ilk travesti köşe yazarı, kürt ve solcu. kars'tan istanbul'a 15 yaşındayken göç eden esmeray, seks işçiliği yaparak geçinirken bu duruma isyan edip yaşadığı tarlabaşı'nda midye satarak karnını doyurmuş ardından tiyatro yapmaya başlamıştır. cadı'nın bohçası oyunundan sonra şimdi de yırtık bohça oyununu sergilemektedir.

tanrıların içeceği.

gizli escinsellerin diğer heteroseksüel insanlar tarafından dışlanma, ötekileştirilme korkularından dolayı homofobik tavırlar icine bürünmek zorunda kaldığını, bu davranışların mahalle baskısından kaynaklanarak yapıldığını düşündüğüm davranışlardır. 
kişinin bu tutum icinde bulunurken mutsuz, yalnız ve çaresiz olduğu muhtemeldir. bu çok hassas konuda kan kusulur, kızılcık şurubu ictim denir zorla. 
(bkz: türkiye de eşcinsel olmak)
(bkz: homofobikler genelde gizli eşcinseldir)

erkek eşcinsel ilişkide hayat partnerlerinin oluşturduğu koca-koca ilişkisi içinde tarafların birbirine kocacım demelerini doğal bulduğum, sevisme esnasinda da söylendiğinde abes yada abzurd bulmadığım ancak pek tercih etmediğim durum.

bursa'da soda şişesini içine alan kişinin daha sonra şişeyi çıkaramaması üzerine eşine intihar ediyordum diyerek yardım istediği, haber olduğu duruma benzeyen olay.

(bkz: toplum baskısı )

time dergisi tarafından  1923’den günümüze 100 moda ikonundan bir tanesi olarak seçilmiş brezilyalı model.
twigy markasının reklam yüzü.
modelin kendi ismini vererek olusturdugu iç çamaşırı markası.
çevreye duyarlı insan.

birlikteliğe, aşka davet girişimleri.

amacım şu... amacım acizaneyi taciz etmek değil, bilhakis umumi efkarınızla minik bir beraberlik kurmaktir. bu hususta vereceğiniz müspet bir karar kalbü harbımın mimarı olacaktır. fisukar bakışlarınızın altında ezilen ben, yine bu bakışlarınızdan cesaret alarak size tek bir şey söylemek istiyorum.
"en sevdiğim olur musun? "

boşalan nutella kavanozunun dibini bir ümit belki biraz kalmıştır diyerekten sıyırmak.

tevellutumun yettiği ve hatirlayabildiğim kadarıyla,
sibel alaş - adam,
şebnem paker - dinle,
murat kekilli - bu aksam ölürüm,
gülay - cesaretin var mı aşka,
irem - hayalet sevgilim,
gülseren - rimi rimi ley.

nakada da datlı bi okada da farklı, 2012 yazına damgasını vurmuş olan absurd komedi dizisi.

10/08/12 tarihinde ana haber bülteninde denk geldiğim keklik avına çıkan avcıların ilginç olayidir.
haber avlanmak icin dağılan avcılardan birinin, telefonu "keklik melodisi" çalan diğer arkadasını vurmuş olması üzerinedir.
(bkz: yurdum insanı)
(bkz: ufo gören masum köylü)

olimpiyat oyunları 2012 londra'da, arkadaşımın olimpiyat spikeri olan annesinin " bu ne böyle kedi kavgası gibi. " dediği filan yarışmasında kaybederek 2. olan ve turkiye'ye gümüş madalya kazandıran önü çok açık ve başarılı olan milli tekvando sporcumuz.

severken icine motor kaçtığını düşündüğüm canlı. (bkz: ron ron ronn...)

olimpiyat oyunları 2012 londra'da tekvandoda erkekler 68 kiloda iranlı motamed'i yenerek altın madalya kazanmış sporcu.

namı diğer benjamin button kadınları 
3. madonna 
2. cher 
1. tina turner

bursa deyince akla gelen tüylü kabuğu bulunan, sulu ve çekirdekli meyve.
dokunamadığım ve yiyemedigim meyve.
kadının cinsel organına da benzetilir.

homofobik mekan...
aşağıdaki olay bizzat bizim basımıza gelmiştir.

(alıntı) "7 ocak 2012 yeni türkü konserinde gösterdikleri ayrımcı ve düşmanca tavırdan sonra artık adımımı bile atmayacağıma emin olduğum mekandır. zira mekanın tüm konforsuzluğunun yanında bir de homofobikliğini öğrenmiş olduk. herkes barda olsun, konserde olsun, sevdiği müziği dinlerken, içinden gelmiştir, sevgilisini öpmüştür değil mi? ben tutar sokak ortasında, fatura kuyruğunda, supermarkette bile öperim o ayrı. için içine sığmıyorsa, seviyorsan duramazsın ki zaten. ama bu eylemin başrollerinde iki erkek varsa ve olay jolly joker balans ta geçiyorsa, güvenlik gelir, müşteriler rahatsız oldu sizden diye uyarır, yan taraftaki gay barı kastederek, size göre yer var ya işte, oraya gidin kardeşim diye ekler ve ne tat ne tuz bırakırmış insanda. bu mekan sayesinde canım istanbul deyip bağrıma bastığım, bir ölçüde özgür olduğumu hissetmeye çalıştığım güzelim şehrimi nasıl sevgisiz, saygısız, hatta maganda insanlarla paylaştığımı hatırlamış oldum. mevzubahis manzaradan, kim, niye rahatsız olur öncelikle bunu anlayamadığım için böyle bir şikayet falan olduğuna da açıkçası inanmıyorum. hadi oldu diyelim biri geldi, ben şu insanlardan rahatsız oldum dedi, orda guvenliğin vermesi gereken yanıtın şöyle birşeyler olması gerekmez miydi: ''beyefendi - hanımefendi, siz o zaman onları göremeyeceğiniz bir yere gecin, ne bileyim sahnedeki grubu izleyin mesela? '' ben olsam o guvenlik, cinsiyetleri ne olursa olsun birbirini öpen iki insanı görmeye bile tahammülünüz yoksa sosyalleşmeyin, evden çıkmayın efendim, çıkmayın ki böylece hiç bir öpüşmeye, sarılmaya, eğlenceye, mutluluğa, heyecana tanık olmazsınız, rahatsızlığınız kökten çözülmüş olur diye de eklerdim. diyalog böyle gelişseydi tüm tıkış tıkışlığına rağmen en azından aklı başında insanların işlettiği bir mekan olduğuna ikna olup, bu sempatiyle yine gitmeye devam ederdik. jolly joker yetkililerinin sadece o gece, o tavra maruz kalan iki arkadaşımıza değil, tüm müşterilerine bir özür borcu olduğunu düşünüyorum."

bu yazıyı kalemi güçlü olan bir arkadasımız yazmıştı. o zamanlar sosyal medyada tepkimizi göstermiştik. ancak çok iyi orgutlenenememis bir kitle olduğumuz icin çok fazla ses geçirememiştik. tekrar bu konuda yazmamın sebebi bu aralar tv'de reklamlarını gormuş olmam. demek o kadar güçlü olmuş ki reklamlardalar. üzgünüm...

o kadar esaslı bir konuda entry yazmıştım ki gönderilemedi, yazdıklarım kayboldu. tekrar nasil toparlayacagimi bilmiyorum...

ateşli pandam, ayıcım, canım ya da kendi ismi.

teşekkürler... sizlerle olmak buyuk gurur ve sevinçtir benim icin.