iş yeri diyalogları

yine işyerinde çay doldurma faaliyeti;

- bana da koyar mısın? hepsini doldurma ama.
+ geçen tam koymuştum, şimdi neden böyle oldu?
- fazla geliyo, büyük ya ondan.
diyalog değil ama an itibariyle masamın üzerinde duran faks beni dumura uğratmıştır. yazanları aynen aktarıyorum ;
- aletin * ölçüsü önemli olduğu için, net olarak kaç cm * olduğunu tarafımıza bildirmeniz rica olunur...
sarhoş müşteriler ile girilen diyaloglar ise canınızdan bezdirir.

müşteri:ya hede hödö kokteyl söyledum,amaaaa * bunun rengi ona benzemiyor ki?
ben:tadı nasıl peki?
müşteri:bilmiyorum ki,içmedim daha.
ben:bir tadın bakalım.
müşteri:mmmm,ee işte bu hede hödöymüş ya,niye oyalıyorsun beni!
ben:afiyet olsun.
bugün mağazada geçen diyalogdur. olayın sadece ses kaydı dinletilse farklı anlamlar çıkarabilirdim.* olay bir mağazanın kabin bölümünde geçer. oyuncular 2 tane erkektir.*

x: * nasıl?
y: çok dar görünüyor.
x: hımm çok mu dar?*
y: dar evet dar.*
x: yaa dur kolunu sokma. bollaştırma şimdi.
y: yaaa ne biliym ben bol seviyorum. ama sen kendin için dar seviyorsan tamam o zaman. ooff çok sıcak.
x: hakkaten hee. yapış yapış olduk. ben giyiniym de gidelim.*
güvenlik: günaydın coqueteria, yine geç kaldın. kimlik görebilir miyim? *
-abicim şu kaşeyi al sende dursun. zırt pırt isteyip durma.
+olmaz. ben isteyeceğim, sen vereceksin, ben basacağım.
-pes...
bir tasarım ofisinde geçer;

- benimkini gördün mü? al eline bak bi.
+ tamam sende benimkine bi baksana, dikkatli tut ama çok sallanmasın.

personele iş güvenliği ayakkabısı dağıtılmaktadır.

- seninki kaçtı?
+ 46
- maşallah senin uzuvlarda amma büyükmüş
+ diğeride 22
- anlamadım?
+ herkes soruyorda o yüzden.
- hımmm... "gulp!"
- sıradakiii !
-oğlum sen geriyi ve ileriyi bozma konusunda ne alemdesin.
+valla raporları bekliyorum. raporları yiyip bitirip, bir şeyler ekleyeceğim. ondan sonrada vericem.
- aman ne olacak ver kurtul. sanki öyle yapsan başın göğe erecek.
müşteri ile arasında nasıl bir diyalog geçiyordu bilmiyorum; ama o boylu poslu takım elbiseli ağır abi iş arkadaşım bir anda herkesi yerlere yatırmıştı.

xyz: ama beyefendi ben size 3 ay boyunca sadece 5 liraya veriyorum.*
*: cengiz kafeden birşey söyleyecem istermisin?
*: yok abi saol almıım şimdi
*: zatende bozuk param yoktu.
*:?!?
- şikayetiniz nedir?
- diş.
- dişinizdeki şikayeti sormuştum.
- ağrı.
- hangi dişiniz ağrıyor?
- (gülerek) açınca göreceksiniz.
acile gelip fırsattan istifade diş çektirmek isteyen akıllı hastayla memleket muhabbetini hiç sevmeyen zavallı ben arasında geçen diyalog:

- hocam nerelisiniz?
- zonguldak
- olsun hocam hepimiz bir değil miyiz. (kıvır kıvır)
- siz nerelisiniz? (laf olsun diye soruyorum)
- mersin, olsun hocam ne fark eder ki, aynı sayılır.
- (içimden) neyse ki aynı gezegenin havasını soluyoruz.
- sağ üst sondan 2. dişinizde çürük görünüyor, o dişinize tedavi yapacağız.
- peki.
- uyuşturuyorum... şimdi dışarda bekleyin, tekrar çağıracağım sizi.

hasta içeri girer ve o soruyu sorar.
- şimdi hepsini mi çekeceksiniz?
-!!!

acile gelen hastayla yaşanan diyalog (günlerden cumartesi)

- buyrun, şikayetiniz nedir?
- sen önce bana kimliğini göster bakalım.
- pardon?
- senin buranda kimlik olacak.
- dışarı çıkın
- polis bana nasıl kimlik sorarsa ben de ona sorarım. bana kimlik göstermek zorunda.

hasta bu diyaloglarla bir iki saat hastaneden gitmez. dayanamayıp dışarı çıkıp hastaya:

- pardon da buraya bir aptal bulmanız lazım, hafta sonu burada çalışması için, kim sahte hekim olarak gelip çalışır hafta sonunda.
- siz bana aptal diyemezsiniz.
- size değil, kendime söylüyorum.

- yönetici
+ patates

-patates biliyorsun yarın bir ameliyatım var.
+biliyorum çok geçmiş olsun tekrar ( gözü ekranda )
-patates, telefonlarımı sana yönlendireceğim, ayrıca bu hafta olmayacağım ve şu şu projelere gitmen gerek, programına sıkıştır.
+ tabi, yönlendirin. ( küfürler ), olur giderim, hatta birazdan çıkarım.

dedim ve şantiye diye iki dakika görüntü yapıp eve geldim. yarınki samimiyetten uzak hastane ziyaretini düşününce uykum kaçıyor.