yaratmış "zar"..!

çibörek

kırım tatar yemeğidir. " çiğ börek" veya "çiğbörek" değil, çibörek'tir doğru telaffuzu ve yazımı. şibörek de denir.
baharat karışımı, kıyma ve soğan bir tür hamur içine alınıp kızgın yağda kızartılır. günümüzde mantar, peynir gibi bazen başka malzemeler de konulsa, asıl malzeme bundan önceki cümlede yazdıklarımdır.

(bkz: eskişehir)
(bkz: tatar)

tatar

osmanlı'nın son ve cumhuriyet'in ilk zamanlarındaki kırım tatarları veya kırım türkleri göçlerinde, türkiye'de en çok eskişehir ve civarına yerleştirilmişlerdir.

(bkz: çibörek)

tarabya da uşaklar etiler de yumuşaklar

etiler kadar tarabya'nın da adının aslında öyle görünmese veya istenmese bile, " pespaye" edilmeye çalışıldığını düşündüğüm zırvalama! hakikaten ilk giride yazıldığı gibi "ırkçı ve homofobik ve dahi bir dolu şey" imiş bu!

tarabya

yeniköy ile birlikte avrupa yakası'ndaki en sevdiğim boğaz semtlerinden biridir tarabya. çocukluğumun bir kısmı yeniköy ve tarabya tepelerinde ve sahillerinde geçmiştir...

adı grekçe therapia'dan gelir ki, " terapi" yani " sağaltım", " tedavi", "iyileştirme" sözcüğü de bununla ilintilidir. adının kökeninin mitolojik bir efsane ile ilintisi vardır.

cumhurbaşkanlığı'nın meşhur "huber köşkü" de tarabya'dadır.

bir zamanlar osmanlı son döneminden cumhuriyet'in ilk yıllarına uzanan tokatlıyan (tokatlian)'ın pera'daki kışlık tesislerinin yazın taşındığı bir mekandan, otelden, tokatlıyan oteli'nden (tokatlian therapia) daha sonra tarabya oteli'ne dönüşecek yapı da tarabya'da bulunmaktaydı. bu tarabya oteli de, dönüşe dönüşe günümüzdeki "the grand tarabya" halini aldı.

bilenler bilir, eskiden "lido" denen yerden denize girerdik boğaz'ın tertemiz zamanlarında.

cami yıkılsa da mihrap yerinde misali, geçmişteki güzelliği azalsa da, istanbul'un nadide semtlerinden biri olma özelliğini korumaya çalışan tarabya, sarıyer'e bağlıdır.

net nezaketi

internet'in ilk zamanlarında uyulan, yeni gelenlerin bu konudaki bilgi eksikliğinin eskilerce giderildiği, günümüzdeyse yazıktır ki pek uyulmayan kurallar bütünü.

çünkü, "nerede çokluk, orada bokluk"...

(bkz: nerede çokluk orada bokluk)
  • /
  • 117
  • /
  • 39

amfi


ada


atina


whoami


bağlanmamayı marifet sanan hastalıklı kişi


çingenelerin sitesi


şoför


baby jane


love


nori


justin trudeau


browsec


diyojen


megafon


mezi


müfteri


singapur


brexit


dert


bozacının şahidi şıracı


  • /
  • 39
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 2325

pluviophile

nasıl ki bibliophile / bibliyofil'i "kitapsever" diye türkçeleştirebiliyorsak, "yağmursever" diye türkçeleştirilebilecek bir kavram.
aşırı ve zarar verici yağmurlar, abartılı sağanaklar hariç, sanırım ben de yağmurseverim.

mobbing

sydney pollack'ın 1993 yapımı the firm filminde de işlenmiştir mobbing konusu.

düşün ki o bunu okuyor

ölmedik biz. ayrı ayrı uyuyoruz. belki derin komadayız ama ölmedik biz. sen de, ben de hala hayattayız. öküz ölünce ortağını satanlardan değil, yeni bir öküz alanlardan olmak gerek. bu devirde düzgün ortak bulmak çok güç.

hayatlarımız birbirine örüldü bir kez ve bu rastlantıdan fazla bir şeydi. ölmedik biz, hala varız. sen ve ben, ayrı ayrı varız. birlikte fenafillah olmak varken, bunun deneyimlerini yaşamışken ve ötesini de tahayyül edebilirken ve nasılsa günün birinde zaten ölecekken, yaşarken biz'in ölmesi ne kadar da gereksiz ve boşuna.

içinde yaşıyorum; içimde yaşıyorsun. yeniden biz olmak zor değil. anlayış ve kabulleniş, özgürlükten taviz vermek değildir. kavuşmak mümkün. istemek yeter. seni yıkıp geçen hatalarım, beni böyle kabul ettiğinde, yıkıcı değil yapıcı olacaktır. ben seni, her şekilde kabul edebilmişken hele. kalp kırıklıkları, yüce bir sevgiyi kaybetmeyi istemek için yetersiz. ölümcül sanılan hatalar, kahredici, üzücüydü ama ölümcül değildi.

bak, yaşıyorsun. yaşıyorum. yazıyorum. okuyorsun. gel. canım cananım, gel. bir ders alınması gerekiyorsa, ikimiz de aldık aynı dersi. gel. hep gel. gitme daha fazla. gel biriciğim, gel...*

düşün ki o bunu okuyor

günler geçer üstümüzden, geceler doğrar, biçer, ezer ve kavuşuruz sonunda da, nasıl kavuşuruz, ne halde kavuşuruz? muamma. gönülün istediği aşktan ötesidir. aşkın özüsün, öyle birisin. kendi içindeki öteliklerden bana da ver ve alıştır kavuşunca kokunla sarhoş olmaya beni.
gerçekler, hayallerden ve düşlerden yapılmıştır, bilmez misin? benimle oynama daha fazla. böyle ortaya çıkman iyi oldu aslında. gel. özlemlerinle gel.
konuşalım. sussak bile yüreklerimiz, ruhlarımız bizi dinlemeyecek. onlar birbirleriyle hep konuştular; biz tanışmadan önce bile üstelik! beyinlerimizi dinlemeyecek onlar. dinlememeli de. aşk bir beyin işi değildir; yürek işidir. sonsuzluğun parçası olalım. seni boşvermek imkansız. sen mutluyken mutlu, mutsuzken mutsuz olan bana seni boşvermek imkansızdan da öte. sen ezelden gelip ebede gidensin. bu dünyada manevi olarak kendini düşününce varacağın nokta, ötekindeki kendindir. maddi olarak kendimizi düşünmeyi es geçiyorum! burda sönmediğini anladık. burda biten, bitişin sonu olmalı. başlangıca selam olsun! seviyorum. seviyorsun. sadece sarıl. öylece kal. gözyaşlarımız yıkasın kalp kırıklıklarımızın kirini. paklanalım. gel.
hayat, seni doğurandı. "gelsem mi?" deme, gel. hayal kırıklığının büyüğü sen yokken olandı daha fazlası olmaz bana inan. küçüklerini zaten saymıyorum; onları kanıksadım. o'nun ben olduğumu, o'nun sen olduğunu anladığım gibi anla n'olursun. tereddüt etme, göreceksin, göreceğim. birbirimize geç kalmadık. son tren, son uçak, son vapur henüz kalkmadı. birbirimizi beklemeye gerek yok. neden bekleyelim? haydi, şimdi! hayatın verdiklerini, ölüme taşıyacak değilim. yaşayalım.
özlediklerin gerçekleşecek; bunu bil ve iste ve gel. gel. sadece gel ve korkmadan gel. ürkek adımlarla değil, koşarak gel. bekleyeceğim. şimdi, uykumda bekleyeceğim seni. gel, düşüme gel. düşümü gerçek kıl.*

çeşme

"çeşm" farsça göz demektir ve çeşme sözcüğü göz'den türetilmiştir. çeşmeden akan su da gözyaşıdır.

çeşme sözcüğü, göz sözcüğünün etimolojisinden müstesna, tek başına kaynak, pınar anlamlarındadır.

bu bağlamda, göz de, gözyaşının pınarıdır, kaynağıdır.

evet, farsça, oldukça şiirsel bir dil olabilmektedir çoğu zaman.*

seri eksi oy veren ezik

eksilenen bazı girilerime, hatta hepsine baktığımda, aslında eksilenecek bir şey olmadığını, eksileyen tarafın farklı düşünmekten değil de sırf eksilemek için eylemde bulunduğunu ve bana takmış bir psikopatın varlığını duyumsadığımı, dolayısıyla "seri eksi oy veren ibne" gibi seksist bir tanımlama yerine, "seri eksi oy veren psikopat" tanımlamasını yeğlediğim "sözde" yazardır.

edit: bunu da eksileyeceğini düşünüyordum. haklı çıktım. meraklısı profilimden eksilenen girilerimi görebilir ve yazdıklarımın haklılığını da teyid eder.

edit-2: umursamadığım ama ne olduğunun bilinmesini istediğim kişi ve durumdur.

sinan

bu kadar hızlı yazar yapılmasını hazmetmeye* çalışan dünkü çömez.

kırım'dan gelirim, adım da sinan'dır.*
sinan, bazen sinan cemgil'dir; mimar sinan'dır kimi zaman.
sin'dir**. an'dır*. nan'dır**. inan'dır*; sina'dır**... si'dir*.
velhasıl-ı kelam, mızrağın ucundaki lüledir. sivridir.*

teşekkür ederim " sözlük".

kedi besleyen sözlük yazarları

şu an kedim yok ve şartlar gereği bir süre daha olmayacak. zaman içinde kedilerim olmuştu. ailemde de kedi besleyen çok insan var. bu kedilerden bazılarının adları şöyleydi: fadiş, mimi, carina*, tırmık, arabişko*, nuri sesigüzel*, pufkin*, nişantaşlı, beşiktaşlı...

düşün ki o bunu okuyor

ölmedik biz. ayrı ayrı uyuyoruz. belki derin komadayız ama ölmedik biz. sen de, ben de hala hayattayız. öküz ölünce ortağını satanlardan değil, yeni bir öküz alanlardan olmak gerek. bu devirde düzgün ortak bulmak çok güç.

hayatlarımız birbirine örüldü bir kez ve bu rastlantıdan fazla bir şeydi. ölmedik biz, hala varız. sen ve ben, ayrı ayrı varız. birlikte fenafillah olmak varken, bunun deneyimlerini yaşamışken ve ötesini de tahayyül edebilirken ve nasılsa günün birinde zaten ölecekken, yaşarken biz'in ölmesi ne kadar da gereksiz ve boşuna.

içinde yaşıyorum; içimde yaşıyorsun. yeniden biz olmak zor değil. anlayış ve kabulleniş, özgürlükten taviz vermek değildir. kavuşmak mümkün. istemek yeter. seni yıkıp geçen hatalarım, beni böyle kabul ettiğinde, yıkıcı değil yapıcı olacaktır. ben seni, her şekilde kabul edebilmişken hele. kalp kırıklıkları, yüce bir sevgiyi kaybetmeyi istemek için yetersiz. ölümcül sanılan hatalar, kahredici, üzücüydü ama ölümcül değildi.

bak, yaşıyorsun. yaşıyorum. yazıyorum. okuyorsun. gel. canım cananım, gel. bir ders alınması gerekiyorsa, ikimiz de aldık aynı dersi. gel. hep gel. gitme daha fazla. gel biriciğim, gel...*

bi

hem latince, hem arapça, hem farsça kökenli* bir önektir ama her dilde ayrı anlamlar yükler başına geldiği sözcüğe. her üç dilden de türkçe'ye girişi olmuştur bu ekin.

şöyle ki:

latince olarak, çift - iki anlamı taşır. biseksüel'deki, bipolar'daki "bi", budur.

farsça olarak, bitaraf örneğindeki gibi , tarafsızlık, taraf olmama, tarafsız yani "sız" eki üzerinden, yoksunluk, olmama durumu (susuz, kayıtsız gibi) belirtir. bihaber* - habersiz vb. ...

arapça üzerinden bir kullanım örneği verecek olursam, ki arapça'da " ile" karşılığı kullanılmaktadır "bi", bi'l - umum yani bilumum, genel ile, hepsi, tümü, "tüm çeşitleri ile" anlamında.

tüm anlamlarıyla bir tümce*de kullanırsam şöyle bir şey olur*: bilumum ayı sözlük yazarları, biseksüelliğe karşı aynı bakış açısının sergilenmesine karşı bitaraf olmalılar mı?*

how i met your mother'ın tek cümlelik özeti

dizi izlemeye yönlendirilerek uyuşturulmuş kitlelerin izledikleri amerikan dizilerinden biri.*

mustafa kemal atatürk

varlıklarını kendisine borçlu olduklarını algılayamayacak derecede olup, ötekileştirildiği halde ötekileştirme yapabilen zevatın dahi çamur atmaya yeltendiği fakat altının çamura düşmesiyle altın olma niteliğini kaybetmeyeceği misali, hala ışıldayan, ebediyen de ışıldayacak insan.

game of thrones izlemeyi bırakmak

game of thrones izlemeyi bırakamam.
bırakamam, çünkü hiç izlemeye başlamamıştım.
sözüm meclisten dışarı...
dizi izleyeceğime, aynı vakti dünya sinemasının kaliteli örneklerine ve kitap okumaya harcamayı tercih ediyorum çünkü.

zürefa

homofobiye karşı sokakta soyunan çift

gecenin bir vakti kimsecikler ortada yokken yapılan bir protestodur*; homofobik olmadığımı biliyorsunuz ama verilen bağlantıya bakınca, ilk saptamam, ilk izlenimim bu oldu.