selahattin demirtaş'ın gözaltına alınması

neden bilmiyorum hiç şaşırtmayan.

selahattin demirtaş sütten çıkmış ak kaşık değil, kendisini azıcık bile samimi bulmam ancak sahiden orman da yaşıyor gibiyiz. gücü olan gücü yettiğine dilediğini yapıyor ve buna karşı çıkmak gibi bir şey söz konusu değil. hoş dediğim gibi şaşıramıyorum bile, heralde yıllar geçerken alışıp her şeyi bekler hale geliyorsun.

burada yanlış olan selahattin demirtaş'ın gözaltına alınması değil, ki kendisinin gözaltına alınması çoktan olmalıydı. sadece bu adalet herkese uygulanmıyor, sorun burada. yargı tarafsız olsa her gün televizyondan izlediğimiz insanlar bir daha sokakta yürüyemezdi. ama işte...
ülkeden tamamen umudu kesme vaktinin geldiğinin habercisidir. nerede milli irade ? 6 milyon kişinin oy verdiği siyasi bi partinin başkanını ve millet vekillerini içeri almak 6 milyon seçmeni yok saymak demektir.
hdp kapattılıp yada baraj altında kalınca gör bakalım ne olacak. başkanlık geldiği zaman da ağlamayın.
yani bunun burada herkesçe sesiz izleneceğini mi sanıyorsun ? doğudaki kürtler ayaklanacak ve bu ayaklanma şiddetle bastırılmaya çalışacak sonra ise
(bkz: civil war coming )
iş egoya ve gösteriş meraklılığına gelince hepiniz hümanistsiniz zaten. arizona kertenkeleleri.
nazi almanyası sonrasında martin niemöller durumu çok güzel aktarmış.
"naziler komünistler için geldiğinde sesimi çıkarmadım; çünkü komünist değildim.
sosyal demokratları içeri tıktıklarında sesimi çıkarmadım; çünkü sosyal demokrat değildim.
sonra sendikacılar için geldiler, bir şey söylemedim; çünkü sendikacı değildim.
benim için geldiklerinde, sesini çıkartacak kimse kalmamıştı."


bugün bu hukuksuz uygulamaya sevinen güruh yarın kendi siyasi partisine yada ailesinden veya dostlarından biri içeriye aldığında bende kolamı çekirdeğimi alıp sadece gülerek izleyeceğim. sizin anladığınız tek dil bu çünkü.
cem yılmazın da dediği gibi
(bkz: beyni yok fikri var )

4 kasım gecesi an itibariyle twitter hesabından açıklamıştır.

edit: figen yüksekdağ'ın da evine polisler girmiş.
bugün hdp'ye yapan, yarın bize yakın birisine yapacak. kızdığımız bu bizim.
mahalle yanarken orospu saçını tararmış. atmosfer israfı yazarımsılar malesef orospu siz oluyorsunuz. ben değil atalarımız demiş.
olayın demirtaş muhteşem mi değil mi, kürt problemi var mı yok mu kısmını geçtim (demirtaş ortalamanın üstünde, kürt problemi diye bir şey var ve kürtler haklı) - ortaya türk devleti ile pkk'nin hareketlerini karşılaştırma derdi çıktı şimdi de. düşünün, hukuki sınırlar içinde uluslararası düzeyde tanınan, insan hakları sözleşmesini imzalamış olan bir bürokrasi ile bölgesel baskı ve zulm sonucunda ortaya çıkmış bir gerilla kuvvetini karşılaştırmak, "olsun ikisi de insan öldürüyor neden hep askerleri suçluyorsunuz!!!" demek falan, çok garip. daha da garip olan, bunu sadece kürtler üzerinde kurulacak bir baskı olarak görmek. daha da garip olan, bunun gerçekten hukukun nasıl işlemesi gerektiği olduğuna inanmak. garip yani.
tabi ki hepimiz aynı düşünmeyeceğiz, ayrı inanç ve görüşler içinde var olmaya devam edeceğiz.

ama özetle konu şudur ki;

bu ülkede göğsünü gere gere ben lgbti bireyiyim diyemiyorsan, sevgilinin elini tutup ailenle tanıştıramıyorsan, evlenemiyor, çocuk edinemiyorsan bir düşünecek ve yapılana alkış tutmak yerine "tüm gizliliğine rağmen" bir endişeye kapılarak, sıranın sana gelmemesi için neler yapman gerektiğine, yapılanlara nasıl tepki göstereceğine bakacaksın...

ya da oh olsun, beter olsun demeyi tercih edip, ama seni götürmeye geldiklerinde ise velvele koparmayacaksın... çünkü ne duyan, ne de el uzatan olacak!

bu ülkenin tüm renkleri solmuş, tüm ötekileri dört duvara kapatılmış olacak!

bugün kimini terör destekçiliği, kimini fetö yandaşçılığı, kimini çok konuşup, yazdığı için içeriye alanlar seni hayli hayli kolay içeri alacak!

çünkü sen lgbti bireysin, hastalıklısın, din dışısın hatta ve hatta kıyamet alametisin!

bi'düşün derim ben, oh olsun, beter olsun işin en kolay kısmı...