ayı sözlük yazarlarının pahalı zevkleri
üzüldüğümde ödül olsun diye bir kaç bar çikolata alıyorum pahalı olanlardan...
sıkıntıların birilerine anlatınca geçeceği yanılgısı
ben burada tanımadığım birine ne istediğimi, acılarımı yazarak bile olsa rahatlayabiliyorum. az ama güzel, hoş ama yeterli değil.
saat kaç
trt'ye göre 17.13 şu an, benim bilgisayarımda 17.16 telefonum 17.14-..
ara sıra gelen intihar etme isteği
demokrasiye yapılan her ufak atıfta, saldırıda, saldırıda daha da sık, daha da kısa gelmeye başladı. çünkü istemiyor insan korktuğunu yaşamayı, içten korkuyorum, zaten şu anki durumla bile baskı altındaysak, ölüyorsak. karanlık çöktüğünde, irticacılar emelini gerçekleştirdiğinde ne olacak bize diye.
ayı sözlük itiraf
hoşlandığım çocuk gözlerimin içine bakıp ima eder, soru sorarcasına homofobik olduğunu söyledi...
16 yaşındaki kızın eşcinsel kulüpte ne işi var
bu kızı sonunda ailesinden alıp verecekler bir arap aşiretine bak o olacak. korkarak izliyorum böyle şeyleri, toplum mühendisliklerini nasıl da yürütüyorlar.
kara çarşaflı kadınlar
hümanizmden bahsedebilir, bana onları savunabilir, beni yerden yere vurup cansız vücudumu hisarlardan sallandırabilirsiniz.
asla topluma kazandırılamayacak türkiye cumhuriyeti vatandaşıdır, tek arkadaşı mahallesindeki diğer kapalı-açık dindar veya dindar görünümlü kadınlar olup onun haricinde ne etkin olarak sosyal hayata girebilir, ne de iş hayatında bir şeyler yapabilir. müslümanlık gereği yapılacak şeyleri aşırı uçlara çıkararak toplumun işleyişini aksatır(kadın ve erkeklerin karışık olduğu yerlerde çalışmak istememesi, otobüslerde yanına erkek oturtmaması diye vs...) kısaca sevmediğim insandır.
benim annem de kapalı bir kadın, ne türban takar ne çarşafa girer, toplumumuzdaki kapalı kadınları asla ama asla aşağılamıyorum, bir kadın isterse kapanır isterse kapanmaz. cümle sonunu getiremiyorum şu an, her neyse. kısaca demek istediğim hayatını kendi elleriyle karanlıklar arkasına iten, çarşafların ardına saklanan, kendini toplumdan ayırıp ardından dışlandığını idda eden insanlardır.
sigara içenlerin katlanılmaz kokusu
şu ana kadar hoşlanıp da açılamadığım herkes sigara içiyordu, kendi kokuları zaten beni eritse de sigarayla birlikte, tanrım... kısaca ben sigara kokulu erkeklerden etkileniyorum. benim için sigara içen erkek bir tık önde.
öğrenci ve velilerin öğretmene not vermesi
bir liseli olarak liselilerden bahsedersem, kalan üç kuruşluk eğitim kırıntısı da yok olacak böylelikle, iyi ders anlatan ve öğrencileri araştırmaya iten hocalar teker teker düşürülüp sürülerek yerlerine öğrencinin istediği, bilgisiz, ders işlemeyen, düşündürtmeyen, boş, tabela üniversitesi okumuş basit insanlar gelecek. belirli bir kesimin çocukları yine o kesimin insanlarını(öğretmenlerini) destekleyecek, diğer kısımları her ne kadar iyi olsalar da ezikleyerek bir şeyler yapacaklar, liselerde emin olun sandığınızdan daha çok siyaset-politika, her ne diyorsanız o var.
tam olarak okumadan yazdım bu yazdığımı, okumak istemedim, okuyamadım. o yüzden alakasız bir şey yazmış da olabilirim, ama bu, bu endişeleri yaşamadığım anlamına gelmiyor.
yazarların canının çektiği şeyler
gay bar
gidersem kendimi bulacakmışım gibi hissediyorum, ama beklentilerim ne zaman yüksek olsa hep tersi oluyor. klişesini yazmak istemezdim, o yüzden bunu bir gün gay bar'a gidersem editleyeceğim, ya da başka bir post ile ne olduğunu anlatacağım.
ayı sözlük yazarlarının korkuları
istemediğim bir hayatı yaşamak, istemediğim bir mesleği yapmak, istemediğim bir yerde yaşamak... hayatın beni götüreceği yer. olacağım şey.
bilmiyorum
mutant gözlü smile atan, samimi, sempatik biri gibi geliyor. mutant gözlü smile atması bir gerçeklik ama.
ben de o liseli şeysi yüzünden kendimi suçluyordum benimle dalga mı geçiyorlar diye
marjinal
terörist, pkk sempatizanı, bilmediği halde solcu-komünist, bilmediği halde sağcı-milliyetçi-ırkçı, bilmediği halde feminist, bilmediği halde siyasetçi...
ayı sözlük itiraf
deli gibi sevgili arıyorum ama olmaz.
yazarların şu anki ruh halleri
aklıma cuma günü stajdan çıkarken şefimle olan diyaloğum geliyor ve olur olmadık yerde kızarıp duruyorum, bu adam iri ve renkli gözlü, boyu ve vücudu çok hoş biri, etkilendiğim de sanırım o tarafından anlaşılınca bana karşı daha tahammüllü davranmaya, hatalarımı görmezden gelmeye hatta ara ara gizlemeye başladı, çıkış için imza atarken izlendiğimi bildiğimden elim ayağıma dolaştı ve imzayı kaydırınca sesli bir şekilde "kahretsin" dedim, o da bana duyuracak kadar kıkırdadı, ben de ona bakarak gülümseyip odasından çıktım. şimdi adamın evli olup olmadığını da bilmiyorum ama eğer evliyse derhal bina içindeki birimimi değiştirmek için istekte bulunacağım. ve ben bu durum yüzünden sabahtan bu yana ne dershaneye ne de gün içinde insanlara dikkat edebildim. şu an üç çocukla ortada bırakılmış gibi hissediyorum. ekranımda itü mimarlık fak. taşkışla resmi, troye sivan şarkılarıyla birlikte elimde sigara böreğiyle bilmediğiniz kezban hallerimdeyim... kısaca ne yapacağımı bilemediğimden stresliyim-..
ayı sözlük yazarlarının şu an dinlediği şarkılar
sevgili olunmak istenen ayı sözlük yazarları
kocaman bir yüreği ve sıcak bir kişiliği varsa görünüş önemli değil(%35-40 falan belki) değil mi? o yüzden nick veremiyorum.
yazarların bugün nasılsın sorusuna verdikleri cevaplar
"bilemiyorum (isim)" ne zaman sıkılsam ve konuşmayı erken bitirmek istesem böyle söylerim, bu gün de tüm konuşmalarımın naber nasılsından sonrası böyle oldu, öyle ki şefime bile "bilemiyorum x bey" deme cesaretinde bulundum, yalnız cam gibi gözleriyle, gözleri büyük ve açıktır, "peki batucum, çıkabilirsin" demesi içimde bir kıpırtı yapmış, kalan 20dk mesaimde etrafa aptal aptal gülücükler atmama sebep olmuştur, mahkeme duruşmasında konuşuyormuş gibi hissettim her neyse.