annelerin ısrarla giydirdikleri bir şey. ben küçükken annem 'terini emer' derdi, o atleti canlı bir şey sandım uzun süre.

dişlerin öpülen çocuk yüzleri
güneşe açılan küçük aynalar
sert içkiler keskin kokular dişlerin
içinden geçilen küçük aynalar...

sezai karakoç'un dişler üzerine güzel bir dörtlüğü.

kaloriferlerin yakıldığı mevsimdir. soğuk o kadar da hissedilmez olur.

genellikle küçük biberler olmaları ilginç bir ironidir bence.

sevişmeden bir ilişkiyi yürütmektir.

oo kapak olsun...gibi seviyesiz bir şeye kolayca dönüşebilen bir durum. dikkat etmek gerekir.

küvet olmayan banyoda oturacak bir yer sağlar insana. özellikle babaannelerin ve anneannelerin tahtadan çaktırdığı ve yıllarca kullandıkları görülür.

senden en az 10 yaş küçük gösteren birine abla demek zorunda olmak.

(bkz: yaşlanmak)

insanın moralini düzeltir o içtenliği. yaşamdan keyif aldığı yüzünden ve gülüşünden belli olur.

insana özgü bir şeydir özellikle hayal kırıklığına uğratma. fazla takılmamak lazım

eğlenceli program yapmayı boş boş gülmekle karıştırmıştır kendisi. konuklarının sık sık lafını keser sonra basar kahkahayı

ilkokul 1 e ait anıları düşündükçe aklıma tek bir soru geliyor. bizim öğretmenimiz bir dev miydi. kadını neden bu kadar kocaman hatırlıyorum. bazen sanki kafası tavana değiyormuş gibi gelirdi bana. okulu bir türlü sevememiştim. bence ilkokul öğretmenleri kısa olmalı. baştan soğutmamalı insanı okuldan..

babannemin bir leğene sıcak su doldurup şapur şupur yıkanması. biz yapınca duş oluyo.