ayı sözlük itiraf

  • /
  • 181
sahilde tek basima iciyorum sozluk, caprazlama olarak yalan soyleyip herkese hepsinin beni baska bi yerde sanmasini saglayarak kactim ortaliklardan. isin kotu kismi vicdan azabi cekmiyorum, herkes alkolu birakicam hayatimi duzene sokucam diye inandiklarindan benden daha buyuk bir yalani oynuyorlar, benim uzerimden olusturulan inancin parcasi olamiyorum. maddi olarakta buyuk bir cokus yakin gozukmekte boyle giderse. onceden evde ufak tefek isler yapip bi sekilde kendimi idame ettiriyordum ama artik onlarida yapamaz duruma geldim. projelerim sarkti, cevremde ufak tefek inanc sarsilmalari basladi. ama dedigim gibi vicdan azabi cekemiyorum, pisman olamiyorum. eger ufacik bir sey hissetsem kabusa donucek, belki kendimden kaciyorum, bilmiyorum...
bu kış zor geçeceğe benziyordu. tüm yaz da sıkıcı geçmişti. "insanlar... ne bilim, farklı ya..." demişim. "aynen öyle" dedi. bu kadar az kelimeyle anlaşılmaya alışık değildi bünyem. marjanishvili caddesinin bitmesine adımlar kala daha iyi hissediyordum."gönül işleri nasıl senin" dedi her zamanki gibi hafiften güldüm, neyseki aşk mevsiminde değildik, ben hiç... bi şeyler mırıldandım boyna otobüsü beklerken "bir elimde bağlama, kömür gözlüm ağlama. ben buralı değilim, bana gönül bağlama."
"hareketli bedenlerden mutlu ruhlar olmaz"mış. bu da doğruydu
ilkokuldayken sosyal bilgiler öğretmenime aşıktım. adam çok çekiciydi. onunla uyumayı sevişmeyi sohbet etmeyi çok isterdim.

tabi olmadı. istemekle kaldık!
çok pişmanım, sözlükteki yazma şeklime bakıyorumda son derece saldırgan ve saygısız, aslında böyle biri olmak istemiyorum ki haklı olmak umrumda bile değil sadece saygılı olmak istiyorum, kalbini kırdıklarım varsa özür dilerim
özgürlük meydanına o ruhu veren heykeldeki atın hemen karşısındaki o bankta oturmuş 1 tek aşkın nasıl bişey olduğunu düşünüyordum. 2 kere sandalyesini düzeltmek için hafif eğilerek bana yaklaşıp farkında olmadan beni heyecanlandırdı. 3 defa ne dediğimi anlamadı, tekrar sordu. saat 4 te metronun önünde buluşalım demişti. 5 yaşlarında alman bir kız çocuğu boyna koşturuyordu beraber yürüdüğümüz cafeteryanın bahçesinde. hemen önünde, kapısında kadeh motifi ve iki büyük israil yıldızı olan bir yahudi ibadethanesi vardı bu cafenin. tatlı yahudi çocuklar büyük bir görevmiş gibi kapıda duruyorlardı çalan kişiye açmak için başlarında kipalarla. 6 lari tuttu iki türk kahvesi. ödememe izin vermedi. 7 kat yerin dibibe gidim cafeye doğru yürürken ona çarptığımda. hoyrat yürüyordu. ben yokmuşum gibi, hızlı. oysa ben aksayan sol ayağımdan bile izinsiz o kadar yolu yürümeye koyulmuştum sırf bi kahve için. kahveyi sevmezdim bile ben oysa en az 8 cafeyi es geçti iyi bi kahve içelim diye. 9 da giderim en geç eve diye düşünürken ben, ayıp olmasın diye zorla içtiğim kahvem biter bitmez "üşüyosan kalkalım dedi, üstünde kalın bişeyler yok". hayır bile diyemedim. 10 dakika geç geldi metro girişine. kırmızı bi t-shirt var üzerimde demiştim. o da yeşil bi şey var üstümde demişti en son. ama ben renk körüydüm üstelik şarjımın bitmiş olması acaba metro derken metro çıkışını mı kastetti diye başka bir korku da salmıştı içime. tedirgin olmak için sebep çoktu. arasa ulaşamayacaktı mesela en basitinden. hepsi bi yana çıkıp metro girişine geldikten ve cafeye gidip biraz sohbet ettikten sonra yalnız kaldığım o bankta "bu ilk buluşma heyecanları da bizi terkettiği gün katlimiz vaciptir" demişim. 11 de uyanmıştım, 12 de buluşalım demişti. 13 dakika bekledim o gittikten sonra o parkta 14 numaralı otobüsü. aşkın nasıl bişey olduğunu düşünüyordum o bankta otururken ağzımda iğrenç kahve tadıyla. töbe dedim bi daha kimseye bi kahve içelim demiycem
12 ay 9 gündür beklediğim insan tamda mesaj atmışken aslında ona değilde hayalimdeki haline aşık olduğumu fark ettim. tamam bu anormal bir durum olabilir ama artık karşımda evli , anne olmasına iki ay kalan ve çocukluğu gitmiş kadın duruyordu . ben ise hayalimdekiyle hala coşuyorum , eğleniyorum.
mesaj atma nedeni de paha biçilemez "çocuğuma adını verebilir miyim ? "...
yine kodumun ankarasındayım, aştiye ayak basar basmaz depresyona girdim. beni hayatta tutan tek şey yarın ayı gibi kavurma yiyecek olmam. yani umarım yerim.

edit- amına bile koydum kavurmanın ov yeaaa
natsubidze caddesi civarlarında çar çur edilen ne ilk ne de son günümüzdü. "şu telefonu bi bırak da yürüyelim. bi daha seninle yola çıkanın..." dedi. cüzdanımda kimlik, yirmi gürcü lirası, bir kaç kredi, seyehat ve bir sim kartı başlarında emektar, eskimiş bi bir amerikan dolarıyla duruyorlardı. gülerek "bu bir soygunduuur!" dedim ama o gülmemeye kararlıydı biz seksen yedi numaralı sarı otobüslerin öğlen sonrası ilk seferinden birini beklerken. altımızdan geçen metro ayaklarımızı gıdıklıyordu ve ben g. washinton babam olsa, hayrına bi mevlüt okutmazdım diye düşünüyordum. bir dolarda benim resmim olmalıydı! bu açıdan ismet inönü de idolüm olabilirdi hatta. oysa ben...
sözlük şöyle uçarı bir isteğim var ki sana yazan her şıllığınla tanışmayı , bir yerlerde rast gelip sohbet etmeyi istiyorum . *
gecmis mazide kaldi sevgili söylük, gelecege bakmak lazim can cagizim! sevmek, sevilmek lazim... itiraf etmeliyim, beni heyecanlandiran birini aramiyor degilim, uzun zamandir bir erkek ile karsilastim diyemem... enteresan. ama öyle. neyse ya, siktir et, hadi sen yat uyu sevgili söylük... uyuyunca geciyormus diyorlar.
fena trip atasım var ama "ya ergen bi siye" denmesini istemiyorum.
bu bayram kesinlikle çok farklı ve çook daha güzeldi.!
tam 12 ay 2 hafta 4 gün sonra aşık oldum wooouuw .
kulaklığı takıp banyoda aynanın karşısında dans ediyorum, bunu sürekli yapıyorum hatta bayılıyorum,arkadaşlar geldiğinde anlamak içinde holün ışığını açık bırakıyorum ayrıca da arkadaşımın bayramda çok sevdiği için aldığı çikolataların yarısını o evde yokkken ben yedim, ya çakmadı ya da ses çıkarmıyor anlamadım
önlüğünü çaldığım üst dönemi çok merak ediyorum ender bi şekilde benle aynı kalıpta
facebook, twitter hesaplarımı kapattım sözlük. facebooktaki yapmacıklıktan, twitterdaki saçmalamalardan sıkıldım, bıraktım. biraz kendimi dinlemek istedim, bir başkasının yazdığıyla, koyduğu fotoğraftan bana ne dedim. bir süre sonra sıkıldım açmak istedim, alışkanlık olmuş. çevremdeki insanların gereksizliğinin farkına vardım. şimdi ise burdayım, benim gibi hissedenlerin arasındayım.
bugün çok ağır geldi , nedensizdi , birden bir anlamsızlık geldi , içimde büyütüp baktığım renklerimi aldı , mutluluğumu aldı , ağladım ben de , kafamı kaldıracak gücüm kalmadı ,ben de kafamı kaldırmadan ağladım
biseksüel olduğumu farkettim. ilginç.
burayı, başka bir sözlükte yazan bir yazar aracılığı ile duydum. iyi ki duymuşum. onunla da iyi ki tanıştım.
kadınlarla sohbet ederken, muhabbeti onların açmasını bekliyorum. yoksa konuşmakta çok zorlanıyorum. o anlatsın, sabaha kadar dinlerim ama ben 2 dakikada özetlemek istiyorum... bilmiyorum...
  • /
  • 181