fazla tarçın yiyerek, kumarin zehirlenmesinden ölmeyi düşünüyorum. şaka şaka, vücudumun %10'u kadar metilkloroizotiazolinon ve %10'u kadar metilparaben içip intihar edeceğim.
dün rüyamda babamı gördüm. eve giriyorum, salon bizim eski evdeki salonmuş. babamın eski üçlü koltuğu varmış. ev çok güneş alıyor, ışıl ışıl. babamı görüyorum, "ahah anne ölmemiş ki babam. hani öldü diyordunuz, burada. hay allah, bir de abartıyordunuz hastalığı" deyip gülümsüyorum. sonra babam yavaş yavaş şeffaflaşıp yok oluyor. rüya bitiyor. rüya olduğunu bilmediğim için, rüyada yaşadığım sevinç çok ilginçti. bana rüyada edindiğim sevgili hissini ve yabancı ülkeye gitme hissini hatırlattı. hepsi rüyamda sonlanıyor ve baş ağrısı ile uyanıyorum.
ruh halim durgun, ama durduk yere bazen çarpıntı oluşuyor.
bıkkınlık, yorgunluk, afedersiniz siktir olup gitmek isteği. hepimizde var bence. ama adeta stockholm sendromu gibi oturuyoruz yerimizde. büyük çoğunluk olarak cesaretimiz yok olağanı yıkmaya.
ruhum bedenden çıkmış hali mali kalmamış
bugün kendi kendimle konuşurken şunu düşündüm ruhumuzun öldükten sonra bedenden çıkışını görsek nasıl olurdu
mesela benim ruhum bedenimi terkederken bana gözkırpsa acayip korkardım
düşünsenize siz ölüyorsunuz ruhunuz size dil çıkarıyor
ama güzelde olabilirdi mesela ruhum mutluysa cennete gideceğim için mutlu olabilir bu bizim için bir işaret olurdu tam ölürken
öldükten sonra bedenimizin ağırlığı düşüyormuş oda çok ilginç
arasıra ruhumuzu bedenden çıkararak kilo versek keşke valla evde otura otura karbuz gibi olduk