ayı sözlük günlük

bu gün berberde traş olurken, berber bi şampuandan bahsetti. onun öncesinden de yan koltuktaki berber bahsetmişti ama ikisi ayrı ayrı şampuan. ben de biliyorum gösterdi diğer berber dedim. şöyle şöyle bir şey diye. yok onun dediği değil dur resimleri vardı deyip telefon galerisinde fotoğrafları açtı. ekranı yüzüme tutup fotolari kaydırmaya başladı. ben de bakmamaya çalışıyorum ama onun böyle rahat davrandığını görünce içimden herkes senin gibi kaşar mi demeye kalmadan çocuğun y..r..k resimleri çıktı. ani bir hareketle aynaya bakıyormuş gibi yaptım o da hafiften ekranın yönünü çevirdi. gördüğümü anlamasın diye saf saf muhabbete devam ettim.
bende yeni katıldım (bkz:ayı sözlük) e nasip bakalım aktif kullanıcı oluruz inşallah.
bi saat önce yaklaşık beş senedir görmediğim, basit bir ilgiyle başlayıp yoğun bir aşkla bağlandığım dershane hocamı gördüm. öyle uzun maceram da olmamıştı. bir sene sonra farklı bir şehre gitmemle yavaş yavaş etkisinden çıkmıştım. zaten hemen sonrasında gönlümün efendisiyle beş yıllık bir ilişkim olmuştu. kim takar platoniği. ışte neyse abimle kuruyemişçideyken baktım aniden biri çıkıverip abime selam verdi... tekrar dönecem buraya.


ben dershanede sınava hazırlanırken ilk gün gözüme biri ilişiverdi. hoşlandığım tiplerden uzak bi tipti ama başımı kendine çevirmeyi başarmıştı. hani ilk başlarda meydan okur gibi üstüne gider buna mi aşık olucam ya deyip avucunda bulursunuz ya kendinizi ben de öyle oldum. hiçbir cinsel fantezime uyduramadigim adamda beni çeken bir şey vardı. bunun üzerine çok bahtsız olacam ki kısa zamanda benle samimi olup beynim bana ilgisi olduğu yönünde sinyaller verdi. yanılmış da sayilmiyordu. üçüncü kişinin ağzından, falanca hoca sana niye bu kadar yakın davranıyor dediğini duymasam yanılıyor olabilirim derdim. ya da derse iki kişi geç kaldığımızda önden arkadaşın kapıyı çalıp girebilir miyim? diye sorduğunda "hayır" cevabını verip arkasında gözü bana çarpınca "bu sefer bsbo * için girmenize izin veriyorum ama bir daha geç kalma" deyişini duymasam yine de bi ihtimal tanımıyorum derdim. kantinden çıkarken tesadüfen o da başka yerden yanıma gelip dirsek temasinda bulunmasa, ben lavabodan çıkmak için kapıyı açtığımda o da aynı anda içeri girecekken karından çarpışıp bi kaç saniye öyle kalakalmasak, dışarda ne kadar uzaktan da olsa seslenip selam vermese saçma sapan bir sevdanın peşinden gitme derdim. ama hal böyleyken bu kadar olayın yaşanması ilan-ı aşk gibi geliyor insana. normalde başka şehre gitmemin üzerinden altı sene geçmiş. bir defasında karşılaştığımız için beş senedir görmüyorum dedim. karşılaştığımızda da eskisi samimiyetinden farksız "hayırsız neden bi çayımızı içmeye gelmiyorsun" gibisinden bi fırça atmıştı. onun dışında her gelişimde gözlerim onu aramadı değil. ta ki bu gün hiç aklımda yokken ordan çıkması. abimin işi dolayisla yaşanan iş munasebetinden dolayı biraz samimiyetleri olmuş. ordan çıkıp selam verdikten sonra onu farkeder etmez beni bir heyecan sardı. ama gel gör ki hiçbir şey düşündüğüm gibi olmadı. hani çok samimi bi arkadaşınızı görür selam verirsiniz ya, yanında da tanımadığınız biri var "sana da merhaba" tarzında nezaketen ona da bir selam verirsiniz. bana da öyle yaptı. döndü abime nasılsın falan derken iş muhabbeti falan akıp gidiyor öyle. belki lafı bitirip bana döner diye bekliyorum ama yok. tinlamiyor bile. neyse abim ceviz fistik bir şeyler bakarken döndü bana sen nasılsın ne yapıyorsun dedi ama sonunu getiremiyor. hafızasını zorluyor ama olmuyor. farkettim mk eşek değiliz ismimi unutmuş. sonuna da dostum ekliyor. ben de yeni geldim şimdilik babaevinde takılıyoruz dedim. hm iyi bakalım deyip gitti. sonra kafamda durumun analizini yapmaya başladım. bu adam zamanında beni gördüğü yerde her zaman ismimi söyleyip nasılsın derdi. ve her gördüğünde de annesini pazarda kaybedip sonra bulan çocuk refleksiyle bakardı. tamam beş sene kısa bir süre değil ama bir insanın ismini unutmak için de çok kısa bir süre. hele ki o insan kendini özel hissediyorsa. tamam cidden yakışıklı bi tip de değil ama görünce elim ayağım birbirine dolandı. o soğukluk neydi vicdansız.
hıhı.
bugün yine beynini kullanmakta zorlanan insanlarla aynı ekranı paylaştım. galiba elimde olan sadece diş sıkıp, not sayfasında ana avrat boşa söverek sayfayı eski haline getirmek. hatta yaptım. eskiden insanlar okumadığı için cahil diye adlandırılıyordu. şimdi ise okudukları için övünüp burun kaldıranların aslında eskiye yönelik cahil diye adlandırılan insanlardan daha beter olduğunu hissettim. dur neydi o laf.

kara cahil.

sığ görüşlü insanların kesinlikle beynini kullanmaktan aciz olduğunu, bununla yetinmeyip, maalesef kapasitesindeki boşluğu değerlendiremeyen ve içerisine bi kaç çakıl taşı atarak ağırlık yapmasıyla çalışacağını düşünmeleri, insan varlığının git gide ölümüne, robotların ise neden üretildiğinin sonucuna kaanat gösteriyor. geri kalan nefretimi tam dolduğumda tekrardan dile getireceğim.
bugün hiçbir şeyden tat alamadım. ne kadar kendimi meşgul tutmaya çalışsam da içimdeki o korkunç bunalım gitmedi. uyutmadı da. bir yandan anılarımla boğuşuyorum, bir yandan da geleceğimin belirsizliğiyle. bu saçma halimi kimseye anlatamadım. artık son çare olarak buraya içimi dökmek istedim. belki yarın daha neşeli bir insan olurum ve bu entry'i silerim, bilmiyorum. ama bu duygusal dalgalanmalarımın bitmesi gerek. böyle hayat geçmez.
bugün çok verimsiz bir gün geçirdim. sabah saat 12 gibi pcnin başına oturup lol oynamaya başladım. gece 2de bıraktım. emeklerimin karşılığını alamadım. takıma troller, afkler geldi. lig atlayamadım. çok üzgünüm. beni teselli edecek sevgilim olaydı keşke.
bugün çok verimli bir gün geçirdim. sabah saat 12 gibi pcnin başına oturup lol oynamaya başladım. gece 2de bıraktım. emeklerim karşılık verdi. yaptığıma değdi. lig atladım. 12 kasımda ligler sıfırlanacağı için oyuna harcadığım zamanı olabildiğince arttırdım. hedefime ulaşmak için azimle savaşacağım.
dışarıda yağmur var ve ben kahvemi demledim netfilixte izleyeceğim dizimi başlattım sanırım haftaiçi çalıştığım için izinli olmamın bana vermiş olduğu mutlulukla yine evde olacağım
  • /
  • 5