ayı sözlük itiraf

  • /
  • 181
masadan düşen kalemi bacaklarımın arasına sıkıştırıp tutmanın verdiği o özgüveni, mutluluğu hiçbir şeyde bulamadım be sözlük. * *
gece gece, evime yerleştim, dedim nereye yazsam nereye nereye nereye.

"hanginizin nazarı tuttu lan o*ospular?" diye höyküresim var böyle.
tanışalı 21 ay oldu , görüşmeyeli 19 ay ,sesini duymayalı 10 ay. aşığım hayvanlar gibi ,ilk günkü gibi hala aşığım. 630 gün boyunca o aklıma gelmeden uyuduğum tek bir gece varsa namerdim. öptüm. bye
dün sözlük zirvesinde, kendimi hiç ait hissetmediğim bir ortamda buldum kendimi, yo yo tatlım sorun sende değil bende.
ins101 insan ilişkilerine giriş dersinden çuvalladığımın canlı kanlı örneği işte.
kulağa çok ergen geldiginin farkindayim kimse beni anlamıyorlar, çok bunaldim gitmek istiyorumlar ama ben gerçekten çok kötüyüm sözlük . ölmeyi düşünüp insanlara eziyet çıkmasın diye ağlayarak planımı ertelemek zorunda kalıyorum o kadar huzursuzum ki yatağımda değil çalışma masamın altına girip kendimi hapsedip geceyi orada geçiriyorum. ne ağlamak ne nefes almak çözüm.
dizüstünde yerini unuttuğum eğitim videolarını ararken, sildiğimi sandığım 15 gb lık porno arşivimi buldum, sevinçten havaya uçmak üzereyimm be sözlük, pornoları bulur bulmaz banyoya gidip dakikalarca......ağladım
çok çok çok pişmanım. çünkü 2 ay önce bana gelen iş teklifini kabul etseydim şimdiye istediğim gitarı almıştım. sahne başı en az 70 tl verirlerdi ve haftada 3 kere çıkardım. off anam off *
sırtını bana iyice yaslayıp başının altındaki elimi öptü. sık sık uyuyup uyanırken ben beni çok özleyeceğini söylüyordu. başta aileni görecegin için senin adına sevinçliyim demişti. insanların ilk söyledikleri genelde samimi cevap değildir. bunun sebebi ilk cevabın umursamdığı düşüncesidir. ikinci kez sorulduğunda cevap daha netleşir. bu konularda doğru cevap çoğu zaman ilk cevap değildir. sonra bana ,senin büyümüş halini görmeyi çok
istiyorum. yirmi altı yirmi yedi yaşında nasıl biri
olacaksın çok merak ediyorum, dedi.
geçiştirdim gülerek falan ama çok garip hissettim.
heralde bu yıllar sonrası için verilecek bir randevu talebi falan değildi. ama duyduğum en garip sevgi ifadesiydi sanırı
o kadar sıkılıyorum ki sözlük grindr'da profili sana göre bir keko olabilirim ama tanrıya göre aşkını pıçaklayan bir ninjayım capsi gibi olanlara bile slm yazıp yolluyorum.
hayatımda hiç ilgi görmediğim için en ufak bir ilgiyle havaya uçuyorum. tabi üç gün sonra o da bitince yine moral sıfırım.kendimi boktan bir kezban gibi hissediyorum.
galiba hala o'na aşığım.
türkiye'de gay olmak çok acı ve doğuluysan daha bir zor.kendinden yola çıkarak tümevarım yapıyorum.
geçen gün işten kovuldum. o kadar olgun karşıladım ki beni işten kovan adam bile şaşırıp 3 kere tekrarladı kovulduğumu. üçünde de ''tamam'' diyince ''neye tamam?'' diye sordu sonra teşekkür etti. dünya üzerinde benden daha karizmatik bir şekilde kovulduğunu kabul eden bir ademoğlu varsa tanımak isterdim. ha bu arada beni sonra göndermediler, e yanlış hesap bağdattan döner tabi.
ilk ilişkimi yaşadım sözlük. 23 yıl beklemeye değer bir şekilde hem de. çünkü elimi tutarak uyudu, çünkü terledin susadın mı su getireyim diyecek kadar ince düşünceli biri çıktı karşıma. ha böyle betimliyorum diye kezbanlığım tuttu yine sanmayın. meğersem duygularım köreleli gerçekten uzun zaman olmuş. muhtemelen hala canımı en çok yakan şey çıplak ayakla legoyla basmak falandır. çünkü o günden sonra hiç görüşmedim çok iyiydi iyi ki onunla oldu ama hiç gözüm aramadı. muhtemelen en sinir olduğum şey hala muhtemelen çorabımın ıslanmasıdır. değişmişim sözlük hem de çook bu hengamede olgunlaşmışım resmen. bu bekleyişte kendimi, aşkı, duyguları unutmuşum. charlmender'dan charizard'a dönüşmüşüm sözlük. hayır mı şer mi bilemedim ama sevdim. tamir edilmesi gereken kırık bir kalple yalnız başıma kalmadım bu defa çünkü.
bugün izmit semalarında dolaşırken bir inişi bir çıkışı olan yürüyen merdivendeydim.ben yukarıya çıkıyordum o aşağıya iniyordu.bana doğru yaklaşırken gözlerinin içine dek baktım. o da bana aynı şekilde baktı.yanımdan geçti arkamı dönüp bir daha bakayım dedim, döndü gerisine o da bana baktı.dünya tatlısı bir insandı.bir merhaba demediğime mi yanmalıyım yoksa bir selam vermediğim için mi bu kadar güzel geldi bana çözemedim.bugün olan aklımda çünkü.bir daha karşıma çıkarsa affetmem.
biseksüel olduğumu ortaokulda fark ettim. hem alt komşumuzu çıplak hayal ederken, hem de okuldaki erkek öğretmenimi çıplak hayal ediyordum. benden bir alt sınıftaki zayıf çocuk penisimi görmek istedi. açtığımda o da bana açtı. sevişmem de 13-14 yaşlarında olmuştu. garip bir durum da. zayıflları o zamanda sevmezdim, halen de sevmem.

edit: zayıf olmayacak tatlı, sevimli, güzel vakitler geçirebileceğimiz bearlara selamlar.
dün akşam üzeri arkadaşlarla yürürken arkadaşım bana ağustos ayında olduğumuzu söyledi. ben eylüle girdik sanıyordum oysa. çocuk bana, yanlışlıkla üstünü çizip, silip attığım koskoca bir ağustos ayını hediye etti sanki. ömründen geçtiğini sandığım bir ay meğer geçmemiş daha. çok saçma. bir ayın geçip geçmemesi bende hiç bir fark yaratmıyor demek. oysa bir ay ömrü kalanlar, birini bekleyenler yada askerden dönmek için gün sayanlar için bir ay çok önemli. boru mu?
ama elimde bir ay daha var diye düşündüğümde üzülmedim desem yalan olabilir. yaz çok sıkıcı, zaman geçmek bilmiyor. hastane sıkmaya başladı. okulu özledim sayılır. hatta bu ay eylül değilse, sayılırdan ziyade harbiden özledim ya da özlememe ramak var da diyebilirim.
hayat kısa, kuşlar uçuyor...
zeki ve açık sözlü olduğum için kezban olarak damgalanıyorum.
çeşitli sanal ortamlardan yazışıyorum bir sürü kişiyle. çoğu saatlerce edebiyat parçalıyor. ve çok belli oluyor ya ciddi ciddi bunalımda oldukları, ya da karşılarındakini etkilemeye çalıştıkları. çünkü gerçekten böyle depresif düşünen biri bunları kolay kolay dışa vuramaz. bunu anlayabilmek zekayla doğru orantılı mı yoksa herkes mi anlayabiliyor bilmiyorum, tek bildiğim benim çok rahat anladığım. işte bu noktada açık sözlülüğüm devreye giriyor ve gerçek düşüncelerimi kendime saklamayı beceremiyorum. "sen bunalımda mısın?" diyorum mesela, "öyle işte, bu ülkede biraz farklı konuşsan hemen hasta oluyorsun." diyorlar. anlayışsız, kapalı görüşlü hissediyorum. "pardon ama bu söylediklerin çok yapmacık geliyor, bence beni etkilemeye çalışıyorsun." dediğimde de "sanki herkes seni yatağa atmaya çalışıyor. ne bu ego, tek düşündüğün bu mu?" oluyor, kezban hissediyorum. illa bir oyunlar, bir yalanlar... halbuki dürüst olsalar daha çabuk düşeceğim, peh.
bayram namazına gitmekten nefret ediyorum. evet yılda sadece 2 defa, toplasan yarım saat sürmüyor ama inanmadığım bir dinin gerekliliklerini annemin baskısıyla yerine getirmekten nefret ediyorum. din ve bunun getirdiği zorunluluklar olmayan bir paralel evren varsa, oraya transferimi rica ediyorum.
en son ne zaman delicesine isteyerek karpuz yediğimi hatırlamıyorum. canım istemiyor, bıkmış da olabilirim. içimden bir parça koptu sanki böyle. ekşi elmayla aldattığım için kaçtı gitti galiba. çok yalnızım sözlük, karpuz bile yiyemiyorsam nasıl geçecek bu depresyon. * *
  • /
  • 181