the protector

ilk kez böyle güzel bir türk dizisi izledim. çok hoş. istanbul'u özledim yaa.
gurur verici birşey daha yavaş yavaş bişeyleri yapmamız lazım gidipte daredevil ile kıyas yapmak değişik bişey
tam bir rezillik. o efektler nedir öyle abi dreamworks ile yapılsa bu kadar sırıtmaz yeminle. milletimiz daha iyisini istemediği için hep en azını sunuyorlar bize.
senaryo doktorluğunu ayrıca üstlenmek isterim. çatışmalar eksik.
 spoiler!
sonunu çok fena türk filmine bağlamışlar.
1. sezon yayınlanmadan 2. sezonun onaylanıp, 1. sezon yayınlandıktan kısa bir süre sonra ise 3. ve 4. sezonlarının onay almasıyla beni epey şaşırtan netflix orjinal türk kadrolu fantastik dizisi. evet konu türkiyede geçiyor ve oyuncular türk ama senaristler netflix bünyesindeki kişiler olduğu için milli yapım olduğu söylenemez. ayrıca çoğu kişi replikleri çok yapay bulduğunu ifade ediyor lâkin senaristler karakalem kitabına pekte sadık kalmak istemedikleri ve daha farklı tatlar katabilmek için haliye her bölümü tekrardan uyarlı bir şekilde yazıyorlar. anlaşmada da çevirilere uyum sağlanması gerekiliyor ve bu yüzden biraz amerikan dublajı havası olması olağan hâl alıyor. velhasıl kelam, 2. 3. ve 4. sezon için beklentilerim epey yükselmiş durumda. ilk sezon sadece acemilik diye nitelendiriyorum ki çok ta kötü olduğunu düşünmüyorum.
ilk türk süper kahraman dizisi için gayet başarılı buluyorum. beklentim çok daha kötüydü. diyaloglardan da daha amerikanvari cümleler bekliyordum ama sokak ağzını kullanmaları bu durumu minimuma indirmiş. görsel efektlere gelince malesef en yeni yapımlarda bile pek başarılı olmuyor. game of thrones gibi bütün gezegenin izlediği dizilerde görsel efektler ancak yüzüne bakılır hale geliyor. o yüzden kol kırılma sahnesini yadırgamadım ama adamın sadece bağırıp yerde kıvranması o kolun kırıldığını anlamamız için yeterliydi. ille de kan-kemik olması gerekmiyordu.
faysal ve mahzar karakterlerini canlandıran oyuncular iyi iş çıkarmışlar bence. bayan oyuncular ise daha sahte geldi bana, daha iyi oyuncular seçilebilirdi.
keşke o yumruk atınca kan akma saçmalağına girmeselermiş.badi ekremle büyüdü bu nesil.çatırtı efektinden adamın kemiklerinin kırıldığını rahatlıkla anlayabilirdik.
çok büyük heveslerle açıp, 8 bölüm boyunca '' ne oluyor amk '' dediğim, ilk sezonun acemiliğine rağmen ilk sezonu mumla arattıran, 8 bölümü ayrı ayrı 6 senaristin yazdığı, konuların havada kaldığı ve saçma çekim hataları yüzünden gözlerimin kanadığı dizi serisi haline gelmiş ama dizi demeye bin şahit istettiren ıvır zıvırımsı şey. bu dizi için ayırdığı onca parayı nereye harcıyor bu netflix anlamadım. 3. sezonunu beklemiyorum artık. heves falan bırakmadı sağolsunlar.
3. sezon malum ortamlara düşmüş.malum ortam dediğim de netflix ama böyle söyleyince daha havalı oluyor sanki.bakalım ilk modern süper kahramanımız birilerini kurtarmak yerine bu sezon da sıçıp batırdığı işlerle cenabetliğin sınırlarını zorlamaya devam edecek mi?
başta sırf destek olmak için izlemiştim, daha fazla dayanamadım.oyunculuk vasat senaryo facia birkaç tane görsel efekt var birisi korkunç ötesi yani diyorum ki gidin başka şeyler izleyin
4.sezonuyla final yapan çağatay ulusoy'lu fantastik netflix dizisi.son sezon senaryo akışı ve kalitesinde artış dikkat çekse de o final bölümü diye çekilen bölüm bile bitmesi için yeterli bir sebepti.dizi ,bir kahramanın doğuş hikayesinden çok sıçıp batırış hikayesine dönmüştü zaten.isabet oldu.
son sezonuyla kendisini diziden çok ortaya karışık salataya çevirmiş yapım. osmanlı'da geçen hikâyeler tutuyor, oraya biraz daha yoğunlaşalım; bu aralar zaman kavramıyla ilgili işler de revaçta, o zaman kahraman geçmişi sadece görmesin, gitsin, değiştirsin filan. arada bir faysal ölümsüzler hakkında konuşurken düşündürten bir iki laf ediyor ölüm ve varoluş sancıları hakkında. özetle netflix'e giriş dersinin proje ödevi olarak artık bu bahsi kapatıp buradan alınan derslerle daha eli yüzü düzgün işlere geçelim.
ilk sezon ilk bölüm efektini ve oyuncularin vasatligini görür görmez izlemeye değer bulmadığım dizidir.