yaşar

2003 yılında çıkardığı yalnızlık dört bin perde isimli bir şiir kitabı mevcuttur.
ilk çıktığı günden beri sevmediğim, samimiyetsiz insan.
ilk çıktığı günden beri sevdiğim, dinlemelere doyamadığım ve gözlerimi alamadığım insan.
3 senenin ardından cuma günü çekilecek olan klibin hemen akabinde yeni albümünü çıkaracak olan buğulu sesli, can parçam müzisyen.
an itibariyle "anlatamıyorum" isimli yepyeni şarkısının klip çekimlerini tamamladığını bildirerek beni gece gece sevinçlere gark etmiş sanatçı. yeni albüm klibin yayınlanmasından hemen sonra çıkıyor... aldığım duyumlara göre müthiş bir albüm olmuş, hani divane ile esirinim tadında... heyecanla bekliyoruz efenim...
yeni albümü 10 güne kadar müzikmarketlerde. alper arundar ve tansel doğanay'la çalıştı bu albümde divane-esirinim havasında bir albüm geliyor. çıkış şarkısı anlatamıyorum'un klibi birkaç güne kadar televizyonlarda.
vee.. ilk klip teaser anlatamiyorum "dfa0b ”
gün itibariyle söz-müziği alper arundar'a düzenlemesi tansel doğanay'a ait yeni şarkısı "anlatamıyorum" görücüye çıkmış olan ve benim tam da sevgilimle ayrılma sürecimde (her ne kadar ben kabul edemesem de) sözleriyle beni böhür böhür ağlatan şarkıcı. linki de şu:
şahsımın sonunda "cadde" klibinde görünmüş olduğu şarkıcı. http://ayisozluk.com/lnk/cadde izleyin bakalım bulabilecek misiniz beni.
yaşar ne yaşar ne yaşamaz adlı, aziz nesin' in yazdığı romanda adı geçen mağdur karakterdir. bürokrasiye yükseleni (bkz: aba altından sopa gösteren) sinema filmleri de çekilmiş olan eserin başrol oyuncusunun karakter adıdır.
sene 1996... yaşım 13... sislerin arasından çıkan adam mektupları etrafa saçarken, dikkatimi çeker, ne kadar farklı ve ne kadar sıcak bir sestir o, bir hafta sonra walkmanimin daimi kasetidir, gel benimle ise izmit değirmendere günlerimde kanıma giren ilk şarkı...
sene 1998... yaşım 15... etme bulma dünyası 15 yaş rüyası olmayan bir dünyayı keşfetme sürecinde sislerin arasından gelen adam bu defa kuşların kanadında gelir gönül yuvama konar, (1999 gölcük donanma konserine girememek ise izmit'e dair belleğimin en güzel anlarını yaşamamı sağlamıştır, zira o konsere giremediğim için değirmendere'yi boylu boyunca gezmiş ve birkaç ay sonraki depremin yarattığı enkaz halinden önce son kez en güzel halini görebildim) sebepsiz fırtına şarkısı çıkar ve orada kendi doğum tarihimi görürüm 5 nisan... ve bir satır, sonraları 2005'te şarkıların var'a nakarata olan o satırları :
"gel de al,
bende kalan şarkıların var"
sonra alelade atılmış bir tarih olduğunu düşündüğüm 5 nisan'ın yaşar'ın da doğum günü olduğunu öğrenirim...
sene 2001... yaş 18... çanakkale... bir müzikmarketin vitrininde tabloyu andıran, deniz kenarında bir fotoğrafını içeren masal posterini görürüm... yaşar kanı daha deli akmaya başlar içimde... altınoluk konserinde konser sonrası kılpayı görememem...
sene 2003... yaş 20... aylardan ocak, soğuk bir kış... istanbul bahariye caddesi, penguen kitapevi önü, sevdiğim şarkılar posteri... daha kapağı kışın en sevdiğim içecek olan sıcak şarap hissinde... yaşar.mu ile tanışırım, yaşar'a - cevap alamasam da - mesaj atma şansı yakalarım ve birkaç hafta sonra yasar.mu kapanır, olsun yaşar'a yazmışımdır yazacağımı... derken yalnızlık dört bin perde ve tüyap'ta yaşar'la ilk kez konuşma fırsatı...
sene 2005, aylardan mayıs, yaş 22... istanbul beyazıt, üniversite bitmek üzere... bir fotokopicinin raflarından birinde yeşil kapaklı hatırla albümü... yıllar sonra kapağında adeta mona liza tablosu gibi, yüzünün bir yarısına elimi kapadığımda gülen, diğer yarısına kapadığımda ağlayan yaşar'ı gördüğüm o müthiş kapak... bgm'de albüm tanıtım konseri...
sene 2006, yaş 23 ankara genelkurmay, askerdeyim, koridorda yankılanan hayırdır inşallah ile yerimde kalakalmam... yaşar'la daha tanışamadığım son zaman... 9 şubat 2007 yılında bgm albüm tanıtım konseri için askerden izin alışım... yaşarfan.com zamanları... bir buçuk saat soğukta bekleyip kulise girememek... ve yaşar kapıdan çıkar çıkmaz, ilk temas "bu yüze iyi bak, artık sık sık göreceksin"
sene 2008, yaş 25, istanbul, okul bitmiş işe girilmiş, ekonomik bağımsızlık artık cepte... yaşar konserlerine gitmeme artık hiçbi şey engel değil... dem zamanları, tonmayster üstat ender balci 'nın part time çalıştığım organizasyon şirketinin de tonmaysteri olması, bir süre açık kalan ağzımın kapanmaması, sonra o sene gerçekleşmeyen doğum günü organizasyonu amacıyla ender'in beni burak akçaoğlu'na yönlendirmesi... o doğumgünü o zaman gerçekleşmese de, samimiyetime inanan burak'ın izmit konserinde beni yaşar'la tanıştıracağını söylemesi... benim ikinci bir ağzımı kapayamama sendromum... izmit'e gidişim, bir türlü yaşar'la konuşamayışım, kulise sızdığımda yolda yaşar'a çarpıp kitlenip kalmam... sonra artık umudumu kaybetmişken, burak'ın tam yaşar arabaya bineceği sırada "yaşar bey, tunca" diyerek beni tanıştırması ve yaşar'ın "vaayy o tunca sen misin" diyerek beni tanıması ve dumurlardan dumur beğendirmesi, üstelik gel seni bir alnından öpeyim diyerek öpmesi, yetmedi, gel bir de fotoğraf çekilelim demesi (o fotoğrafta yaşar'ın adımı biliyor olması, alnımdan öpmesi ve dahi fotoğraf çekileli demesiyle ağzım yüzüm birbirine karışmış halde çıkışımı da eklemem gerekir)
yaşar: nerden geliyosun?
ben: istanbul'dan
yaşar: sırf bu konser için mi geldin?
ben: evet, hatta burayla kalmayacak, mersin ve antakya'ya da geliyorum, biletlerimi aldım...
yaşar: bu çocuğa dikkat edin, bu çocuk çok özel bi çocuk, bu çocuğu o konserlerde görmek istiyorum
diyalogu... ve bütün bir nisan ayı boyunca elimde hediyelerle yaşar kazan ben kepçe il il dolaşmalarımın başlaması... sahne önlerinde yaşar'ın artık beni görünce tanıması, selam vermesi... benim aktif olarak yaşar fan sitesiyle ilgilenmeye başlamam... forumlar..
sene 2010... yaş 27... hollanda... eski yazlar henüz çıkmamış... erasmus öğrencisiyim... bir facebook mesajı ile sanatçı ile fanlarını buluşturan bir program ilanı ve derhal başvurmamla kabul edilmem, ikisi fransız biri hollandalı üç kıza yaşar şarkısı söyleterek kral tv vasıtasıyla yaşar'a taa oralardan ulaşmak, bir de yıllardır aradığım masal plağından iki tane bulmak... yaşar'ın bunun karşılığında bize (görkem'le bana yani) henüz çıkmamış olan eski yazlar'ı herkesten önce dinletmeye söz vermesi, bu gerçeğe dönüşmese de, yaşar'ın aklında artık bir isim bir yüz olarak tanındığımı bilmenin mutluluğu...
sene 2011... ocak ayı... yaşar eski yazlar'ı denizin tuzu'nu ekleyerek ve birkaç şarkıyı değiştirerek yeniden çıkaracağını öğrenmek... yaşar'ın evlenmesi... 2012 keremciğin doğumunda orada olabilmek...
sene 2013 ve sonrası... yaşar'la dolu dolu paylaşılmış, kimi zaman dert ortağım olan, kimi zaman sırdaşım olan, kimi zaman sevincine eşlik ettiğim, kimi zaman hastalıklarla üzüldüğüm, bu sayfanın isim babası olan ikinci ailem her demcanlarımın yuvası her dem yaşar'ıyla... 19 yıl... yazması on beş dakika sürse de, ne hatıralar, ne yaşanmışlıklar, ne güzellikler var o 19 yılda... yaşar gunacgun bu doğum gününde sana farklı bir mesajla bütün bu yaşadığımız süreçleri biner kez -ayrıntıları dün gibi, cam gibi aklımda olan- hatırlayarak seslenmek istedim... sen benim hayat şansımsın... renksin... mutluluksun... heyecansın... içimdeki daha iyi şeyler yapma isteğisin... hayatımın tamamı değil ama en önemli kısmısın... ve ben kendimi şanslı hissediyorum, varlığını tanıyabildiğim için... hayatımın ışığı olduğun, bilsen de bilmesen de yolumu aydınlattığın, beni dinlediğin, beni ağlattığın, beni güldürdüğün, yaşadığımı hissettirdiğin, mükemmel dostlar kazandırdığın, şarkılarınla benim de adeta hikayemi yazdığın, geniş yüreğin, mütevaziliğin, gülümsemen (yüzündeki bir anlık gülüseme benim için bin ömre bedel), bana yeni şeyler öğrettiğin, ilgi alanlarımı ufkumu genişlettiğin için bin teşekkür azdır... hep varsın ve var olacaksın... allahım seni benden uzak etmesin, eksikliğini göstermesin... önümüzdeki sene 20. senesi olacak seni tanımamın/tanımamızın ve ben senin için şahane sürprizlerle oldu bir gece organize edeceğim...
geyliğimi itiraf ettiğimde, beni "rahat ol, biliyordum zaten, benim için sıkıntı yok, bir sürü gey arkadaşım var, şimdiye kadar nasıl canımsan bundan sonra da böyle devam edecek" diyerek beni gözyaşlarına boğan sanatçı.
yaşar'ın ne kadar duyarlı olduğundan bahsedeceğim bu entirimde, geçen ağustos'ta duchenne kas distrofisi nedeniyle yatağa bağlı yaşayan 23 yaşındaki kardeşimi peşine binlerce kamera ordusu takmadan ziyaret etmiş, konserine gelemediği için ona şarkılar çalarak mini bir konser vererek hayatının en unutulmaz gününü yaşatmış, o çocuğun gözlerinde bir gülüşü vir göz yaşı olarak büyük büyük sevaplar ve dualar kazanmış insan evladı sanatçı. daha önce ayn hastalıktan kaybettiğimiz bir kardeşimizi de aynı şekilde evinde ziyaret edip sevindirmişti.

homojen dergi de röportaj istiyorum. o röportaj sırasında ben de olayım yalnız. *
tunatuan söylediğini yaptı valla. homojen dergi 8. sayı'da kendisiyle yapmış olduğu röportaj yer alacak.
şarkıları bana hitap etmese de kişiliğini ve efendi yönünü çok sevdiğim sanatçıdır.
homojen dergi için röportaj yaptığım şahane sanatçı kişilik, can tatlısı, can parçam, şimdiye kadar lgbtler konusunda herhangi bir beyanını görmemiştik (daha doğrusu ben görmüştüm de, lgbtlere ilişkin düşüncesini açıkça dile getirmemişti hiç), lgbtler için "biz biriz ve beraberiz, bizi ayıranlar utansın" diyerek gönlümün topraklarına güzel güzel yeni çiçekler ekmiştir.
her şeyimi anlattığım, "ayrıldığım sevgilim erkekti" dediğimde "sıkıntı yok, ben zaten biliyordum, ama ne önemi var ki, sen her zaman benim canım tuncamsın, dert etme" diyerek kelebekler uçuran, benim için sırdaşlık mertebesine de ulaşan sanatçı.
son albümü (bkz: şehir yalnızlığı)'nda 4 sene sonra muhteşem bir dönüş yapmış ve bu albümünde ilk kez kendi şarkıları dışında albümün tamamında başka bir bestecinin şarkılarını seslendirmiştir.
bu sene 21. sanat yılını * kutlayan enfes müzisyen, can tatlısı, 16 aralık cumartesi günü bostancı gösteri merkezi'nde şahane bir 21. yıl kutlaması olacak...
  • /
  • 3