doğru insanı beklemek

gençken yapılan mallıklara örnektir. doğru insan diye birşey yoktur. hepimizin eksiklikleri, yanlışları vardır. önemli olan ilişkiye hazır olup olmadığını bilmektir. buna takılıp kalırsanız sadece bekler durursunuz... siz iyisimi birini beğendiğinizde kalbinize ve teninize sorun...

dogru insani beklemek diye bir sey yok bence. sen burda bekliyorsun, o orda bekliyor... e nasil olacak da bir araya geleceksiniz beklerken? ama arayarak da bulunmuyor. genelde mevlamizi degil belamizi buluyoruz cunku. bence en mantikli olan yol: hayati beklentisiz en siradan haliyle yasamak. oyle olunca mutlaka denk geliyor... yani bence.
doğru insan yoktur; tahammül edebildiğin, bütünlediğin/bütünleyen, eksiklerini hoşgördüğün insan vardır. ten uyumu bi yere kadar da aynı frekanstan yayın yapabilmek daha bi önemli.

ha bu arada sen ne kadar doğrusun... bence asıl cevap verilmesi gereken sual budur.
http://ayisozluk.com/lnk/ab4fe0 *
doğrular kişiye özgüdür bence. herkes kendi doğrusunu yaratır ve kafasında şekillendirdiği modeli arar tanıştığı insanlarda. doğru insan dediğimiz de budur aslında.

dolayısıyla kişinin kendi kriterlerini ortaya koyup, buna göre birini araması çok doğaldır. ha, aramak yerine bekliyorsa daha çok bekler. *
kezbanlık dönemimde yapmıştım sanırım böyle şeyler. yok öyle birşey...

doğru insan değil de, * bana dayanabilen birini beklemek daha mantıklı evet. varsın çamurdan olsun. *

ya da biri çıkar gelir, bütün yanlış dediklerini, "doğru" yaptırır sana. *
bi hikaye vardır bu konuyla ilgili olduğunu düşündüğüm. bi adam her gün büyük azizlerden birinin yanına gider dua edermiş "sayın aziz ne olur, ne olur, ne olur, ama ne olur piyango bana çıksın" bunu her gün yaparmış. her gün. yine bi gün dua ederken aziz canlanmış ve şöyle demiş: "evladım ne olur, ne olur, ne olur, ama ne olur bi piyango bileti al" öyle yani. rüyaları uyanmadan gerçekleştiremeyiz.
yalnız kalmaya mahkum kişidir. bazen doğru insan, yanlışları ile kabul edebildiğiniz kişidir.
kişiden ziyade doğru zamanı bekleyebilir insan. yoksa kimse kalkıp gelmez. seviyosan sen arar bulursun. gidemiyosan da gideceğin zamanı beklersin. tabi bu basit önermeler yalnızlık ve bekleyiş esnasında bi halta yaramaz gerçekliklerden başka bişey değil
herkesin bir zamanlar varlığına inandığı bir çeşit hayalet türü
ölümle bittiği söylenir.

ama öyle olmadığını umalım.
doğru insan yoktur, beraber olma isteği ve bu doğrultuda verilen emek vardır.

bir de doğru insan masallarının anlatıldığı filmler, diziler vardır; inanmayınız, beklemeyiniz.
bakınız, ben! bu eylem aseksüellikle sonuçlanacak gibi.
ilk başta bekleyenlerdendim, daha doğrusu ikinci sınıf bir romantik komedi tadında onun ''gelip'' beni bulmasını falan bekliyordum. ne bileyim insan az-çok hak ettiğini düşünüyor, kimler kimleri buluyor yani. baktım kimsenin geldiği yok, moralman tam gaz düşüşteyim ufak ufak, kendimce atılımlar yaptım ama değil erkeklere, insanlığa olan inancım sıfırın altına düştü. zaten ölsem ilk adımı atacak ya da birilerine yürüyecek biri değilim, kısa sürede doğru dürüst bir şey yaşamadan ilişkilerden falan her şeyden soğudum. hayır zaten insanlar nereden, nasıl tanışıyor da böyle aşık oluyor falan onu da bilmiyorum, ıskarta mı oldum acaba diye düşünmüyor değilim ara sıra.

hayaller :
vs gerçekler:


özetle -

sonunun nereye varacağının bilinmesine rağmen vazgeçilmeyen, umutsuzlukta umut aratan eylem. fakat doğal bir arayış bu, arama çabasına girmek değil. kaldırımda yürürken insanların gözüne bakmak, "sen misin?" diye sormak bir bakıma. ya da otobüste sırt sırta ayakta beklediğin insanın seni fark etmesini istemek. olmadı yalnız başına gittiğin bir romantik komedide salonda kendinden başka yalnız bir erkeği araması gözlerinin.
evet, sonuç hüsran her seferinde. ama beklemenin getirdiği o umut anı sonuç ne olursa olsun tadılmaya değer. değmese de verdiği ilham yeter.
bana kalırsa bu "helalini beklemek" kadar yanlış bir tabir.
ben aşkı beklemem. o benim karşıma çıkar ve hissederim onu.
he tabi ki karşıma çıkan insanı da seçerim. nedir, ne yapıyodur, karakteri nasıldır diye. öyle her önüne gelen ile birlikte olamazsın tabi ki doğru insan olacak.
ama "beklemek" gerçekten çok yanlış ve saçma bir tabir.
hani tesettürlü kadınların evlilik yaşına gelip evlenmesi ve kendilerini bir hediye paketi sunmasıyla bir bir şey bu.
bu "the one" kişisini bulma ihtimali, biraz trajik hayli komik bir biçimde ortaya konulmuş.



los angeles'a straight bir adamın the one kişisini bulma ihtimali 1/1002 ise, sanırım türkiye gibi bir ülkede benimki:
bugüne kadar yaptığımdır. yıllardır hep "o"nu bekledim, o doğru insanı. belki de bu yüzden hiç sevgilim olmadı. hep hoşlansam da ya adım atmaya korktum ya da zamanla ondan soğudum. belki bu durum kimilerine göre mükemmelliyetçilik gibi gelebilir. evet az mükemmelliyetçi olabilirim kabul ama sorun benim mükemmelliyetçi olmam değil sorun ya sevdiğim insanın-insanların benden zerre kadar hoşlanmaması ya da sevgilisinin olması(bunu fark ettiğim an uzaklaştım haliyle). bunların sonucu da hep hüsran...yine de nolursa olsun üzüldüğüm, yalnız olduğum her vakit hayalimde yarattığım adamın bir gün muhakkak geleceğini düşünürek kendimi avuttum, mutlu oldum. fakat daha nereye kadar bir insanın hayaliyle avunabilirim ki? daha ne kadar dayanabilirim? kafamdaki bu sorulara rağmen düşünmeye devam ettim. düşünerek gücümü topladığım an yine harekete geçtim bu sefer ilk adımı ben attım. sonuç ne peki? yazdığım, ilgilendiğim kişi cevap dahi atmadı. sonradan öğrendim ki sevgilisi varmış. o zaman neden benimle ilgilendi ki ya da bana öyle geldi bilemiyorum. neyse yine suçlu ben olurum alıştım ne de olsa... sonuç olarak artık yapamıyorum sözlük. kendimi kandıramıyorum ve sanırım o doğru insanı beklemekten vazgeçiyorum.
  • /
  • 2