introsu manyak olan şarkılar
marilyn manson
69
şu ana kadar hoş alan entrylerimin sayısıdır.
**
david boreanaz
bones izleme sebebim, görünüşü, duruşu ve sesi muhteşem olan aktör.
*
kendisi heteroseksüel olup eski bir playboy kızıyla evli ve 2 çocuk babasıdır.
akademi türkiye
türk televizyon tarihindeki birçok yarışma programı ve reality show gibi bu programın da sunucusu öykü serter'dir.
macaristan'da eşcinsellikle ilgili yaptırım
nasıl dengesiz, boktan bir dünyada yaşadığımızın kanıtıdır. okyanusun bir ucunda eşcinseller evlenip, çocuk evlat edinebilirken diğer yakasında değil evlenmek, eşcinsel olduğunu dile getirmek suç sayılabiliyor. hırsızlık yapmak, adam öldürmek de suç , bu da... bir insan bunları nasıl aynı kefeye koyabilir, akılalmaz gerçekten.
bir insanı sevmek nasıl bir suç olabilir diye de düşünmeden alamıyor insan kendini.
paşam
gay jargonunda yaygın olduğunu bilmeden bütün sevdiğim/yakın straight arkadaşlarıma hitap ederken kullandığım sevdiğim kelime. şimdi daha severek kullanıcam sanırım.
*
should have known better
franz ferdinand
gnctrkcll
şu sıralar televizyonda dönen "uykusuz her gece" temalı reklamlarında aşırı sevimli bir çocuğun oynadığı operatör servisi.
ridiculously photogenic guy
twitter hesabından açıkladığı üzere 4 yıllık bir ilişkisi vardır.
*
ayı radyo
şu an ilk defa dinlediğim, keşke küçük bir chatbox'ı da olsaydı da diğer dinleyenlerle ve dj'le sohbet edebilseydik dediğim oluşum.
edit: oha englishman in new york çalıyor lan, süper.
sauna
eşdeğer seviyede başka bir erotik mekan için (bkz:
buhar odası)
en beğenilen film replikleri
life's hard. it's supposed to be. if we didn't suffer, we'd never learn anything. / hayat zor. öyle olmalı. acı çekmeseydik, hiçbir şey öğrenemezdik.
(bkz:
before sunset)
sohbet edecek kimsenin olmaması
böyle hava kapalıdır, yapacak işin yoktur o an "napıyosun" diye mesaj atarsın hani durduk yere ya da ilginç bir şey görürsün veya duyarsın paylaşmak istersin anında, özel biri olsun istersin senin için. her şeyini paylaşabileceğin. hah işte anlatabildim mi, herkesin kafasında öyle biri canlandı mı? işte onun olmamasından bahsediyorum. çok boktandır.
pisuvardaki siyah kil 2
sözlükte bulunamadığım zaman zarfı içinde sanırım istenmeyen durumlardan dolayı sözlüğü terk etmiş yazardır. entry'lerini okumayı çok özleyeceğimdir, bu kadar çok seveni varken geri dönsündür.
sözlüğü sevmek için nedenler
şu örneklerle çoğaltılabilecek liste:
muhteşem bir müzik zevkine sahip yazarlar.
sevimli bir özel mesaj...
the cure
boys don't cry ile gönüllere taht kurmuş harika bir gruptur.
running up that hill
bir kate bush şarkısı olmakla beraber, placebo tarafından muhteşem bir şekilde coverlanmıştır. zamanında the oc'nin 4.sezonunun bir bölümünde de kullanılmıştı. sözleri ise şöyle,
it doesn't hurt me.
do you want to feel how it feels?
do you want to know that it doesn't hurt me?
do you want to hear about the deal that i'm making?
you, it's you and me.
and if i only could,
i'd make a deal with god,
and i'd get him to swap our places,
be running up that road,
be running up that hill,
be running up that building.
if i only could, oh...
you don't want to hurt me,
but see how deep the bullet lies.
unaware i'm tearing you asunder.
ooh, there is thunder in our hearts.
is there so much hate for the ones we love?
tell me, we both matter, don't we?
you, it's you and me.
it's you and me won't be unhappy.
and if i only could,
i'd make a deal with god,
and i'd get him to swap our places,
be running up that road,
be running up that hill,
be running up that building,
say, if i only could, oh...
you,
it's you and me,
it's you and me won't be unhappy.
"c'mon, baby, c'mon darling,
let me steal this moment from you now.
c'mon, angel, c'mon, c'mon, darling,
let's exchange the experience, oh..."
and if i only could,
i'd make a deal with god,
and i'd get him to swap our places,
be running up that road,
be running up that hill,
with no problems.
and if i only could,
i'd make a deal with god,
and i'd get him to swap our places,
be running up that road,
be running up that hill,
with no problems.
and if i only could,
i'd make a deal with god,
and i'd get him to swap our places,
be running up that road,
be running up that hill,
with no problems.
if i only could
be running up that hill
with no problems...
"if i only could, i'd be running up that hill.
if i only could, i'd be running up that hill."
bearistik
sırf transatlancism ve six feet under sevmesinden dolayı iyi anlaşacağımı düşündüğüm tanımadığım yazar.