biriyle yatmadan hatta öpüşmeden önce elini tutup senden hoşlandığını söylemesi. arkadaş benim ne biçim ilişkilerim olmuşta bu kısmı hep atlamışız. ne güzel bir mutluluk, nasıl bir heyecandır o.
10 yil sonra duyulan deniz kokusudur. eminönünden kadiköye geçerken vapurda yenilen simidin yaninda yudumlanan bir bardak demli çaydir. ufukta uzaklasan istanbul silüetinin arkasinda gökyüzünü kizila boyayarak batmakta olan günestir. martilarin çigliklarinda en güzel istanbul sarkilarini dinlemek, kanat çirpinislarina, "yasamak ne güzel sey be kardesim" diyerek gögsünüzün sol yaniyla tempo tutmak...
sabahları alarm çalmadan 10 dakika önce uyanıp yatak keyfi yapmak, günün ilk kahvesinde mükemmel su/süt ayarını bulmak, yolda kampüse giderken telefonumun bana çaldığı ilk şarkının tam da o gün dinlemem gereken şarkı olması, otobüsten inerken tanımadığım birinin gülümseyerek bana yol vermesi, fakültemin önünde yaşayan kedilerin ayaklarıma sürünmesi... liste uzatılabilir.