ayda mosharraf'ın uzun süre akıllardan silinmeyecek bir performans sergilediği şarkı. halil sezai'den ve tüm şarkılarından nefret eden biri olarak ben bile defalarca dinledim. buyrun linki:
bir doğum günü veya ilişkiye başlama yıldönümü özelliği taşımayan gereksiz gün. merak ediyorum, gerçekten sevgililer gününde yalnız olunca bunalıma giren, ne kadar yalnız bir insan olduğunu düşünen insanlar var mı? hayatında bir sevgiliden çok daha önemli şeyler var, ailen ve dostların gibi. sevgili gelip geçici bir şey, çok da büyütmemek lazım yani.
bir türk erkeğinin straight mi gay mi olduğunu anlamayı sağlayan ülke. eğer bir erkeğin rusya kelimesini duyunca gözleri yuvalarından çıkacakmış gibi açılıyorsa straight, umursamıyorsa gaydir.
insanı çocuklardan nefret edecek duruma getiren durumdur. sanki çocuk sahibi olmadan önce başka bir hayatı yokmuş gibi sürekli çocuğundan bahseder. hastalığından, kusmasından, sıçmasından, sıçamamasından, uyumasından kısacası çocukla ilgili tüm gereksiz detayları sanki siz sormuşçasına anlatır da durur. gün boyunca bakıcıya veya duruma göre anneanneye açılan 20 telefondan bahsetmiyorum bile.
haftasonu yurtdışından gelen bir arkadaşımın ısrarıyla ilk ve son kez gittiğim hamam. entryime başlamadan önce şunu söylemeliyim ki dünyanın en masum gayi değilim sonuçta. tanıştığım bir adamla aynı gün yattığım oldu, hepimizin olduğu gibi. ama bu hamamda bekleyip birini bulma durumu kesinlikle benim olayım değil. içeri girer girmez inanılmaz rahatsız hissettim kendimi. sürekli oramı buramı kapamaya çalıştım. evet, çok hoş adamlar vardı ama bir o kadar da rahatsız edici insanlar vardı. aktif olduğunu insanların gözüne sokmak için 31 çeken amcalar, pasif olduğunu belli etmek için peştemali her yerini gösterecek şekilde saranlar, orta mermerlere yüz üstü uzanıp kıçını havaya kaldıranlar, aralıksız gözünü bile kırpmadan seni izleyen adamlar.. allah aşkına biraz kendinize saygınız olsun. sikmek veya sikilmek dünyanın en önemli olayları değil. gitmeden önce bir kez daha düşünmenizi tavsiye ederim.
homofobik bir insan olduğunu anlamak için linkteki videoyu izlemenin yeterli olduğu televizyoncu. adam eşcinsel lafını duyunca gülmeye başlıyor. b.k var sanki gülecek. salondaki insanların gülmesine şaşırmıyorum ama sen gazeteci ve televizyoncu kimliğinle nerede ne yaptığına dikkat etmek zorundasın.
ne çok seveni varmış arkadaş bu adamın. bir orospu çocuğu dedik diye eksiler sıralandı valla. istediğiniz kadar eksileyin, binlerce insanın ölümüne neden olan, binlerce çocuğu yetim bırakan, binlerce anneyi acılar içinde bırakan adam orospu çocuğudur.
bugün en yakın erkek arkadaşıma gay olduğumu söyledim ve korktuğum gibi bir tepki almadım. "aktif misin pasif misin" sorusu dışında bir öküzlük yapmadı. *
sözlüğe harcadığı değerli saatlerinin en önemli kanıtları olan entryleri silinmekle kalmayıp, yaşananları sözlüğe aktaramasın diye entry yazma hakkı da elinden alınan yazardır. neyse ki son 1 ayda başkalarının sesi olmaya alıştık, bu görevi de üstleniriz.
tamamen kişisel sebeplerle sözlükte çömez durumuna düşürülen yazardır. düşünce özgürlüğü ve farklı görüşlere saygı uğruna savaştığımız şu günlere hiç yakışmayan bir harekettir. sözlükteki olumsuz giden noktalara dikkat çeken yazarlara kulak tıkamanın milyonları sokağa döken diktatörlükten ve faşizmden farkı yoktur. kaldı ki sözlükte hiçbir hakaret ve küfür içerikli entry yazmayan bir yazarın çömez durumuna düşürülmesinin sözlük kurallarına ne kadar uygun olduğu da tartışılabilecek bir konu. ayrıca kadına şiddetin desteklendiği bazı entry sahibi yazarların bile çömez durumuna düşürülmemesine rapmen, yazarla olan kişisel sorunlardan dolayı yazarın çömez yapılması anti-demokratik hareketin en güzel örneğidir.
gereksiz yere eleştirilen insan. okulda tüm derslerini ingilizce gören, çalıştığı şirkette sürekli ingilizce sunumlar, raporlar hazırlayan biri olarak mümkün olduğunca dikkat ederim türkçe kelimeleri kullanmaya. hem konuşurken hem de yazarken bir nevi tdk gibi davranırım. sosyal medyada yaptığım paylaşımlarda bile oldukça dikkatliyimdir. ancak bazı kelimeler var ki türkçe'de karşılığı yok kesinlikle. konuşmasının arasına ingilizce kelimeler sıkıştıran insanın amacı da hava atmak değildir çünkü o kişi ingilizce biliyor olmanın hava atılacak bir şey olmadığını zaten biliyordur.
ayrıca şöyle de bir durum var ki konuşmanın veya yazışmanın içine ingilizce kelimeler yerleştiren insanların eleştirildiği yukarıdaki entrylerin (yazar burada entry diyerek hava atmaya(!) çalışmıyordur) neredeyse tamamında yazım yanlışı var. ayrı yazılması gereken -de/-da eklerinin bitişik yazılması, entry boyunca ü, ç, ö gibi türkçe karakterlerin kullanılmaması, özel isimlerden sonra gelen çekim eklerinin kesme işaretiyle ayrılmaması, ayrı yazılması gereken "bir şey" kelimelerinin bitişik yazılması gibi bir sürü hata var.
o zaman adama derler ki eğer bu kadar sahip çıkmak istiyorsan diline önce kendin nasıl kullanılacağını öğren sonra başkalarını eleştir. ben konuşmanın gerektirdiği yerde ingilizce kelimeler kullanıyor olabilirim ama burada ahkam kesen birçok insandan daha düzgün türkçe kullanıyorum. evet, şimdi gelebilir eksi oylarınız.