aşk

  • /
  • 6
aşk, kişinin bir varlığı sebepsizce sevmesidir. o varlığın iyi, güzel, zeki vb. özelliklere sahip olmasına gerek yoktur. çünkü aslında aşık olma eylemi çok ufak bir şeye gerçekleşir, bir söz, bir bakış, bir el hareketi...
tabi ki her gördüğüne aşık olan kişiler varolduğu için 'aşk' sözcüğü oldukça ayaklara düşmüştür.lakin gerçek aşk karşılık görmeden de sürdürülebilir, çünkü aşk bunu gerektirir.

birine kendinizi açmaya korkmayın, çünkü sonu acı bile olsa hissedebilmek güzeldir bu duyguyu.

*
cinsel yolla bulaşan psikolojik hastalık. anlık hevesler.
gözlerinin içine baktığın zaman yutkunamamak , onu gördüğün zaman eli ayağına dolaşmak , adını duyduğun zaman aptal aptal sırıtmak ...
öyle bir duygudur ki, bunun ne tanımı olabilir nede anlatımı.
“ey aşk!” dedim içimden, “kutsal olan… bedenler yakan, bedenler çoğaltan aşk…”

bir akşam… sıradan bir akşam… eve dönme vakti… sıradan bir iş günü sonu… vakit alaca, hava ufaktan soğuk, gök dolu… ben diyeyim s1, sen de s2… bilemedim… hatırlayamadım…

bir otobüs işte; insanları evine, işine, sevdiğine kavuşturan… parlak sarı, başaklar gibi… dolu… tıklım tıklım dolu… tek bir koltuk boş ki, hem ters hem de en sevmediğim yüz yüze bakanlardan… gün çökmüş omuzlarıma, beden tarumar… sessizce süzüldüm koltuğa… iki kıpırdandım, konumlandım… görseniz, uzun yola vurmuşum kendimi edasıyla kuruldum… hepi topu 20-25 dakika sonra ineceğim… hepi topu her gün bindiğim otobüsteyim…

ama…

hayat burada güzel işte… ama dediğinde hoş… olağanın dışına sapınca keyifli…

karşımda bir çift… gözleri birbirine kenetlenmiş… dudakları kıpırdamıyor, ama elleri konuşuyor… o eller bir sımsıkı tutuşuyor, bir parmak parmağa geliyor, bir su olup diğerinin avucuna akıyor…

konuşuyor o eller; bir şiir okuyor, bir şarkı söylüyor, bir an oluyor, çığlık atıyor…

gözler kenetlenmiş… ikili koltuk en tasarruflusundan kullanılıyor… utanmasa, 3-4 durak sonra otobüse binen genç bayan ilişiverecek yanlarına… bizimkiler sığışmışlar bir buçuk koltuğa…

dedim ya gözleri kenetlenmiş diye… hani otobüs sarsmasa, göz bile kırpmadan gidecekler yol boyunca…

“aşk” dedim içimden… kulağımda cem adrian… daha bir hoş geldi görünen, gözüme… bakmayayım dedikçe, kaydı gözlerim o ellere… belli, fena aşıklar… belli, henüz evli değiller… besbelli, birazdan ayrılacaklar…

dedim ya… kulağımda cem adrian, mutlu yıllar diyor, siyah bir veda öpücüğü adlı kapkara albümünden…

otobüs gitti… otobüs durdu… binen bindi, inen indi… eller ateş, eller ter, eller aşk… birbirinde eller… derken kızın eli süzüldü, çantasına doğru gitti… oğlanın eli onu takip etti, dayanamadı tekrar kavradı, dudaklarına götürdü, öptü… “bu ne lan” dedim içimden… yanıyor bunlar aşktan… yazık! nasıl da hasretler birbirilerine…

kulaklarım cem’in, gözlerim onların esiri… kaptan sert bir dönüşle yolcuları sarstı… otobüs bir gitti, bir durdu… bir duracak, kız fısıldadı, oğlan düğmeye bastı… 1-2 dakikaları ya var, ya yok!

birden koltuğumda dikeldim… dönüp ardıma, şoföre, yolculara baktım… “kaptan dur! millet in! işıklar sön!” diye bağırmak istedim… sustum elbet!

indi kız… ellerini o gece için son bir kez daha kullandı… otobüste kalan oğlana sallamak için…

“ey aşk!” dedim içimden, “kutsal olan… bedenler yakan, bedenler çoğaltan aşk… bu kız adına, bu oğlan adına, kendi adıma teşekkür ederim… çünkü sen öğrettin bana yanmayı, tam sönerken tekrar ışık saçmayı…”
yorulunca birine sarılmak için uydurulmuş her hangi bir yalanın, elle tutulur halidir.
yaş, cinsiyet, din, dil, uzaklık, boy, kilo, yaş, uzunluk, kısalık, göz rengi, saç uzunluğu, parmak güzelliği hatta daha derine inersek aktiflik, pasiflik fark etmeyen, yatağın geleceği belirlemediğini kabul eden, yanındayken mutlu hissedilen varlık.
öldürmez ama süründürür.
öpmeye, koklamaya doyamamaktır. bir öpersin, bir daha öpersin, yine öpersin.. ardından bir koklarsın ve "aaa çok olmuş öpmeyeli" der, tekrar öpersin, öpersin...
aşk 5 yaşında annesinden tokat yiyen bir çocuğun hala anne diye ağlayarak annesine sarılmasıdır. aşk sevginin en saf halidir en masum hali. kirlenmemiş hali. o yüzden sadece çocukken vardır büyüyünce ölür. çocuk saflığı, çocuk masumiyeti gerektirir. bu yazıyı okuduktan sonra ilk karşılaştığınız çocuğun mutlu olmasını sağlayın. onun için güzel bir şey yapın. şanlıysanız onlar da size biraz masumiyet verir.
nedir ki aşk? nasıl güçlü bir şeydir? nasıl ve kime aşık olacağımızı bilemeyiz de aşk hali bellidir ama. en azından benim için belli olduğunu söyleyebilirim. düşüncelerime sahip oldu bak. beynimin içinde aralıksız zonkluyor o an ne yaparsam yapayım sonuç değişmiyor. habersiz kalmak acı veriyor. her yerde onu görüyorum, her yerde onu arıyorum. artık alıştım dediğim yalnızlık fena koyuyor şimdi. yıllardır yalnız yattığım yatak buz gibi artık, ısınmıyor. kıymetlim oldu, ne dese kıyamıyorum ne yapsa anlıyorum. artık taraf tutuyorum hayatta, sadece onun tarafı. gün değil saat sayıyorum da saymazdan geliyorum. neden nasıl ne zaman oldu bunlar hatırlamıyorum bile. oldu işte. hem aşk hali ve hayat enerjisi arasında çok garip bir etkileşim var. iyiyken süper oluyorsun, dağlar denizler hikaye. ama sıkıntılıyken adım atmak bile zor, nefes almak eziyet. sen nelere kadirsin ey aşk. koca adamları alır çarparsın duvarlara işte. hem de gönüllü olur bütün bunlar. aşk.
tek gecelik olanı da vardır kimine göre, ona aşk denmiyor lakin yanılıyorsunuz.
en yakın arkadaşım aylarca sadece sesini duyduğu birine aşık oldu.saçmalık olduğunu düşünmüştüm lakin yaşadığı duygunun temizliği beni etkilemeye başladı.
asla sahip olamayacağı birine karşı hissettiği şeyler ne biliyim abi mucizevi yani. bahsederken gözlerinin içi gülüyor falan.
vay anasını diyor insan.
aşk adamı inletir
dert adamı söyletir,
sayende oldum dertli, derdindeyim...
bünyem aşktan o kadar bunalmış ki daha fazla aşk hikayesi ne okumak ne izlemek ne de duymak istiyorum. adam akıllı şarkı dinleyemez oldum herşey aşkla ilgili yeter bir rahat verin be.
aşk bir halüsinasyondur, beynimizin bize oynadığı geçici bir oyundur. oynaması pek bir tatlıdır ama oynadıktan sonraki süreç oynadığına değer mi bilmem.
susarak seviyorum seni. demektir ask...
tanrının herkese sınırsızca yasaksızca bahşettiği yazıda somut normalde soyut bir kavramdır. aşk inancına kimse karşı gelemez !
bazen kendimi çocuk gibi hissediyorum bazen de çok yaşlı.hatta o kdar yaşlı ki elini eteğini her şeyden çekmiş evinde geleni gideni olmayan hatta abartırsam son nefesine yaklaşmış biri gibi. işte bu anlarda dönüp geriye bakıyorum en güzel şeyin ne olduğunu soruyorum.idealler, başarılar mı hayır değil. paylaşımlar, sevgi ve aşk. her insan bunları mı hatırlar önemser bilmiyorum ama tüm eski aşklarımı iyi kötü farketmez anıyorum gülümsüyorum. tebrizi demişki sevmek bu kadar güzelken sevmeyi yaratan ne kadar güzeldir kim bilir. her ne yaşıyorsak yaşayalım. hangi şartlar altında olursak olalım. umarım tüm insanlık içindeki sevme yeteneğini yitirmez. içinde bu canlanmamış insan görünümlü yaratıklar da umarım sevmenin tadına varabilir. sevilmek de güzel tabii ama sevmek, sevebilmek bambaşka bir duygu tarif edemiyorum sanırım. en çok serhat seni sevmiştim bu arada sen pas vermedin ama olsun. gülüşünü hiç bir zaman ama hiç bir zaman unutmayacağım. belki bambaşka paylaşımlarda bulunailirdik ama seninle geçen vaktim benim için çok anlamlı idi. şimdi bile gülümsüyorum. aşk, sen canlandıransın, yaşadığımızı hissettirensin. tanrı sevgidir diyen görüşler de var.
  • /
  • 6