80 lerin sonunda 90 ların başında çocuk olmak

annemizin ceket vatkasından meme yapmak , mermer sehpada kafa yarmak, asansörde fahrenheit ve brüt kokusuna boğulmak, bankanın verdiği kumbaradaki paraları günde 18 defa saymak, dandik tencerelerdeki dibi tutmuş pudingi kaşıklamak, misafirlikte uzatılan çikolatayı kibarca reddetme terbiyesi, kullanılmayan koltuk üstleri örtülü salondan anne evde yokken korkmak, akşam elma ve portakal soyup bıçağın ucundan yemek, kozalak toplayıp boyamak, yabancı dizilerde görüp ev köpeği için tutturup en fazla balık ya da muhabbet kuşu izni koparıp; o kuşa pis cimbom dedirtmeye çalışmak, keşke babam cosby olsa diye özenmek, semt pazarında annenin arabasını tutup kaybolmamaya çalışmak, hemen sofraya oturmak için ellerimi yıkadım diye, hemen uyumak için de diş fırçasını ıslatıp; dişlerimi fırçaladım diye yalan söylemek, yara bandını çok mühim ilaç sanıp karın ağrısı geçsin diye göbeğine yapıştırmak, kanayan dizlere daha tentürdiyot sürülmeden üfleyip bağırmak, evden çıkmadan mutlaka çişini yapmak, o zamanın matematik kitabı yazarı ahmet buhanın ölmesini istemek, akşam ezanından önce evde olmak, muzlu şampuanın tadına bakmak, pilavı ketçapla yemek, gece apartman yöneticisinden gizli kapıcıya inip kazana kömür at diye yalvarmak, yazın gelen kapıya yığılmış kömürlerden ufak bir parça alıp yere sek sek çizmek, tebeşir yutup ateş çıkarmak, casio saatlerle mahalle arkadaşlarının yaşlarını hesaplamak bu dönemin çocuklarına has hareketlerdir.
ilkokulu okumak ,80lerde siyah,90larda mavi önlük giymektir.sokaklarla daha özgür olmak ,oynamak demek,pazar sabahı erkenden kalkıp bakkaldan gazete ile alınan karton maketleri yapmak demek,voltranı,he-meni,işitme engelli haberlerini,kovboy filmlerini izlemek, yatarken istiklal marışında hazır olda durmaktır, atari solanlarında babaya yakalanmaktır**.bizimkiler ve parlament sinema klubüdür. leblebi tozu,kansuk,gol atan kaleye,istop,bitmez uleenn
o zamanların kokusu bile bir başkaydı be sözlük. hiç bitmeyecek gibiydi o dönemler, 2000 yılında 18 yaşımıza gireceğimizin hesabını yapardık,reşit olacaktık daha özgür olacaktık amerikan piçleri gibi,30 olduk da ne oldu,dünya kirlendi biz büyüdükçe,hayat acımasızlaştı,gerçekler gün yüzüne çıktı.evet şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler sözlük neler yapmazdım be.
öte yandan..darbe sonrasına doğmak..bir sürü faili meçhul cinayetler zamanında sokaklarda koşturmak bihaber..eve gidince büyükleri tedirgin görmek,dini/etnik kimliğin farklıysa bunları gizlemen gerketiğini tembihleyen bir dolu söz öbeği..sonra akşam olunca ışıkları kapatıp açmak,aydınlık için bir dakika karanlık..susman sorgulamaman gerektiği dayatması...

(bkz: biz büyüdük ve kirlendi dünya)
fasulye deneyi demek, yoğurt kaplarının içine pamuk yerleştirip üzerine fasulye koyup yeşermesini beklemek demek.
parliament sinema klübünün pazar gecesi sineması demekti. pazar akşamı banyo yapmak ve erken yatmak. güzel zamanlardı.
aşağıdaki maddeler flütü her eline aldığında yılan hikayesi melodisini ya da ferdi tayfurun 'ne de haklıymış meğer'ini olmadı bi 'lila lila lilla' yı çalanların genel özelliğidir
-vcd den film izlemek özelliklede bunun için porno cd arşivi yapmak
-ekmek arası yaptırıp sokakta yemek
-büfelerden sex dergisi almak
-sqny cep radyosundan radyo dinlemek
-kral tv izlemek özellikle vj bülentle yanardöner saatlere takılmak,kral tv vj lerinden en azından bir oben i arda yı bilmek
-power rangers, sihirli cadı, çiçek taksi, yılan hikayesi izlemek aynalı tahir olmak gayler tarkan da olabilir
-sevişme sahnelerinde gözlerini kapatmak
-tek kale maç ya da 9 aylık oynamak
-hobbik, birdirbir, saklambaç bilmek
-sega, tekken, street fighter, mortal kombat oynamak atarisi olmak
-ilkokulda fiş ve abaküs kullanmak
-star gazetesinden patates cipsi almak alamadıysa üzülmek kupon biriktirmek
-maşallahın ve adi komandit ltd şti nin kim olduğunu bilmek
veeeee en önemlisi
-dostluğu bilmek, omuz omuza vermek, mançeka yapıp delikanlı olmak arkadaş satmamak
-belkide hayatı hayatın olduğu yerde yani sokakta öğrenen son nesil olmak anlatacak çok şeyi olmak


"ahlaksız" yetiştirilmişsinizdir çünkü: tarzanı yarı çıplak görmüşsünüzdür, sindirella eve gece yarısından sonra dönmüştür, pinokyo sürekli yalan söylemiştir, alaaddin ise bir hırsızdır, batman etrafta 200km hızla araba kullanırken, pamuk prenses 7 erkekle birlikte yaşamaktadır, rapunzel ise odasına adam almak için saçlarını kullanmıştır, temel reis pipo içip dövmeli kollarını göstermiştir. *
gazetelerin verdiği karton maketlerden evler, şehirler yapmak. barış manço nun 7 den 77 ye ve adam olacak çocuk programını izlemek. pazar günleri pazar konseri çıktığında televizyonların kapatılması.
pokemon geldi aklıma. taso falan ne günlerdi hey gidi!
yazı tura parayla yapılmazdı, düz bir taş bulup üzerine tükürülerek yapılırdı. şimdi tükürüğümüzü ne amaçlarla kullanıyoruz ey hayat.
hava kararmadan evde olan ben gibi kuralcı ev çocukları (bkz: aldım verdim ben seni yenmeye geldim)
mahallenin yağız ve bıçkın çocukları (bkz: aldım verdim ben seni sikmeye geldim)
ilk açılan özel televizyonları bilmek ve yayına gireceği güne sabırsızlanmaktır öyle ki şuan ne saçma dediğimiz show tv'nin o geometrik şekilli, dık dıgı dık dık dıgı dık sesli reklamalarına alışık olmak, pazar geceleri parlement sinema klübünün new york görüntüleriyle ve all my life şarkısı ekrandayken çayların meyvelerin hazırlandığını ve herkesin az sonra başlayacak film için sabırlanırken senin "okul var oğlum sabah uyanamayacaksın,yatağa haydi" sözü ile dünyanın başına yıkıldığı günler demektir, o zamanlar evde sinema her an elinin altında değildi artık özel kanallar vardı ve vhs kasetler yavaş yavaş gözden düşüyordu o dönem çizgi filmler bile başka güzeldi şiddet yoktu bolca pembe dünyalar izleyerek büyüdü o dönemin çocukları ve o zaman sen sokakta çılgın gibi oynarken kimse endişelenmezdi seni kaçırıp böbreğini dalağını çalarlar diye yine sokata özgürce hayal gücünün yettiği kadar sınırsız oyunlar oynayabilmek, sanal olmayan gerçek sosyal çevren olabilmesi o dönemin hayat tarzıydı, kasetleri kalem ile geri sarmayı bilmek yine o günlere has bir olaydı, en büyük fastfood sokakta oynarken annenin sana hazırladığı peynir ekmekti içinde zeytinde varsa ne ala... belki biraz zorlarsak bakkalda teneke kutudan petibör almak bu dönemin çocuklarına nasib olmuştur. "80lerin sonunda 90ların başında çocuk olmak" demek bugünün teknolojisini bilmkurgularda izlemek "vay be" demekti. şanlı olan son kuşak buydu.
fıstıklı ve peynirli tombi arasında herkesin fıstıklısını aldığı dönemde; ayak kokuyor diye kimsenin peynirlisine dalmadığını bildiğinden, parmaklarındaki kokuya aldırmadan doya doya tüm paketi bir başına yiyebilmendir.
...you need me and i need youuuuu pooo kee mooooonnnnn gotta catchem all!! gotta catchem all!! pokémon!
belki çocukların son demlerindeki çelik çomak, saklambaç, kuka, dokuz taş gibi oyunların son kez oynandığı dönemdi.

(bkz: playstation)
(bkz: wii)
ediyle büdüyü sayıların kontunu kurabiye canavarını hayranlıkla izlemek, okuldan gelir gelmez siyah önlüğün üstünde atlı karıncayı izlemek,maria huaqinaya kıl olmak sirilloya acımak,okulda matematik derslerinde hayme pahilio taklidi yapmak, tahtadan kılıç yapıp /gölgelerin gücü adına güç ben de artık hiiiiiimen diye bağırmak,akşamları tüm mahalle bir araya gelmek,telden çember ve araba yapmak,anne babadan gizli telefonun sağ köşesindeki kolu çevirip salakça zevk almak,annelerin toplaşıp yaptıkları eriştenin hamurunu aşırmak ve oyuncak formuna sokmaya çalışmak...var da var yani...ve ben de o zamanları yaşabildiği için kendini şanslı hissedenlerdenim
84lü olmama rağmen niye benim çocukluğum test çözerek geçti ki diye hüzünlendiğim başlıktır.*
  • /
  • 2