yalnızlık

  • /
  • 9
babamın askerdeyken tuttuğu bi şiir defteri vardı. orda kime ait olduğunu bilmediğim (belki de babama bile ait olabilir) zihnime kazınan kısacık bi cümledir :
"beni hiç yalnız bırakmayan bir tek sensin yalnızlık. defol! yalnız kalmak istiyorum"
az önce yazılara göz gezdirirken şöyle bir şey gördüm;

"en güçlü insanlar yalnızlardır"

olabilir mi diye düşünmeden edemedim fakat baktım olacak gibi değil. insan sevdikleriyle daha güçlü olmaz mı abi? japon animelerinin yıllardır aşılamaya çalıştığı o takım çalışması yalan mıydı? yok efendim yok öyle birşey... şurda sohbet edecek, muhabbet edecek, iki kelam dertleşip sarılmaktan omuz omuza olmaktan daha güçlü ne var ki... zikiyim ben öyle güçü.
bunlar tamamen yalnızların kendilerini iyi hissetmeleri için yazılmış yazılar...

bir sesin iki eli var iki elin nesi var (böyle değildi sanırım ama demek istediğim anlaşılmıştır eminim) *
aman neyse içim karardı. şarkıyla konuyu kapatayım madem,

* * *

zaman zaman onunla hesaplaştığımı duyumsuyorum kirli, tozlu lambamın sarı, puslu ışığı altında; cevaplar bulmaya çalıştıkça benden daha da uzaklara kaçmasını beklediğim halde daha da yaklaşıyor bana, daha da içime nüfus ediyor, daha da benliğimi kendisiyle yoğuruyor, daha da ben oluyor, daha da o oluyorum, daha da bütünleşiyor ve kayboluyorum sonunda. hedef ettiği tek bir nokta varsa o da akıl sağlığım; biliyorum; yalnız olmadığımı ve bunun karamsar bakış düzlemimin kısıtlı boyutsal analiz yeteneğinden geldiğini. * * günleri günlere ekliyor, hayatımda olduğunu varsaydıklarımı başkalarına ilikliyor, düğmeliyor ve yine ben kalıyorum ortada; kendimle, kendi benimle, benim diğebileceğim başka benler yarattığımı düşünüyorum ve sonra soruyorum kendime: -benim içimde kaç tane ben var? içimde varlığını sürdürmesine devam etmesine izin verdiğim daha kaç benin birbirini düzmesiyle piç olan yeni benler yaratmama izin vereceğim? bedenimi ele geçirmeye çalışıyorlar sırayla, başaramadıkça birlik olmayı da öğreniyorlar; birken üç, üçken beş, beşken yedi olup kuşatıyorlar etrafımı; köşelerim keskin, köşelerim uçsuz. bakışlarım yorgun bir martının seyir günlüğü gibi, denize dargın bir balığın solungaçlarına benziyorum çoğu zaman; su yerine zehir aksın istiyorum içimden. -acaba yalnızlık böyle birşey mi? sorusu beynimde dolanan bir kıymığın verdiği acı zevki bana tattırırken içimden bir gemi daha kalkıyor rotası belli olmayan yolculuklara ki liman da yok ortada soluklanabileceği; şimdi sen; toprağım olur musun?
insanların en çok sevgilileri olmadığı zaman hissettikleri duygu. sevgiliniz yoksa etrafınızda milyon tane hısım akrabanız olsa da yalnız hissedersiniz. sanırım gece uyurken tek başına olmakla alakalı.
sonsuzluğa koşuyorum.
sadece koşuyorum.
küçük kuşlarım var şimdi sadece.
onlar, yalnızlık ve ben.
koca bir kışı dizinde battaniye ve kucağında kedisiyle geçiren benim gibi arkadaşların hissettiği duyguya verilen addır.
eğer yalnızlık suçsa cezası çoğu zaman aşktır.
yalnızlık değildir o farkındalıktır o kadar. farkındalık ne midir? hiç uğraşamayacağım.
kimilerinin yaşamak zorunda olduğu beraberliğidir yalnızlık,
kimilerinin canıdır, kanıdır, vazgeçilmezidir...
kötü gibi gelsede insanın kendini dinlediği, özünü bulduğu zamandır yalnızlık. belki büyük acılar sonunda yalnız kalınmış olabilir, ama yalnızlık zamanla birleştiğinde insanın acıları dahi yok olmaya yüz tutar. yine de bu duruma kendini çok kaptırmamakta fayda var, zaman devam etsin elbet ama yalnızlık bir süre kendini gösterdikten sonra kaybolup gitsin.
insanın yaşamını sinsi sinsi istila eden virüs. siz ha geçti ha geçecek derken bünyeyi, yaşamı öyle bir ele geçirir ki hayatınıza birini almak istediğinizde hiç yer kalmadığını görürsünüz. ısrar edip yer açmaya kalkarsanız yalnızlığın tozunu atmak için epey uğraşmanız gerekir. pistir alışılmış yalnızlık pis!
her ayı sözlük'e girdiğimde "yalnızlığın dibine vurdun yine.." yazısını görerek farkettiğim ve içinde bulunduğum durum. kimi zaman yalnızlık güzeldir kafanı dinlersin, sana özgürmüşsün gibi gelir ama kimi zaman da üzer, özellikle çevrenizde mutlu çiftler varken * *
şairlerden yalnızlığa dair:

ve yalnızlık, sigara külü kadar yalnızlık! (sezai karakoç)
insanın kendine mektup yazmasıdır, yalnızlık. (özdemir asaf)
ah şu yalnızlık, kemik gibi ne yana dönsen batar. (cahit zarifoğlu)
bir kişi bile değilim yalnızlıktan. (edip cansever)
bir ovanın düz oluşu gibi bir şeydir, yalnızlık. (cemal süreya)
notaları kurşunlanmis bir şarkıdir yalnızlık. (yılmaz odabaşı)
“yalnızlığı soruyorlar, yalnızlık,
bir ovanın düz oluşu gibi bir şey.”

memleketim geliyor aklıma, benim gibi düz o da, renksiz, yalnız, ayazı tüysüz suretinden jilet gibi geçer toprağının…

”hiçbir şeyim yok akıp giden sokaktan başka” diyesim geliyor, o’nun gibi..
”keşke yalnız bunun için sevseydim seni…” diyemeyeceğimden, vazgeçiyorum.

içim yanıyor, içim içini kurutuyor.
2 kişilik otel odasında kalırken, diğer yatağın hiç bozulmadan kalmasıdır, oda temizlikçisinin her gün yenilemesi gereken 2 şampuan 2 duş jeli 2 saç kremi setini 2 günde bir yenilemesidir.
*
geceden yapıp dolaba koyduğum sarma, dolma, börek, aşure vb. ni akşam işten geldiğimde dolapta bulacağımın,

wc yi, banyoyu, mutfağı velhasılı bütün evi temiz, tam da bıraktığım gibi bulmanın,

kitapları, cdleri, dvdleri her şeyi olması gerektiği yerde, elimin altında, bir bakış uzaklıkta,

yatağı kalktığımda düzelttiğim gibi, o yastık kılıfına benden başka birisinin yüzünün sürtünmemiş olduğundan emin olmamın,

evde ne eksik, neler almasam da bir süre daha yetecek kadar var bilmenin,...

garantisidir yalnızlık.

hiç şikayet etmem. kendimle yaşadığım tek kişilik bir ilişki ama arada araya birilerini de alıyorum: yalnız olmanın değerini daha iyi anlamak için.
gözlerinden yanaklarına süzülen gözyaşlarının sesini duyabiliyorsan yalnızsın demektir.
  • /
  • 9