black mirror

yaratıcılığını charlie brooker'ın yaptığı, inanılmaz bir ingiliz mini dizi.

dizinin konusu, her bölümde farklı temalar çevresinde günümüz sorunları çarpıcı bir şekilde ele alınıyor. özellikle de medya ve teknolojiye bağımlı karanlık dünya eleştiriliyor dizideki hikayelerle. ilk bölüm olan the national anthem'de başbakan'ın canlı yayında bir domuzla cinsel ilişkiye girmesi aksi halde prensesin öldürüleceği, halkın dikkate almayacağı düşünülse de olayın gerçekten ''ulusal'' boyutları ulaşması... ikinci bölüm olan fifteen million merits de ise kişilerin sürekli güzel, çekici, ünlü vs spot altında olmak için kendilerini kaybettiği, x factor tarzı yarışma etrafında dönüyor olay. günümüzde teknolojinin ve medyanın uçsuz bucaksız ilerlemesi sonucunda ortaya çıkan bu yozlaşmalar, insanların insanlıktan çıkması o kadar başarılı bir şekilde işleniyor ki dizide etkilenmemek elde değil. aslında önümüzde olan şeyi görmek istiyor muyuz, ne kadar görüyoruz o kadar iyi değiniyor ki bu konuya.

3'er bölüm olmak üzere şimdilik 2 sezonu bulunmakta, o yüzden her bölümü büyük bir değerle izlemenizi öneririm. geçenlerde the guardian'ın haberine göre yeni sezonu için onay almış, sanırım 2014 aralık'ta yine bir sezon daha geliyor. dizinin diğer birçok yabancı dizi gibi herkesin diline düşmeyip, cüretkarlığına ek olarak bir de kendisine özgü bir izleyicisi olması da işi daha da güzel kılıyor.
bir kaç yıl önce posterini gördüğümde kesin saçma salak bi korku dizisidir diye hiç umursamadım. etrafımda da izleyip bana tavsiye edende olmadığı için hiç izlemedim.
nedense dün canım birden korku filmi çekti * neyse imdb'de dolanırken black mirror ve puanını görünce bi izleyelim de neymiş dedim
yani hiç beklenti yoktu bende öylesine izleyecektim ve tamamen sok oldum ben böyle güzel bi diziyi daha önce neden izlemedim ki ?
insanın yüzüne her şeyi tüm çıplaklığıyla yüzüne vurması beni benden alan kısmı
--- spoiler ---
1. bölüm medya eleştirisi ve insanların tv- show bağımlılığını ele almış. konu gerçekten çok iyi kaçırılan bi prenses için tüm dünyanın gözü önünde bir başbakanın domuzla cinsel ilişkiye girmesi. sonu gerçekten insanı derinden sorgulatıyor
2. bölüm 1984 okuyanlar için birebir.
3. bölüm ise teknolojiyi itin götüne sokup çıkartıyor *. big brother is watching you mottosunu biraz dramla karıştırarak harika bi kurgu ortaya çıkartmışlar. sanırım en beğendiğim bölüm bu
2. sezon 1. bölüm her filmini izleyip beğenenler için bulunmaz hint kumaşı


--- spoiler ---
depresif duygu durumundaki insanların kesinlikle uzak durması gereken seri. her bölüm ayrı bir distopya ve mutsuzluk sebebi. eleştirel yaklaşımını sevdiğim için bitirmiştim ama eski ruh haline dönüş zor oluyor söylemesi.
3. sezon 3. bolumuyle mideme uçan tekme atmıştır.
yeni başladığım dizi. ilk bölümü çok çarptı. nedense; hepimizin yana yakıla "yakılan askerler" videosu aramışlığımızı akla getirdi.
çok sarsıcı. haneke dizi yapsaydı bunu çekerdi bence.
social ranking teması ile izlediğimiz bir bölüm neredeyse gerçek oluyor, çinde nüfus yoğunluğu gereği sadece uygulamaları üzerinden yüksek puan alabilen müşterilerine hizmet etmeye başlamış restoranlar ve diğer işletmeler hızla artıyor..
(bkz:san junipero) en güzel bölümüdür. keşke gerçek olsa dediğim bi bölümdür. ölümden sonraki hiçlik bu sıralar bana çok ağır gelmekte.
black mirror (5.sezon) çok bozdu, baya bozdu, yani öyle böyle değil, inanılmaz bozdu, çok fazla bozdu yani, öyle böyle değil, o kadar bozdu, önünü alamadık. öyle kötü bozdu yani.
bozdu, bozdu, bozdu bi yerden sonra bozmaz diye bekledik daha da bozdu. artık bozmasın dedik iyice bozdu. artık inanamadık bozdu bozdu gitti yani.
daha nasıl bozulur ya dedim. daha fazla bozulmaz heralde dedim ben. bi yerde durcak bunun bozulması diye bekledim ama gene bozdu.
eskiden her bölümü film kalitesindeydi.son iki sezondur kalite normal dizi düzeyine indi ama bozmuş hali bile gayet izlenebilir.dizinin bölüm sonlarında insanın derin düşüncelere dalmasına neden olan eleştirel yanı çok etkileyici.hiç bitmez umarım.
3. sezon 4. bölümün kalbimde çok ayrı bir yeri vardır <3
(bkz:san junipero)