hiperaktif biriyle olmayı düşünemiyorum bile iki hiperaktif amuda kalkardık herhalde.* bana kesinlikle oldukça miskin, çok konuşmayan, ağır biri lazım.
aileye ve yakın çevrene açılmak sence çok önemli midir?
ben istanbulda yaşamıyorum katılamayacağım, endişeliyim. zaten bu sıralar gözler üzerimizde o yüzden sadece sürpriz beklendiğimi söyleyebilirim. alttaki şinobi: hiç ruh çağırdın mı?
zamanında arkadaşlarla denemiştik ama beceremedik tabi. çok ilgim vardır bu tip şeylere. bizim ailede çağıranlar varmış zamanında hatta annemin teyzesine musallat olmuş. ne kadar doğrudur bilemem ama ilgimi çeker hep bu tarz şeyler.
sevgili yazar: basit tatlı tarifin var mı? (fırın kullanmayı bilmiyorum)
üzerini değiştir, ayakkabılarını giy, anahtarını al ve markete dondurma almaya gitmek üzere yola çık. güzel tarif ben denedim. alttaki sence türkiye'nin en güzel yaz tatil beldesi neresi?
düğün sezonu açılmadı... ama çeyrek neymiş 5'i 1 yerde takmadan olmaz. alttaki yazar; bayram gelmiş neyine mi yoksa her gün bayram mı yada bir umuttu yaşatan insanı ve aldın eline sazı mı?
korkarım. bir dakikadan fazla ölümü düşünmek kafayı yememe sebep olabiliyor. fakat sonra hiç doğmamış olmayı düşünüyorum. doğumumdan öncesi hakkında hiçbir fikrim, hissim ve hatıram olmadığını düşünmek beni rahatlatıyor. ölümün de bir farkı olmayacak muhtemelen. gerçi durmadan reenkarne olup pizzanın daha kaç nesil yaşayacağını görmek isterdim ama sağlık olsun. alttaki yazar, öpüşmeyi özledin mi?
planlanmamış bir şekilde böyle duyguların niyagara şelalesi gibi gürül gürül aktığı bir anda tek kelime etmeden birinin dudaklarına yumulmaksa sorduğun evet çok özledim çünkü uzun bir ilişkide bir süre sonra öpüşmek günün belli saatlerinde yapılan rutin bir aktivite haline geliyor örneğin: günaydın öpücüğü, iyi geceler öpücüğü, hadi ben işe gidiyorum öpücüğü, ben eve geldim öpücüğü..
demek istediğim öpüşmek sadece bir rutin olarak uygulanıyorsa sigara içmekle aynı tadı vermeye başlıyor. oysa insan ne zaman içinden gelirse o zaman öpüşebilmeli.
neyse alttaki yazar insanların dünyaya ruhlarının diğer parçasını bulmak için geldiğine inanır mısın? evetse bulabildin mi bakim?
ruhlara inanmam. eğer ruhlar varsa ki bu reenkarnasyonun kesinlikle olamayacağını gösterir. bu arada reenkarnasyonu da kabul etmiyorum sadece enerjinin vardan yok olamayacağını kabul ediyorum. şimdi şöyle, eğer ruhlarımız varsa ben erkek gibi hissediyorum, beni bir kadın bedenine koysalar tuhaf gelir, garipserim, yanlışlıkla o bedendeymişim gibi hissederim. sanırım translar da aynen bu şekilde hissediyor. yanlış bir bedene konulmuş gibi. eğer reenkarne olsaydı mesela ben tekrar hayata geldiğimde bir erkek insan bedeninde olmalıydım kadın bedeninde olsam büyük ihtimalle trans olurdum. çünkü olayda hep vücudumuz değişiyor ruhlar ise sabit. ayrıca o vajina ile hayatta bir hafta geçiremem.. ayrıca bir de ruhlar olsa biz öldükten sonra onlar nolcak. yani tabi biz aslında o yuz ama. ne yani dünyada sıkışmış kalmış ruhlar falan. evinde osbir çekerken başka ruhlar gelip bakıyo. bir de şu çakra olayları var. bana olmaz gibi geliyor. buna rağmen dünyadaki herkesin ruh hakkında bilgisi var mıdır acaba? ruh bilgisinden bağımsız bir topluluk var mıdır? aslında bu bir adada yüzyıllardır dünyadan uzak bir şekilde yaşayan gizli yerlilerle iletişim kurup din, ruh, tanrı gibi konularda konuşabilmek lazım.
evet. şimdi bir insan eşcinsel ise bu onun kendi rızasıyla olan bir şey değildir değil mi yani? kendi suçu (suçu biraz yanlış bir kelime oldu) olmadığı halde bu şekilde çevresindeki ona karşı söylemler nedir? amk sanki önümüz seçenekler vardı. sen ne diyorsun?
kendi sorunu kendin cevaplamışsın zaten. eşcinsel olmak hetero olmak kadar doğal birşey ve değiştirilemez. normal olduğunun göstergesi diğer canlılarda da görülüyor olması. çevredeki heteroların bunu anlayamaması onların herkesi kendileri gibi görmesi ve sürekli başkalarını yargılama istekleri. cevaba ek olarak bu şarkıyı dinle rahatlarsın:
pışşt alttaki: bu hayatta en çok korktuğun şey nedir?