bir çok avrupa ülkesinde taharet musluğunun popo fışkiyesi olmamasından mütevellit muzdarip olan türk çoktur. nitekim bu musluk sayesinde elleri kullanmdan malum bölge temizlenebiliyor.
ankara 100. yıl'daki bar/pub.
gerek güzel müzikleri gerekse kitlesi olsun, geceyi geçirmek için ideal bir mekandır. hemen çıkışında bulunan kokoreççiler, midyeciler ise sabahın ilk ışıklarında hafif bir açlık haliyle çıktığın bardan sonra sıcak kumlardan soğuk sulara inme etkisi yaratıyor.
başlık olarak ve girilen entrylerde sorun olduğunu düşündüğüm başlık. açık bir eşcinsel olmak demek feminen olma anlamına gelmemektedir. sadece cinsel yönelimini toplumla paylaşan anlamında olduğunu sanıyorum.
babanın ölümünün ardından ıslanmış halde, keith'in evine gelişini hala hatırlıyorum. insanların aciz zamanlarından faydalanmak gibi bir fantezim yok ama nedense çok hoşuma gitmişti.
herhangi bir cinsel birleşme esnasında partnerin suratındaki zevki görmek sana çok fazla zevk veriyorsa bu sevişmektir. sikişmekse bir delip bulayım gireyim kafasıyla yürüyen deliği, pardon partneri güzelce yatırıp orada kim olursa olsun fark etmeyecek şekilde hunharca sikmektir.
sing me to sleep
sing me to sleep
i'm tired and i
i want to go to bed
sing me to sleep
sing me to sleep
and then leave me alone
don't try to wake me in the morning
'cause i will be gone
don't feel bad for me
i want you to know
deep in the cell of my heart
i will feel so glad to go
sing me to sleep
sing me to sleep
i don't want to wake up
on my own anymore
sing to me
sing to me
i don't want to wake up
on my own anymore
don't feel bad for me
i want you to know
deep in the cell of my heart
i really want to go
there is another world
there is a better world
well, there must be
well, there must be
bye bye.
ankara uyan gelsin zirvesinde tanıştığım mükemmel insan. sözlüğe teşrifiyle çok sevindirmiştir, umarım burada kalıcı olup bizi güzel sohbetinden mahrum bırakmaz.
açık havada içilen fazla biranin üzerine gelen işeme isteğiyle girdigim ormanda karşılaştığım olay. iki tarafta vahşice zevk alıyor gibiydi. doğal ortamlarını bozmadan sessizce ayrıldım.
büyük lokma yiyip, büyük konuşmaması gereken geydir. kimin ne zaman kimi seveceği belli olmuyor sonuçta. feminenlerden hoşlanmıyorum diye kendini kısıtlamasa daha mutlu bir insan olabilir aslında.
son 3 ay öncesine kadar yaklaşık 8 aylık bir süreç için de facto olarak, son 3 ay ise resmi olarak gerçekleştirdiğimiz eylem. kolay değildir. ama zor da değildir. tamamen kişilere bağlı olmakla birlikte partnerlerin ayrı bireyler olduğu unutulmadığı ve buna bağlı olarak kişisel alan ''çok fazla'' ihlal edilmediği sürece (her ne kadar kısıtlanmıyor desek de evini, yatağını, düşüncelerini, hislerini ve vucudunu paylaştığın insan sonuçta) gayet de güzel giden şeydir. otogarlarda, dolmuşlarda, sinemalarda, kafelerde geçirilen onlarca saatten sonra aynı evi paylaşıp, birbirini görmek için hiçbir çabaya gerek kalmadan olan bütün gücünü partnerine yansıtabileceğin bir ortam oluşturmaktadır ve karşındaki insanı çok daha iyi tanımana vesile olur. fakat en çok dikkat edilmesi gereken unsur bana göre; ayrı zevkleriniz sadece kendinize ayırdığınız vakitlerinizin olması, olabilmesi. ayrı ayrı arkadaşlarınızla görüşebilmeniz veya kendi başınıza vakit geçirebilmeniz. çünkü bir süre sonra buna ihtiyacınız oluyor. kendinizi birbirinize kapatmayın. birbirinizi tüketmeyin, insan asalak bir yaratık olmaya çok müsait. sadece seviyorsunuz diye sömürülmeyin ve karşınızdakini sömürmeyin maddi ve manevi olarak. ha bir de son olarak sevgiliniz sizinle yaşamasın, siz sevgilinizle birlikte yaşayın.
henüz eve döneli iki gün oldu, iki gündür salondaki kanepede yatıyorum. bu gece dayanamayıp anne artık odana gider misin yalnız kalmak istiyorum dedim. gözlerime bakıp daha çok yalnız kalacaksın dedi. bu güne kadar hiçbir şey bu kadar canımı yakmamıştı.
kürdü de türkü de leş olan ideoloji. hele hele, kendi seçiminden kaynaklı olmayan özelliklerinden dolayı ayrımcılığa maruz kalmış insanların nasıl milliyetçi olabildiklerini aklım almıyor. galiba insan olmamızın önemini kavramak önemli olan. cinsiyetsiz, milliyetsiz bir toplumun varlığı anca o zaman sağlanabilir. haydi ne mutlu insanım diyebilene.