zamanda seyehat, telekinezi veya zihin manipülasyonu gibi şeyleri es geçersek (malum herkes bunları isterdi zaten) ben duygularımı şişeleyebilmek isterdim. mesela üzüldüm mü hemen ufak bi şişeye doldur. aşırı mı mutluyum çok mu modum yüksek bir kısmını al koy çok da gerekmiyorsa o an. depresif bir sabah, kahvemi içerken içine azar azar o mutluluktan koysam mesela veya sevmediğim insanın yemeğine 5ml üzüntü, 2ml korku, 5ml pişmanlık ve bir damla da umutsuzluk. aşk iksiri bile yapılır bundan. kendimi çok sevdiğim bir an hepsini şişelesem sonra hoşlanılan malum kişinin içeceğine boca etsem bunu. hem yalan da olmaz saf gerçek duygular. tabii süreklilik gerek.
benim için her zaman telekinezi olmuştur.sanırım çocukken günde 3 parti x-men izlediğimden büyüdüğümde ortaya çıkacağını bekliyordum heyecanla. her ne kadar uçmak vs de güzel olsa tembellikte bir numara olmakla telekinezi ile bayağı avantajlı, hatta ilerletirse insan kendi kendini falan havaya kaldırıp uçabilir bile diye düşünüyorum.
uzaktan elleyebilme gücüm olsun isterdim. fantastik 4lüdeki elastik adam gibi elimi kolumu uzatıp değil, dokunmadan zihin gücüyle elleyebilmek isterdim. hatta öyle ki mesafeler önemli değil buradan taa ispanyadaki jose luis garcia perez i ellemek mesela.
bütün yakışıklıların bana aşık olmasını isterdim,, onların biçare tavrını görmekten ve onları oyalamaktan çok zevk alırdım.. çok şeytani oldu ama insan yaşadıklarını yaşatıp intikam almak istiyor...
asla unutmayan güçlü bir hafıza isterdim. belki biraz kincilik yapabilirdi ama okuduğum her şey beynimde olur; istediğim her dili konuşabilir; kitapların her satırını yutabilirdim. gördüğüm, duyduğum, okuduğum her şeyi istediğim an arşivden çekip kullanmak isterdim..
gepetto usta gibi bir marangoz olmak isterdim. yapacağım üç kuklayı, başbakanlık, içişleri bakanlığı ve dişişleri bakanlığı koltuklarına oturtur, türkiye'ye çağ atlatırdım. bir defa, halkın gözünün içine baka baka yalan söyleyemezlerdi ve temiz ve dürüst bir yönetimin ilk adımları atılırdı.