mehmet murat somerin peygamber cinayetleri adlı kitabında; homofobik bir gayin, gerçek isimleri peygamber adıyla aynı olan travestileri, o zamanki ölüm şekillerine benzer yollarla öldürerek seri cinayetler işlemesini bir travestinin dilinden anlatan kitabı okunasıdır.
son dönemde fransız parlementosunca, sanki başka başarıları; övülesi vasıfları yokmuş gibi, sırf oy almak için soykırım desteğiyle kullanılan; derslerde düşman yetiştirilmemize rağmen bize benzeyen; system of a down grubuyla da arşivimize yer eden; zamanı gelince savaş zamanı olur böyle şeyler; olanla ölmüşe çare yokdiyip asla tazminat ödemeyeceğimiz komşular.
eli öpülesi taktikdir. en zor ve yanlış verilesi karalarda sırtınızı kolayca dayayabileceğiniz; sonradan kendisinin sorumlu tutulacağından habersiz bir şekilde beylerce force sayılan pek masum(!) bir tümcedir.
o gece onu yiyenin öpüşemeyeceği gerçeğine rağmen; çerez tabağında sırasıyla biten, kaju, badem, antep fıstığı ve fındıktan sonra kalan mecburi kokulu kıyıntı.
-fiyatlarını ve çeşitlerini meclisten öğrendiğimiz; sonradan alınmayan sanki her evde kendiliğinden varolan; seksenlerin sonu doksanların başında ev partilerinde müzik eşliğinde etrafında dönülüp; müziğin kesilme ivmesiyle kapılması gereken; hep götümüzle muhatap olmuş; tekerliklisiyle geri geri giderken kafkas yapılabilen oturgaçtır.
annemizin ceket vatkasından meme yapmak , mermer sehpada kafa yarmak, asansörde fahrenheit ve brüt kokusuna boğulmak, bankanın verdiği kumbaradaki paraları günde 18 defa saymak, dandik tencerelerdeki dibi tutmuş pudingi kaşıklamak, misafirlikte uzatılan çikolatayı kibarca reddetme terbiyesi, kullanılmayan koltuk üstleri örtülü salondan anne evde yokken korkmak, akşam elma ve portakal soyup bıçağın ucundan yemek, kozalak toplayıp boyamak, yabancı dizilerde görüp ev köpeği için tutturup en fazla balık ya da muhabbet kuşu izni koparıp; o kuşa pis cimbom dedirtmeye çalışmak, keşke babam cosby olsa diye özenmek, semt pazarında annenin arabasını tutup kaybolmamaya çalışmak, hemen sofraya oturmak için ellerimi yıkadım diye, hemen uyumak için de diş fırçasını ıslatıp; dişlerimi fırçaladım diye yalan söylemek, yara bandını çok mühim ilaç sanıp karın ağrısı geçsin diye göbeğine yapıştırmak, kanayan dizlere daha tentürdiyot sürülmeden üfleyip bağırmak, evden çıkmadan mutlaka çişini yapmak, o zamanın matematik kitabı yazarı ahmet buhanın ölmesini istemek, akşam ezanından önce evde olmak, muzlu şampuanın tadına bakmak, pilavı ketçapla yemek, gece apartman yöneticisinden gizli kapıcıya inip kazana kömür at diye yalvarmak, yazın gelen kapıya yığılmış kömürlerden ufak bir parça alıp yere sek sek çizmek, tebeşir yutup ateş çıkarmak, casio saatlerle mahalle arkadaşlarının yaşlarını hesaplamak bu dönemin çocuklarına has hareketlerdir.
annemizin ceket vatkasından meme yapmak , mermer sehpada kafa yarmak, asansörde fahrenheit ve brüt kokusuna boğulmak, bankanın verdiği kumbaradaki paraları günde 18 defa saymak, dandik tencerelerdeki dibi tutmuş pudingi kaşıklamak, misafirlikte uzatılan çikolatayı kibarca reddetme terbiyesi, kullanılmayan koltuk üstleri örtülü salondan anne evde yokken korkmak, akşam elma ve portakal soyup bıçağın ucundan yemek, kozalak toplayıp boyamak, yabancı dizilerde görüp ev köpeği için tutturup en fazla balık ya da muhabbet kuşu izni koparıp; o kuşa pis cimbom dedirtmeye çalışmak, keşke babam cosby olsa diye özenmek, semt pazarında annenin arabasını tutup kaybolmamaya çalışmak, hemen sofraya oturmak için ellerimi yıkadım diye, hemen uyumak için de diş fırçasını ıslatıp; dişlerimi fırçaladım diye yalan söylemek, yara bandını çok mühim ilaç sanıp karın ağrısı geçsin diye göbeğine yapıştırmak, kanayan dizlere daha tentürdiyot sürülmeden üfleyip bağırmak, evden çıkmadan mutlaka çişini yapmak, o zamanın matematik kitabı yazarı ahmet buhanın ölmesini istemek, akşam ezanından önce evde olmak, muzlu şampuanın tadına bakmak, pilavı ketçapla yemek, gece apartman yöneticisinden gizli kapıcıya inip kazana kömür at diye yalvarmak, yazın gelen kapıya yığılmış kömürlerden ufak bir parça alıp yere sek sek çizmek, tebeşir yutup ateş çıkarmak, casio saatlerle mahalle arkadaşlarının yaşlarını hesaplamak bu dönemin çocuklarına has hareketlerdir.
okulda öğrendiğimiz, ışık hızının ses hızından yüksek olmasıdır. şimşek çaktığında önce ışığın gelmesi bize ardından gök gürültüsünün kopacağının habercisidir. peki bu günlük hayatımızda ne işimize yarar ki * sesimizi tek tek duyuramayacağımız zamanlarda.., mesela batmanı çağırırken; ya da bir zamanlar erbakan döneminde yaptığımız gibi zaman aşımından düşen sivas katliamına karşı çıkarken..her gece aynı saatte ışıklar açılıp kapatılarak yakında gökgürültüsü geleceğini haber verebilir; öğrendiklerimizi pratiğe dökebiliriz..
spor amaçlı yapılmadığında zevk veren ve çok da iş gören eylemdir. genelde kaçmak, uzaklaşmak, otobüse yetişmek, tuvalete yetişmek, kovalamaç, sinirden hızlı yürürken ayarını kaçırmak, sevdiğin birini görünce ay ay diye yönelmek, sıcak bir şey yediğimizde ağzımızı açmak suretiyle hızlanmak için koşarız. yıllardır koşan insan görmediğimin farkına varıp, bir koşu bakkala gideyim dedim bütün sokaktaki insanlar elimde musanın asası varmış gibi ikiye yarıldı, korktular. demek ki medeni toplumda yapılmaması gereken hareketmiş. *
bize eğlenceli gelen dildir. (bkz: azericede silah) fakat bunun yanı sıra kelimeleri başka bir dilden alıp, uyarlamak yerine, anlamına uygun bir felsefeyle isimleştirmeyi yeğlemişlerdir. örn: artık=fazla demektir. http://mikiurl.com/r/cqiga9
eğer ki ömrünüzde bir kere bile vazgeçmeyi düşünmediyseniz, eğer ki kişisel gelişim sever iseniz; eğer ki hayalleriniz, aşık olasınız var ise; sevdiğiniz dizilerin listesini yapabiliyor, 90lar popunu seviyorsanız katiyen okumayınız; okutmayınız. *