özgecan aslan'ın katilinin hapishanede linç edilmesi

bir haftadır konuşulan bir haber, suphi altındöken e hapishanede linç girişiminde bulunulduğu ve hastanede tedavi eden doktorların hayati tehlikesinin bulunduğu açıklamalarını yaptığı iddia ediliyor. internette de zaten sansürlü bir fotoğraf geziyor ancak daha resmi kurumlar tarafından onaylanmamış. ölmesini istemiyorum bir yandan, çünkü ölmesi onun kurtuluşu olacak. böylelerinin cezasını ilahi adalet deyip bırakmamak lazım, dünyada yaptıklarının cezasını dünyada çekmeli zannımca.
iyi olmuş. umarım kurtulur da bir daha linç ederler.
acaba o mu? bilmiyorum.

http://i.milliyet.com.tr/gazetehabericiresim/2015/05/15/fft16_mf5639954.jpeg
insanı ikilemde bırakan bir durum.
uzun yaşayıp hergün linç edilmesi mi, yoksa böyle bir sonla kurtulması mı iyi?, diye...
adalet anlayışımıza şaşırıyorum. geçtiğimiz aylarda seda sayan'ın programına iki kadının katili olan bir adam katıldı elini kolunu sallaya sallaya. insanlar da bu adamı muhatap alıp konuştular, adam resmen öldürecek başka kadın aradı canlı yayında. o zaman neeredeydi bu linç ekibi? insanlar arasında bu ayrım neden. bütün bu olanların sebebi basının bu olay üzerine gitmesi. münevver karabulut cinayeti de aynı şey oldu. basın üzerine gitmeseydi neler olurdu acaba? ancak yüce türk basını her zaman bu kadar insaflı değil işte. ölüm şekli önemli. öldürülenler genç kızlar değil ise ve sıradan bir şekilde öldürüldülerse pek peşine düşülmüyor maalesef. keza gay, transeksüel, travesti cinayetleri de aynı. failler ceza bile almıyor. bu memleketin insanlarının adalet anlayışından ve adalet sistemimizden tek kelimeyle iğreniyorum. ikiyüzlü, ayrımcı ve zalim.
linçten sonra daha neler neler yaşatılmıştır onlara, tahmin bile edemiyorum. en son vuruldukları haber edilmiş, biri ölmüş diğeri yoğun bakımdaymış.

http://www.hurriyet.com.tr/ozgecan-aslan...
özgecan aslan'ı katleden adi adamın ölmüş olmasına üzüldüm diyemem ama cezaevindeki suçluların adaleti sağlıyor olması ve bundan dolayı sevinç duyma noktasına gelmek. garip. çok garip. peki o halde hukuk devletinde yaşıyor olmamızın hiçbir yükümlülüğü olmasın herkes uygun gördüğü herkese kafasına göre istediği cezayı kessin. bu tarz olaylar başka olayların zemini diye endişeliyim sadece. misal barış isteyen akademisyenler bir kesime göre "teröristler zaten" diye içerde hemen yok edilsinler. o adi adamı koruduğum falan asla yok olamaz da ama endişem ve sorum şu; bu mudur hukuk devleti?
adalet yerini bulmamıştır.
bir hapishane hücresinin dayanılmaz ızdırabını çekerek tükenmeliydi yavaş yavaş...
ölmemeli, yıllarca sürünmeliydi...
iyi bok yediler, öldürüp kurtaranlar!
ilk soru neden aynı koğuşta kalıyor olmaları, ikinci soru neden tekli koğuşta kalmıyor oluşları, üçüncü soru silahın tabancanın içeri nasıl girdiği.

ecelleriyle ölene kadar çürüselerdi keşke hapis hücrelerinde.
cezaevinde adamın öldürülmesi konuşulması gereken konulardan biri.. güvende olması gerekmiyor muydu?

bence adalet fln yerini bulmadı. özgecan öldürüldüğünde kanunlarda yapılması gereken değişiklikler vardı hiçbir şey yapılmadı. haber medyada çok ses getirdi diye bu tip cinayetlerin farkına varıldı. oysa türkiye'de daha canice öldürülen insanlar var. hala hala sakalsız efendi takım elbisesiyle ellerini önünde boynu bükük bağlayan insanların cezasında indirim yapılıyor..

ki katilinin öldürülmesi hiçbir şekilde içimi soğutmadı. aksine ülkeden nefret etmek için 1 neden daha doğurdu.
önceden öldürüldü diye biliyordum aslında ben. yanlış biliyormuşum demek ki. çok güzel olmuş. her gün aci icinde se yaşasa daha da zevkli olabilirdi. garip olan adaleti içeride ki suçluların uygulamış olmasıydı. cehennemde yan suphi aq.