pek çok insana göre "eşkıya öncesi-eşkıya sonrası" olarak ikiye ayrılan türk sinema tarihinin ikinci devresinde çekilen filmlerdir. ki bu insanların film anlayışları sorgulanmalı mıdır? evet.
bütün karakterleri için ayrı ayrı filmler çekilsin istediğim **** "türk sinema tarihinin en iyi 3 filmi listesi"ne tereddütsüz alınabilecek zeki demirkubuz filmidir.
"belden aşağı sözlerin olduğu bir tayfa". benzer bir tepkiyi iskender pala* da neşet ertaş türküleri için vermişti. her iki güruh da zihinlerinin derinliklerinde yatan b.k püsürü ortaya koymuşlar.
soracakları soruları onlardan önce sorarak delirtmek için cevap yazıyorum genelde.ilk eşcinselmisin diye soruyorum gelen cevap malum s ile başlıyor.kılsızmısın bende parlak severim diye giriyorum muhabbete,küfür etmeye başlamadıysa kalçaların güzelmi kilolusun ya kesin dolgundur seninkiler diyorum.daha da delirmediyse hiç pasif olmayı düşündünmü diyerek bana selam yazdığına pişman ediyorum.
tabiki cevap vermeliyiz çünkü parasızlıktan yolunu şaşırmış bedava orospu peşinde koşan hertürlü cinsel yolla bulaşan hastalığı defalarca geçirmiş beş para etmez insanlar olduklarını bildiğimizi göstermemiz gerekir ki böyle insanlar yüzünden toplum bizi daha fazla yanlış yargılamasın.
öyle ayı deyip geçme, bunun boz ayısı var, kutup ayısı var, pandası var koalası var. var oğlu var yani.
halbuki goril öyle mi ya? sadece goril. pfft, çok sıkıcı.
millet uzaya kapsüller roketler füzeler gönderiyor, biz hala tarayıcıdan sözlüğe girmeye çalışıyoruz. bir babayiğit çıkıp şöyle güzelinden bir app yapsa da, app storelardan google play storelardan indiri indiriveesek gaari *
çalıştığım lisede son zamanlarda sık karşılaştığım durum. öğrenciler okulu -hem mevcut okulu, hem okul olgusunu-, dersleri, ders çalışmayı, kitap okumayı vs. o kadar sevmiyorlar ki, öğretmenin işini yapması, yani derse gelip bir şeyler öğretmeye çalışması öğrencilerin gözünde suç (!) oluyor.
dersin boş geçmesini istemek tabi ki normal, buna itirazım yok. ben de öğrenci oldum, dersin boş olmasına ben de hep sevindim. ama benim itirazım, olayı bedduaya kadar vardıran okul-öğretmen düşmanı yeni zihniyete.
geçtiğimiz günlerde bir kadın meslektaşım rahatsızlığı sebebiyle bir gün okula gelemiyor. ertesi gün okula gelip derse girdiğinde öğrenciler dersini protesto etmeye kalkıyorlar. uyuyor taklidi yapıyorlar, defter kitap açmıyorlar, açanları tehdit edip engelliyorlar filan. kadının tek suçu, o gün hasta olmamak!
yine bugün dersin sonunda toparladım, özet geçtim, yarın dedim şu şu konuyu işleyeceğiz. çocuğun biri dedi ki, 'hocam yarın inşallah hasta olursunuz'. orospu çocuğuna bak dedim ya, içimden. o boş derse top koşturacak diye ben hasta olacakmışım. piç.
ilk dönem de, bahçeye girdiğimi gören bir çocuk pencereden bağırıyor; 'gelme hocaa gelmee! allah belanı versin!' ulan şerefsizin evladı, allah senin belanı versin pezevenk, diyemiyosun işte.
öğretmen çalışmıyor, yatıyor goygoyunun aksine, derse girerek de dünyanın küfrünü bedduasını yiyoruz anlayacağınız. ne yapsak kabahat.
türkiye'nin ilk açık eşcinsel belediye başkanı aday adayıdır muhtemelen diye düşündüğüm kişi. eminim daha önce, hatta şimdi, eşcinsel belediye başkanları/başkan adayları olmuştur/vardır ama kim bile, kim göre işte. bunun yanında, can çavuşoğlu'na başarılar.
zuhal akmeşenin yönettiği, 8 mart'ta izmir fransız kültür merkezi'nde ilk gösterimi yapılan, manisa'nın bir köyünde yaşayan transseksüel ihsan'ın hayatını anlatan kısa belgesel filmdir.
yönetmen pek çok sahnede beni vur şarkısını çalarak ahmet kaya'ya bir tür saygı duruşunda bulunmuş. ayrıca bütün karakterleri öldürerek ölüme de bir güzelleme yapmış. insanın ölesi geliyor sırayla insanlar öldükçe.
benim için "güneş doğudan doğar" ya da "su ısınınca buharlaşır" ve yahut da "insan ölümlüdür" demek gibi birşey. uzun saçlıdan seksi mi olurmuş allasen?
sorulmasını garip bulanları garip bulduğum soru. körpecikler sorarmış, cinayet sebebiymiş vs. nasıl bi dünyada nasıl bi hayat yaşıyorsunuz arkadaşım siz? seviştiği adama bile açılamayan insanlar var bu ülkede. can korkusundan ya da göt korkusundan ya da tamamen cahillikten artık her neyse, 'gay değilim sadece aktifim' diyenleri hepimiz görüyoruz. tabi ki aileyi soracağım, tabi ki arkadaşını soracağım. herkesin anlatmaya değer bi hikayesi var, ve o hikayeyi dinlemezsen kişiyi tanıyamazsın. tanımadığına da düşman olursun, bütün faşistler gibi.