zenne

filmi izleyip bitirdiginizde hala bir sure gercek hayata donemiyorsunuz...
gorsellik ve kostum acisindan turkiyede yapilamayan taa gozlerin icine sokulmus...

öncelikle insan olmanin sonrasinda gay olmanin hakli gururu yuceltiyor sizi...
fazla dokunakli sahneleri benim gibi duygusuz birini aglatabilmis ise. o sey bir bas yapit olmustur benim icin
festival kapsaminda olmasi,senaristin,yonetmenin ve basrol oyuncularinin,salonun icinden / sizin icinizden cikip film hakkinda soru cevap soylesisi olmasi,var olan atmosferi daha da tetikliyor

ilk 10 dakika filmin etkisinden dolayi kimse birsey soramiyor
sahnede 4 adam var ve hepsi asiri duygu yuklu...
aglayanlar,sumugunu cekenler,mendil yok mu diyenler...

her insana nasip olmayan bir deneyim yasadik bu aksam...

13 ocak ta sinemalarda kesinlikle izlemenizi tavsiye ediyorum...


zenne filminin galası sonunda filmi izleyen ankaralı ayıların büyük bir kısmı nedense söyleşi başlamadan salondan koştur koştur ayrılmışlar. çok gizli oldukları için olsa gerek.

söyleşi esnasında konuşulan bir diğer konu da filmin sansüre uğramadan ocak ayında gösterime girecek olması. sansüre uğrayabilir söylentileri vardı, böylelikle sansür uygulanmayacağının da altını çizmekte fayda var.

umarım film gösterime girdiğinde de sinemaya gitmekten çekinmez ve koltuklardaki yerlerimizi alabiliriz.
filme gitmeyen top olsun gibi yaklaşımlarla bir yere varılamayacak bir durumdur. herkesin kendine göre sebepleri vardır ama şunu unutmamakta da fayda vardır; bu filme gitmemek, izlememek bağlı bulunduğun zümreden çok kendini baltalamaktır. sonuçta ankaralı ayıların kendine has bir yaşayışı vardır. belkide sırrı bunda saklıdır. bir başka bakış açısıyla fişlenmemek isteğidir. en basitinden 24 kasım öğretmenler gününde fişleme nedeniyle bir çok kişi bir tepki vermeye cesaret edememektedir. * gerçi aramızda ve toplumda bu fişleyenlere ismail ykdan sıradaki parçayı hediye ediyorum. afiyet olsun.
abartmıyorum,gizli gizli ağladım filmi izlerken.
zenneden perde arkası;

http://vimeo.com/34252327
filmin gösterime gireceği salonlar;

adana adana optimum avşar

ankara ankara büyülü fener kızılay
ankara ankara cinebonus (gordion)
ankara ankara cinebonus (panora)
ankara ankara kentpark prestige
ankara ankara mamak anatolium
ankara ankara metropol avşar

antalya antalya plaza

balıkesir balıkesir yaylada cinemarine

bursa bursa cinetech korupark
bursa bursa kent meydan avşar
bursa bursa setbaşı prestige

diyarbakır diyarbakır babil avşar
diyarbakır diyarbakır dsm avrupa sineması

edirne edirne kipa cinemarine

eskişehir eskişehir cinebonus (espark)

istanbul altunizade capitol spectrum 14
istanbul ataköy galleria prestige
istanbul ataşehir denizbank onyx
istanbul bağcılar 212 avm cinemarine
istanbul bahçelievler metroport
istanbul bakırköy cinebonus (marmara forum)
istanbul beyoğlu beyoğlu
istanbul esentepe cinebonus (astoria)
istanbul etiler wings cinecity
istanbul haramidere cinetech torium
istanbul kadıköy atlantis
istanbul kozyatağı avşar kozzy
istanbul kozyatağı wings cinecity trio
istanbul levent cinebonus (kanyon)
istanbul maçka cinebonus (g-mall)
istanbul nişantaşı citylife (citys avm)
istanbul pendik oscar
istanbul sefaköy armoni park prestige

izmir izmir çiğli cinecity kipa

kocaeli kocaeli dolphin

konya konya real avşar

malatya malatya park avşar
malatya malatya yeşil

muğla bodrum cinemarine

trabzon trabzon atapark avşar
gördüğüm üzere beklediğimden fazla salonda gösterime girecek olan film.
uzun zamandır vizyona girmesini beklediğim zenneye vizyona girdiği ilk gün gittim. filme büyük bir beklenti ile gittiğimi itiraf etmek durumundayım ama izlemeye başladıktan büyük hayal kırıklığına uğradım. oyunculuklar bir hayli amatördü. oyuncular rollerine hazırlanmamış. üstlerine oturmamıştı. <br> <br>hikaye aksında büyük problemler vardı. filmin ilk 50 dakikasında ne izlediğinizi bilmiyorsunuz. birbirinden bağımsız bir kaç aks ard arda ilerliyor ve yakalamak için çabalamak zorunda kalıyorsunuz. uğraşılmış belli ama yine ilk bölümde zenne
in dansları oldukça başarısız bir şekilde yansıtılıyordu. ne yazık ki oldukça ciddi bir şekilde estetik yoksunluğu vardı. görüntü yönetmeni çok da başarılı olmayan bir iş çıkarmış. zenne
in dansının amacı sizi alıp götürmesi ama ne yazık ki etkiyi yakalayamıyor. aksine bazı sahnelerde komik görünüyor. izlemeyenleriniz olduğu için daha fazla detay veremiyorum ama ne yazık ki istediğimi alamadım. <br> <br>ilk bölüm bittiğinde arkadaşlarıma hayal kırıklığına uğradığımı, beklentimin yüksek olduğunu söyledim. kimse kusura bakmasın ama karşımda tamamen amatör bir iş duruyordu. üstelik hikayenin odak noktası ahmet olması gerekirken odak kaymış ve pek de ilgi çekici olmayan cana gitmişti. ben oraya ahmetin hikayesini izlemek için gitmiştim. <br> <br>itiraf etmek zorundayım. ikinci yarı bir hayli etkilendim. yine görüntü kalitesi kötüydü. beni hiçbir şekilde tatmin etmedi ama konunun hepimizin hayatlarına yakın olması bir yerden mutlaka yakalıyor. ben aynı durumda olmadığım ve olmayacağımı bildiğim için bir çeşit iç rahatlaması yaşadım ama filmde sadece drama yaratmak için kullanılmış sahneler vardı. en önemlisi de o kadar klişe sahneler vardı ki bir ara klişeler bütününü izlediğimi zannettim. <br> <br>genel olarak bakacak olursak izlenir mi? izlenir. ağlar mısınız? evet ağlarsınız. fakat ben daha başarılı bir film izlemeyi bekliyordum. <br> <br>*
çok şey vaadeden ama tam bir hayal kırıklığı olan film. böylesi önemli ve güzel bir konuya çok daha etkileyici bir film yapılabilirdi. tüm karakterler feminen bir tavır içerisinde verilmiş filmde. gidecek olanlara tavsiye beklentileri yüksek tutmayınız.
film eli yüzü düzgün, eşcinselliğe ait gerçeklerin gayet uygun bir biçimde işlendiği güzel bir filmdir. filmdeki aksaklıklara bir nebze bende katılmaktayım fakat bildiğim kadarıyla bazı engeller sebebiyle senaryo bir çok kez değişmiştir. ahmet yıldızın hikayesinin derinlemesine işlenememesinin başka bir sebebi de bundan ibarettir. hatta senaryonun filme iyi yedirilmediğini bende filmin ilk yarısında düşündüm. ardından 2. yarıda ardarda yapılan çarpıcı çözümlemeler sonrasında fikrim değişti. konusu açısında eşcinseliği yaşayan bizlere tekdüze gibi görünse de, bizi görmezden gelenlere bizim bakış açımızı anlaşılır bir şekilde anlatmaktadır. film ne çok dramatize edilmiş, ne de çok geyiğe alınmış bir film. filmde vicdani red ve töre vurgusu gayet dikkat çekicidir. ama tekrar etmekte yarar var senaryodaki bazı eksiklikler göze çarpmaktadır. malum bahsettiğim gibi bunun da sebebi senaryo üzerine konulan ipotek ve ambargolardır. bir filmde bu tür engellemeler malesef rahatsız edecek kadar kötü işler ortaya konulmasına sebep olur. ama bu filmde konuyu bilen bizler ve sinemayı yakından takip edenler tarafından fark edilebilecek bir pürüz olarak karşımıza çıkmaktadır. her ne söylenirse söylensin zenne başarılı ve sırf bu sebepten sinema salonlarında izlenmesi gereken bir filmdir. hep dediğimiz üzere " insanlar bizi görmezden geliyor "... gibi serzenişlerimiz adına seyirci olarak yerimizi almamız gerektiğini düşünüyorum. konusu içerisindeki engellemeler kaldırılıp, bir süre daha karakterler üzerinde azıcık derinlemesine çalışılsaydı bence tadından yenmez bir film haline gelirdi. <br> <br>bunun dışında bir not daha. öğrendiğim kadarıyla önümüzdeki pazartesi günü (16 ocak), bursa da korupark içerisinde bulunan cinetech sinemalarında, saat 20.00 de film ekibinin katılımı ile gerçekleşecek özel bir gösterim ve söyleşi yapılacaktır. bu etkinliğin biletleri konusunda elinizi çabuk tutmanızı tavsiye ederim. <br> <br>filmde tilbe saran, rüçhan çalışkur, ünal silver, tolga tekin ve erkan avcı nın performansları oldukça etkileyici idi. her ne olursa olsun konuyu bilmeme rağmen anlatımından, görüntülerinden, işleyişinden etkilendiğim gayet çarpıcı bir yapım olduğunu düşünüyorum. bu konuda çoğumuzun hem fikir olacağına eminim. kısacası kendi açımdan beklediğime deydi diyebilirim.
yarın filmi izledikten sonra yorumları okuyacağım başlıktır şuanda benim için. <br> <br>(bkz: beklemek)
eşcinseller dünyasına biraz yüzeysel ve sade dokunuşlar yapan, yer yer abartılı ve gerçek olamayan yanlarını sergileyen, hafif sansasyonel tavırlar sergileyen ama yine de eşcinsellerin görünürlüğünü arttırma adına bir çaba sergilemiş film. muhafazakarlığımız, bilinçsizliğimiz, önyargılarımız derken elimizden kayıp giden hayatların yok oluşuna tanıklık eden, yer yer kendimizle yüzleşme adına orta açan, bireyi kimliklerinden arınmış şekilde kabullenebilme adına- biraz masalsı bir üslup da kullansa- fikir veren bir filmdi zenne. aslında zennelik bir eşcinselin maskeli yaşantısının en net yansımalarından biri. gündüz bile kendimizi tam olarak ifade etme hakkı tanınmazken ve hepimiz bunu kanıksamış bir biçimde özel hayat gizli kalmalı kabullenmesine sığınırken gecenin çok da görünmek istemeyen yüzünü tüm tutkusuyla aydınlatır zenne. belki kendini ifade edebileceği bir alan, belki bir çıkış yolu, belki bir gizlilik prensibi olarak. <br> <br>ama filmin özüne/cinayete detaylı bakınca altta yatan sebebin toplum ahlakı olduğunu rahatlıkla görebiliriz. ahlakın pamuk ipliğine bağlı oluşunu bir insanın nefes alamadığı o an simgeliyor. ve zenne/ve eşcinsellik/ve farklı olmak bir namus problemi olup çıkıyor. namus; hani şu dillere pelesenk olmuş kendimizi aklama adına başka hayatların olası kirliliklerini sorguladığımız ve sonunda kendimizi temiz adlettiğimiz. sözde sızlayan vicdanımızın aynasıydı namus; gece daha rahat uyuyabilme adına birilerini eksilttiğimiz. birine bakınca, birini düşününce, birine dokununca, birine sokulunca ve hatta birini sevince kirlenirsin. aklanmanın tek yolu duygularını, arzularını, kendini dizginlemektir. olmuyorsa birileri seni temizler ve sağlanan huzurla yatağa uzandığında tek gördüğü masum ayın ışığı ve yatağını kaplayan beyaz çarşaftır. oysa ki görünmek istenmeyen gecenin öteki yüzünde açılmış, kimin açtığı bile belli olmayan yaraların sarılmasını, bir elin kendine uzanmasını bekleyen onca kalp var. ama bu kalplere eliyle dokunmak yerine temiz iş çıkarma adına silahla dokunduran ve böylece kanayan yaraları durdurma telaşında olan onca insan. <br> <br>filmin en çarpıcı sahnesi hiç şüphesiz ahmet yıldızın babasının intiharı sonrası temizlik düsturuyla hareket eden annesinin babasının kanlı kalıntılarını yıkarken beyaz örtüsüne damlayan ve tertemiz olan onu da kirletmeyi başaran kandı. hani hepimiz tertemizdik? <br> <br>(bkz: dünya üzerindeki tüm eşcinselleri toplayıp yok etmek)
çok beklentimin olmamasından kaynaklı beni tatmin eden filmdir. türkiye de büyük bir cesarettir sponsorlar ve böyle sağlam oyuncular bulup eşcinselliği anlatan bir film yapmak. tsk nın gay porno arşivi ni bile bu denli eleştiriyor olması ve bunun dışında türkiyenin bazı gerçekleri görebilmesi için çok faydalı bir film olmuştur. daha iyi işlenebilir miydi, evet işlenirdi lakin düşünülmelidir ki o zaman bu sayıda sinema salonunda yayınlanma şansı bulamayabilirdi. <br> <br>dipnotlarım; <br> <br>- ahmet yıldız ın ölümü, <br>- türkiye de töre, <br>- töre de kadının rolü, <br>- türkiye de askerlik, <br>- sevginin her şekilde güzel ve anlamlı bir olgu oluşu. <br> <br>"evet şimdi napıyoruz; ellerimizi yukarı kaldırıyoruz, gülümsüyoruz ve sonrasında kocaman alkışlıyoruz..." <br> <br>
akşam beyoğlunda 2 saat boyunca zenne ekibiyle söyleşideydim. onlarla tanışmak çok keyifliydi, çok keyifli içten insanlardı. bir ara resmen dertleştik tek tek, bire bir diyebilirim. filmi 2. kez izlediğim ve ilk izlediğimde göremediğim ve kaçırdığım ayrıntıları çok daha rahat yakalayabildim. fırsatı olanlar bence 2. kez izlemeliler. söyleşide bir çok şey konuşuldu, ilk fırsatta paylaşacağım. bu akşam okan bayülgen in programına katılıyorlar. cuma beyaz show da kerem can (zenne , can) konuk olacak.
zenne ekibi bu gece tv8 de okan bayülgen in konuğu olacaklar. yeni akit in zenne için "sapıkların filmi" haberinden sonra, zenne ekibi de cevabını bir basın açıklamasıyla yapmıştır. hukuki işlemler başlatılacağı habeleri var. muhtemelen programda bunlar da konuşulacak. <br> <br>http://www.zennethemovie.com/sayfa.php?id=24 <br> <br>
çekimi ve yayını için 1.2 milyon tl harcanmış olduğu belirtilen film.
filmi 2. kez izledim bugün. evet,eksik ve eleştirecek yanları olsa bile en azından bu da bir şey.
  • /
  • 5