tarzı,kişiliği,ne oldum delisi olmayan sezen aksu gibi her şarkısı hit olan
eski slowlarda ciddi anlamda başarılı olan çok sevdiğim kadin sanatçılardan biri.
kendime hayvan parçasını armağan ediyorum...
demirden leblebi şarkısını hayatının en derin acılarını tüm insanlığa anlatmak için kaleme alan şarkıcı, güfteci, besteci, ... müzikle alakalı ne varsa o işte
bir zamanlar protest müzik deyince ilk akla gelen sanatçılardan biriydi. sesi işler insanın içine. demirden leblebi parçasını dinlerken tüyleriniz diken diken olur. sokak kızı da aynı ekoldendir.
"anasının sütü, babasının çükü! bu kız böyle öğrendi hayatı anne"
hakkında ne yazsam, nasıl anlatsam neyinden bahsetsem bilemediğim gibi hangi şarkısının altına bir şey yazsam, diye kudurduğumdur.
hakkında anlatılacak o kadar çok şeyi, bana yaşattığı o akdar çok duyguyu, o güzelim şarkıları, hangi birinden başlasam aklım diğerinde kalır. ömür mü yeter...
winamp'ın (ya da diğer medya oynatıcıların) veya müzikçalarların "loop" nam tekrar modu vardır ya. işte onun damına koyuyor bu kadın ve bu kadının siyah-beyaz sesi.
çalıyor da çalıyor onlarca, yüzlerce kere. kimse de değemiyor hüznüme, keyfime.
1978 yılında çıkarmış olduğu ilk kırkbeşliği sana kul köle olmuşum ile tanıştık kendisiyle. 1981 yılında ilk albümü yağmur duası tutmamış ve müziğe 10 senelik bir ara vermiştir. 1991 yılında bir hadise var isimli albümüyle, adını 90'lı yıllara altın harflerle yazdırmış ve büyük bir başarıya imza atmıştır.
bir hadise var
kimse bilmiyor
olmuyor bende
deprem olmuyor
hiçbir şey beni
böyle sarsmıyor
bir senin gibi