la la land

2016'nın en güzel filmlerinden bir tanesi olarak kabul ediyor. zaten yönetmeni, oyuncuları falan düşünülünce daha azı beklenemezdi.
dün gece golden globe'de 6 ödül götüren film. filme dair fikir ayrılıkları büyük, bayılan da var çöp diyen de var. şu sıra romantik film kafasında olmadığım için izlemeyi erteledim.
ingilizce argoda güzel kafadayken ya da uyku halindeyken gidildiği düşünülen yer. ayrıca los angeles ve hollywood rüyası anlamımda da kullanılır.

son zamanlarda; birine önerdiğim, beraber izleyelim dediğim ancak onun "komik mi?" dediği ve bir türlü gidemediğimiz film. yine gidip tek izleyeceğim. zaten onunda amacı da film falan izlemek değilmiş.
yarın öbür gün başarılı bir adam olursam hayatını değiştiren kitap film müzik nedir diye sorduklarında film konusunda vereceğim film bu film olacaktır. özellikle ilk yarı hayat güzel, yaşam güzel derken 2. yarının sonunda ya böyle olsa anı sağlı sollu tokatlayıp kendime getirdi beni. varsın şu aralar işsiz olayım çok daha iyisi gelecek, varsın hprs ile sevgili olamayıp arkadaş kalalım 12 senelik geçmişimiz bir ömür boyu arkadaş kalmamızın temeli olsun. film bittikten sonra 5 senedir görmediğim birisini aradım ve seni görmek istiyorum dedim. bu akşam görüştük konuştuk güldük hatta metrobüs durağında vedalaşırken biraz öpüşür gibi olduk. işte müzikalin gücü bu. sihirli bir dokunuş katabiliyor hayatınıza. filme gidin çok zarif çok naif çok güzel bir masalın parçası olun
boşu boşuna şişirilmeyen bir film. filmin kurgusu, müzikleri ve sanat yönetmeni bence bu övgüleri kesinlikle hak ediyor. özellikle ingrid bergman'a ve diğer unutulmayacak hollywood starlarına selam çakması saygı duyulası. city of stars'ın başladığı sahnede insan bir kötü oluyor. ıssız adam'ı beğenip bu filmi beğenmeyen insanı da anlayamıyorum yani. en azından müzikal olmasına rağmen daha gerçekçi bir film. ıssız adam'da ağlayıp da bu filmde gözleri dolmayan insan net öküzdür bence.*

city of stars, are you shining just for me?

harcanmış aşkların filmi. dönüp dönüp what if dedirten cinsten.*
bu filmden neden nefret ettiğimi anladım (dünyanın en overrated yapımı olması + hollywood'un kendini okşayışını temsil etmesi + tüm eski müzikallerden açık açık çalması dışında)
ryan gosling hayatımda gördüğüm en sinir bozucu karakteri oynuyor. allah belasını versin diyeceğim kadar nefret ettiğim bir karakteri.
dünyadaki en sünepe adamla fakir ve genç bir bihter yoreoglu kadar hırslı ve ben merkezci kezban mal bir kızın salak aşkını anlatan film.
şu ara izleyeceğim film. o kadar ödül aldığına göre bir şey vardır.
seveni kadar sevmeyeni de olan film. şayet benim için cok ozel ve güzeldir. başucu filmlerimden birisidir. hikayesi çok basit olsa da çok güzel diyaloglar ve sahneler içeren güzel bir müzikal yapımdır. ayrıca emma stone'a bir kez daha aşık olma sebebidir. hayatımdaki çok güzel bir dönemi temsil edecek ve hatırlatacak kadar önemlidir.