taksim gezi parkı

rantsal dönüşüm ayağına göz dikilmiş, taksimin son yeşil alanı. belediyenin, topçular kışlasını yeniden yapmak gibi bir planı var. ne sike yarayacaksa....
bu parkın efsaneleri ve kahramanlık hikayeleriyle büyüdüm. gidip görmemse tam bir hayal kırıklığı oldu. daha büyük ve daha kuytu köşeleri olan gizemli bir yer hayal etmiştim. üstelik cehaletime ben bile şaşırdım. yıllarca taksim'i en azından aktarma istasyonu olarak da olsa kullanmışımdır. bahsi geçen parkın bu park olması beni küçük çapta bir şoka sokmuştu. gerçi ben parkı sadece gündüz gözüyle gördüm. ama gündüz gözüyle de olsa o hep anlatılan efsanevi sikişler için hangi kuytu köşelerin kullanabileceğini yine de göremedim.
bugün kadir topbas agzindan kaçirdi. ya da kaçirmadi da nabiz yoklamak için söyledi;
"taksim gezi parkina avm yapabiliriz"

bu ne hirstir anlamadim arkadas.. bu ne biçim bir kafadir.. bu nasil bitmek tükenmek bilmez bir doyumsuzluktur.. artik istanbulda kisi basina 3 avm düsüyor.. bikmadiniz mi kentlerimizin yesil alanlarini katletmeye, insanlari beton duvarlarin içine hapsetmeye? hiç mi o inandiginiz allahtan korkmuyorsunuz.. o keseceginiz agaçlar cehennemde odun olur bize diye hiç mi düsünmüyorsunuz? bu dünyayi cehenneme çevirip, nasil cennete gidebileceginizi umuyorsunuz? diyelim ki gittiniz, peki bu dünyada durmadan agaçlari katledip, cennette hangi agaçtan size gölge etmesini isteyeceksiniz?
ve nihayet bu gün ilk kazmalar vuruldu gezi parkına.
ilk agaçlar söküldü yerlerinden.
ve koskoca istanbul'da sadece 50, bilemedin 100 kişi can hıraş bir vaziyette direnmeye çalışıyor bu hukuksuzluğa karşı.yazık, çok yazık. akp karşıtliginda birbirleriyle yarisan partiler, dernekler sendikalar ortalarda görünmüyor..
muhalif olmak akıllarına bir tek 10 kasim ve 29 ekimlerde geliyor zaar.. o da, anitkabire gidip şikayet kuyruğuna girmek için. "atam bu akp var ya.. ühü... ühü.. memleketin içine siçiyor..gel kurtar bizi.."
bu dangalaklara, mücadelenin sokakta ve hayatın her alanında verilmesi gerektigini birileri anlatmali. ögrencinin, isçinin, çevrecinin, hes'lere karşı yürüyen köylününün yanında olmazsaniz, daha çookk aglarsiniz.. bu işler silivri'ye
gidip postal yalama, paşalara güzelleme çekmekle olmaz.
ama malesef muhalefetin hali böyle bu memlekette.
ıktidara gelince, bu gün hiç utanmadan istanbul'un fethinin bilmem kaçınci yıldönümünü kutlayacaklar. ortada fethedilmesi kutlanacak bir istanbul birakmamaya and içmis ve dinleri imanlari para olmus bu zihniyet, acaba fatih'e mezarinda günde kaç takla attiriyordur kimbilir..
hepsi kahrolsun, hepsine lanet olsun.
daha da diyecek bir şeyim yoktur hakim bey.
nihat genç güzel bir yazı yazmış ve evet, gezi parkı artık başka bir şey!

ilginizi çekerse:

http://www.odatv.com/n.php?n=gezi-parki-...
hakkında entry girilmemesine şaşırdığım ünlü park. oysa gay camiası için pek renkli ve hareketli bir mekan. gerçi akıllı telefonlardaki uygulamalar çıktığından beri kimse parklarda partner aramıyordur diyordum ama nostalji yapan birçok gay hala parkta kısmetini arıyor. gezi parkı gezi olayları'ndan beri benim için çok önemli bir simge ve merak konusu olmuştu. taksim'e iner inmez önce gezi parkına gideceğim, demiştim. dediğimi de yaptım. elimde bavulla içim burkularak önce gezi parkı'nın merdivenlerini tırmandım. bakımsız ve küçüktü. ama anılarla doluydu. her noktasında çapulcuların sloganları hala çınlıyordu. protestolar sırasında istanbul'a gidememiştim ama iki yıl sonra bile bu küçük park beni duygulandırmayı başardı.
taksim'in tek nefes alan bölgesi. onu da baltalamaya niyetlenenler var.
siyasi partilerin reyhanlı konusunda birbirlerini topa tuttuğu haberleriyle dolup taşan (o konuda da bişi dedikleri yok aslında) medyada yok edilişine neredeyse hiç yer verilmemiş mekandır. ortada dolaşan haber ve fotoğraflarda ise göze çarpan gündüz 500 kadar insanın gece ise 50 kadar insanın oranın talan edilmesine karşı durduğudur. yine haber ve fotoğraflarda bdp istanbul milletvekili sırrı süreyya önder ve barbaros şansal'ın talana dur diyenlerle birlikte olduğu görülmekle beraber ağaçlardan birine asılı gökkuşağı bayrağıdır... ne kadar az. ne kadar yetersiz.

(bkz: resmi dini iki yüzlülük olan ülkeden manzaralar)
istanbul ziyaretimin son saatlerini pedobear, mordred ve hunkalunka ile şoktan aldığımız ucuz çikolatalar, meşrubatlar eşliğinde şarkılar söyleyerek ve dedikodu yaparak geçirdiğimiz mekan. istanbuldan ayrılma saatim yaklaştığında 4 diva çarka çıkıp deli gibi eğlendiğimiz park. banklarda avlarını bekleyen balamoz amcalara göz süzüp, adamlar bize bakmaya başladığı sırada hijyenik ped reklamlarında oynayan salak kızlar gibi birbirimize dönüp kıs kıs gülüşmelerimizi hala anımsayarak kahkahalar atıyorum. son olarak parkta yaklaşık 4 saatlik bir arayışta olan yeşil t-shirtlü amcanın yanından geçerken dördümüzün hep bir ağızdan meşhur repliğimiz olan "koliler koliler" deyişimiz ve adamın şaşkın bakışları muhteşemdi.*