hayalperest cafe

seks ve gullümden menkul sohbetimizi kitapların büyülü dünyasıyla bölüvermiş seksi mekan. tamam yani loş ortam iyi güzel de kombinimin detaylarını gizlediğinden kendimi öne çıkarabilmek için çok konuşmak durumunda kaldım. bir de emine şenlikoğlu ve diğer romantik esintilerle hayatımıza sert bir tokat vurarak bizi kendimize getirişi kayda değerdi.
dark room labirent karışımı ilginç bi mekan.
kadıköy de iki tane varmış. biz altıyoldakinde buluştuk. 14 eşcinselin 4 masa birleştirerek bağıra çağıra lgbti konulu aktivist sohbetlerini hiç bir kötü tepki görmeden gerçekleştirdiği mekan oldu. gayet sevdim ben burayı.
minecraftta yaptığım yer altı binalarına benzeyen mekan. öyle bir şey ki, insan tuvalete gitmeye korkuyor, çünkü dönüşünü bulamayabilir. dönerken yanlış kapıyı açıp bambaşka bir şeyle karşılaşılabilir gibi. ayrıca mekanın üst katı falan da varmış, ama sanırım duvardaki bir tuğlayı çekip gizli bölmeyi açarak giriliyor oralara. hatta belki kaybolsam, sadece gardolap olan bir odaya girip narnia'ya ulaşılabilir bile. 30-40 yıl orada yaşayıp, döndükten sonra sadece 1-2 dakikanın geçmiş olması falan harika olurdu.

ya da, "dostum, ben yıllardır bu mekanlarda hapis oldum, çıkışı bulamıyorum." gibi hayaletimsi, çürümüş insanlarla da karşılabilir. bir bakmışsın american horror story hotel vari olmuş. *
--- pollyanna mode on ---

birini bugün yıkmışlar, olsun bitane daha varmış.

--- pollyanna mode off ---
labirentliği bir yana, menü kavramına karşı olup "menü benim!" diyen garsonu ile fine cuisine çizgisi ile öne çıkan, beklenmedik derece fütüristik ötesi mekan.
koskoca hayalperestte sadece nescafe ve türk kahvesi oluşunun boktanlığı.

neyseki biradan yana olmuşum.