yalnızlık

  • /
  • 9
huydur.

yıkamayla çıksa keşke.
sevmediğim, içine düşmekten korktuğum, ama tekrar tekrar içine girdiğim ruh hali.

gökyüzünün küçücük kalmış gibi görünüp, havanın solunamayacak gibi hissettirmesi, yataktan çıkamama.

yalnızlıktan şikayet edip, kimseyle konuşmak istememe.

ama bazen işte biri elini uzatıp yalnızlığını senden ayırıyor. o el seni güvenle besleyip iyileştirecek kadar yakın da olabilir, çabalamanı gerektirecek kadar uzakta da olabilir.

eğer ikincisi olursa, tekrar başa dönüyorsun...
iki çeşittir:

1. yalnız olmak istemişsinidr, yalnızlık seçiminizdir.
2. yalnız bırakılmışsınızdır, yalnızlığa mecbursunuzdur.
cem adrian'ın en sevdiğim şarkısıdır.
o kadarda kötü birşey değildir... insanın kendisiyle kalması kafayı resetlemesi güzeldir.. etrafındaki kalabalığın içinde yalnızsa o b.ktandir...
mutsuzluğu getireceğini bildiğin halde bazen istemek zorunda olduğun şeydir . ne kadar çok sevsen de birbirinize ayırdığınız mükemmel üç gün sonunda , ona birlikte olmayacağınızı söylemek zorunda kaldığınız ana sürüklenmek ...



alistiniz mi sonasinda sevgiliniz ve cok genis bir aileniz bile olsa yine ve yeniden sahip olmayi amacladiginiz durum. baslarda son derece olumsuz, sonralarda ise kendi kendine kalmanin getirdigi kendini tanima evresini tamamiyle astiktan sonra vazgecilmez.
en sevdiginiz insanlarla zaman gecirirken aklinizda tek basiniza kalma isteginin, ve daha da onemlisi melankoli ihtiyacinizin tavan yapmasidir. olumsuzdur, ama bu olumsuzluk haz verir.
kurtulmaya çalıştıkça kendinizi kötü hissedeceğiniz vaziyet. üstüne gidince de huzur bulacağınız...
telefonun simini atıp müzikçalar olarak kullanmak dahil diğer tüm ileri telefon tekniklerini dondurup sen acımsızsan ben senden daha acımasızım gibisinden takılmanız gereken ve taa ki olum yalnızlıktan ölüyorum lan ben diyene kadar hakkını adam gibi vermeniz gereken vaziyet.
nerelerdesin lan sen, ulaşamadık kaç haftadır. bunun telafisi zor olacak bilesin türü cümlelere gülerek hallederiz ya demek gerekir. arada lazım falan...
varlığı dert,yokluğu yara olan durum
yalnızlık bazen ilaç bazen dert olabilen, insanın varoluşunu kendisine hatırlatan ya da unutturan ikircikli ruh hali.
48 saatin büyük bir çoğunluğunda yaşadığım şey. arada güzel. yarın gene insan, insan ve insan...
sözlüğün "yalnızlığın dibine vurdun yine.." demesiyle aklıma gelendir. oysa hep oradadır. içkin dünyamın yegane varlığıdır, kimseyle paylaşamayacağımdır..
kollarıma bakıyorum iki taneler.
bacaklarıma bakıyorum iki taneler.
üzülüyorum. neden ruh eşimi bulamadım diye.
ikiyüzlü, birbirinden sorunlu psikopat insanların bile yanında birileri varken sizin hep tek olmanızı, hayatı sorgulatan kavramdır
yani şarkıda da söylendiği gibi yaşamak zorunda olduğum beraberliğimsin. hele hele bu durum uzunca bir süredir yaşanıyorsa bunu içinize sindirmeniz gerekmektedir. sonuçta yalnız olmak kalabalık olmaktan daha faydalı ise hayıflanmak gereksizdir.

çoğu zaman kendinizi yanında olmasını istediğiniz birisi ya da birileriyle dialog içinde bulursunuz. onlarla kavga eder, onlarla sevinir ağlarsınız, yemek yapar, tv izlersiniz.... bunu söylemek fazlasıyla şizofrenik görünse bile bunu eninde sonunda yaşarsınız. sonuçta bu bir nevi terapidir. bu durum ancak gerçeğin yerine geçmemek kaydıyla bir tür terapi görülebilir. sonrasında genellikle bir tebessümle yalnızlığa dönüp devam etmek gerekmektedir.

arkadaşlarınıza sosyal ortamdan sarmakta bundan bir nebze kurutulmak için seçenektir. özellikle de karşınızdakinin bakış açısından düşünmeye başladığınızda kafanızı kendinizden uzaklaştırmanıza sebep olur.

bu durumu kabullenmenize bağlı olarak en büyük faydası evin nasıl idare edileceğini öğrenmenizdir. kendi başınıza neleri yapıp yapamadığınızı görür hatta bu sınırları genişletebilirsiniz. fakat işin dezavantajına odaklanırsanız.... o zaman yaşamak istediklerinizi bile göremeyecek hale gelebilirsiniz. evcil hayvanlar çoğunlukla bu durumla yaşama toleransınızı arttıracaktır.
yaşamak zorunda olduğum alışkanlığım
cem adrian şarkısı


vurmuyor yüzüne eskisi gibi sanki
güneşin ısıtmıyor içini
gelmiyor içinden uzatmak ellerini
ellerin tutamıyor bir kalbi
bir kağıt, bir kalem, bir yanmış, bir sönmüş, bir bitmiş sigara
hayatın bu
sökülmüş, atılmış, kırılmış, dökülmüş hep paramparça
yolun sonu bu
yalnızlık
saklandığın o küçük delikte buluyor seni
yalnızlık
seviştiğin o kalpsiz bedende uyuşturuyor seni
yalnızlık
sıkıştığın o küçük evinde vuruyor seni
yalnızlık öldürüyor seni
öldürüyor beni
yalnızlık çağının kalbi kırık çocukları
yalnızlık o simsiyah ellerinde
yalandan ninnileriyle büyütüyor bizi
şu sözlükte yaşadığım durumdur. entry girersin. oylarlar öyle bakarsın, arkadaşın yoktur dostluklara gülümsersin, iç çeker kapatırsın.
cok ilginctir. kirk takla atip turlu yalan soyleyip nihayet yalniz kalirsin, cok gecmeden tuhaf bi huzun coker, icten bi usume gelir sanki serin bi titreme. yalniz kalamadigin icin yapmaya firsat bulamadigin seyleri yapmak istemez canin. uykun gelir. olume hazirlik gibi sanki yalnizlik.
değişik bir şey, baya baya değişik birşey. iliklerine kadar hissettiğin bir sancı şekline geliyor zaman zaman. hem isteyerek hem istemeyerek bunu hissediyorsun. bazen zevk alıyorsun, kendinle yüzleşiyorsun, kendini izleyip kendinle kalıyorsun. paylaşsan paylaşamıyorsun, yelteniyorsun elinde gözünde yanaklarında patlıyor.
  • /
  • 9