ayı sözlük itiraf

  • /
  • 181
o gittiğinden beri ( iki yıl kadarcık ), o ne kadar mutluysa ben o kadar mutsuzum, neyse belki de kendini öyle gösterebilmeyi gerçekten başarmıştır. tam da böyle sınav mınav vakti durup durup aklıma geliyor. neyse ya.
üye olurken heyecanla nickime pal yazacağıma gal yazdım ve bilinçsizce mutsuzum...yok my düzeltmenin bir yolu?
basit bir telefon konuşması sırasında annemden telefonu alan yakın arkadaşı bana her zamanki gibi evlilik konuşması yaptı. birisiyle tanıştıracağından bahsetti ve bu durum beni çıldırmaya yetti. birkaç dakikalık telefon konuşması oldu sana yarım saat. severim annemin arkadaşlarını deli doludur, iyi insanlardır ama bu konuyla kaçıncıya karşı karşıyayım. neredeyse tacize girecek artık. ama ne bilsinler. neyse konuşma uzadıkça annemi istedim ama anlattıkça anlattı. en sonunda müsait olduğunda annemle konuşurum diyerek kapatacakken neyseki annemi telefona alabildim. annemde arkadaşından güç bularak, hafifi sitemkar bir şekilde bu konuda şaka ile karışık tam 1-2 kelime edecekken, bu sefer ben salvoları savurmaya başladım. türkiye'de evlenebilecek yapıda bir insan olmadığımı ve bu konuda beni başkalarıyla muhattap etmemesini söyledim. biraz sert kaçtı ama o anın verdiği duygu ile söyleyiverdim. yaklaşık birkaç saniye sessizlikten sonra annem olayı gülerek geçiştirdi ve nihayetinde telefonu kapattık.

onlarında bunu istemek hakkıdır elbette ama durum karışık işte. basmayın damarıma. annemin bu konuda salağa yatacağını bilir ama anlamamış olacağını düşünmem. şu an haksızlık ettiğim hissi ve vicdan azabı etkili olsa bile eninde sonunda bir adım atacaktım. benzeri şekilde medyada eşcinsellikle ilgili haberlerdeki tavrımdan ve evlenmek istemediğimi bilse bile bu adım baya bir net oldu.
sürekli herkesi her şeyi bırakıp, çantamı alıp gidesim, ortadan kaybolasım geliyor ve sanki bu yapılması gerekenmişcesine doğru hissettiriyor.
bir haftadır aslında gerçekleşeceğini bildiğim ama bir tarafımın asla kabul etmediği şeylere şahit oldum. bir nevi yanılmadım aslında. ama yine de çok şaşırdım. üzüldüm, kırıldım. hayatımda bir çok şey değişti. belki gözüm açıldı ama keyif almamaya başladım. yoruldum, çok hem de.
babama benzemekten korkuyorum sözlük... onun gibi her seye bagiran, ofkelenen bir insan olmaktan. son soyleyecegi seyi ilk basta soyleyip insanlari uzen sonra pisman olan... umarim olmam, tabiki de bu benim elimde ama etkiliyor cokca. disarda olmasa da anneme karsi bazen babam gibi davrandigim oluyor ve bu oldukca uzucu...
üniversiteye kadar başarılı giden eğitim hayatımın geri dönüşü üniversitede kocaman bir başarısızlık oalrak geri döndü, hani resmen ' from honor roll to toilet roll' hesabı. ilk iki sene bunu çok kafama taksam da 3.sınfıtan beri bir akışına bıraktım, kabullenip elimden geleni yapmaya çalıştım ama pek çok fark etmedi. en son bu sabah çok da önemli bir finalim varken çalışmadım, hatta uyudum ve 1 soru yapmak için okula gitmeyeyim diyerekten sabah da uyumaya devam ettim. işin kötüsü, 1 gr bile suçluluk duymadım, içim öyle rahat. anlamsızca. herkes mezun olurken yine yaz okuluydu ekstra dönemdi bilmemne hani kulağıma vız geliyor.

bu rahatlık beklemediğim bir anda çok fena patlayacak gibime geliyor
sözlükte açılan porno bağımlılığından ötürü, 400e yakın video arşivimi silme kararı aldım. sonuçlarını gözardı ettiğimi farkedip, ayrıca bu kadar birikmiş şeyi atmaya elim hiçbi zaman varamadığından ama bunun etkisini ilişkimde az biraz gördüğümden, sanırım kurtulmak daha mantıklı olacaktı... abazalık değil, can sıkıntısından, bi uğraşımın olmamasından kaynaklanan bir durumdu, oldukça zamanımı aldığı da kesindi onların. belki bu beni başka bir uğraşa yönlendirir, bilmiyorum, pozitif sonuçlar doğuracağını ümit ediyorum.

isteyene veriyim arşivi derdim de nasıl ulaştıracağım konusunda bi fikrim yok ama 600e yakın torrent dosyası ulaştırabilir gözüküyor. *

ayrıca tumblr hesabımı da dondurabilirim bu sebepten. * kaydettiğim siteleri de, geçmişi de silerekten bu şeyden kurtulabilirim gibi gözüküyor. en azından arkadaşın anlattığı gibi etrafta eşcinsel erotizmi dolaşmıyor heterolar kadar, o yüzden kolay gözüküyor sanırım. *
genel olarak her şeyden vallahi çok sıkıldım : yalnızlıktan, başarısızlıktan, durgunluktan ne bileyim böyle bir anda heyecanlı bir şey olup hayatımı değiştirmesini bekliyorum, ya da en azından öyle olmalı diye düşünüyorum
adını bilmeden yattığım insanlar gerçeği beni bir miktar ürkütüyor.
dün gece "metezori" birlikte olduğum dangalaklara dayanmak için içkiyi fazla kaçırdım. bir sürü -ne olduğunu hatırlamadığım ama hatırlayınca fena utanacağımı sezdiğim- dangalaklık yapmakla kalmayıp, bu gün gün boyu hasta yattım. yeni açtım gözümü!

gruplarda inanılmaz canım sıkılıyor, bunu bir eksik olarak görüyorum... gideremiyorum. köpeklerin yanında, insanların yanında olduğumdan çok daha mutluyum. ayıp bişi sanki bu... hep öyle diyollaa... biz de "yaw hehe" deyip geçiyos... mu acaba? yoksa derinlerimde gömülü olan, ama nerede olduğunu bilemediğim "ben uyumsuzum, geçimsizim" inancı içimi kanırtıp duruyor mu?
biriyle ilk tanıştığımda eğer beğenmediysem haddinden fazla ve gereksiz konuşup koşar adım benden uzaklaşmasını sağlıyorum. eğer işe yaramazsa plan b: grup yapalım veya seni bizimkilerle tanıştırayım hergün biriyle yatarsın gibi absürt tekliflerle aşırı itici oluyorum.. böylece artık beni arayıp sormuyor. aksi takdirde ne kadar kibar olsam da mealesef fazla ısrar ediliyor. ben masumum.
konuşmayı, daha doğrusu anlatmayı seven biriyim. her ne kadar neşeli-dışa dönük gözüksem de tanımadığım insanların yanında ise utangacımdır,neyse. aylar önce çok alakasız bir anda taksim'de 3-4 sene önceden dersaneden bir arkadaşımı gördüm, daha doğrusu o beni buldu, oturduk kahve içtik vs...derken bir arkadaşıyla buluşacağını söyledi, bense gitme taraftarıyken kal, beraber devam ederiz diye rica etti. arkadaşı benim uzaktan sadece ismini duyduğum, böyle şirin, sanki aynı kafadanmış gibi bir arkadaş, tahminene de gay (eğer radarım beni yanıltmıyorsa). zaten kilo sebebiyle öyle kendime güvenim tepelerde olmadığından, out da olmadığımdan bütün akşam sohbet, muhabbet (aynı lise çevresinde insanları tanımakla) ilerledi 3müz baya bir eğlendik. bende ufaktan bi gülücükler,sırıtmalar ama hani neden bilmiyorum böyle bi şeyler olabilir hissi...tabi ne yazık ki benim out olmamamı geçelim, o kadar çok konuştum ki susunca ben bile bir rahatsız oldum, hani içimden 'böyle belki de bi şey olacaksa da olma ihtimali başlamadan bitti.' oldum. hani cidden çocuğun başını öyle bir şişirdim ki olur da onu bir gıdım bile etkileme şansım varsa oda koca çenem sayesinde yok oldu.

ara ara aklıma geliyor bu, çok üzülüyorum.

zaten bunun üzerinden 6-7 ay geçti, zaten öyle bi şey olacağı da varsa bu zamana kadar kontakt kurardı. kendi kendime sarmam üzücü.
son zamanlarda hunharca yıldız tilbe dinlemek istiyorum.
sevgili sözlük. çalıştığım işyerinin asansöründeki aynaya her sabah bi öpücük kondurup dudak izlerimi bırakıyorum. şirkette herkes kimin yaptığını çok merak ediyor. onlar aralarında bu konuyu konuşurken ben kıs kıs gülüyorum.
özgür olmayı özledim şimdiden.
bunu burada böyle anlatmam belki doğru değil ama yakınımda kimseye anlatabileceğimi düşünmediğimden bir şekilde sistemimden atmam gerekiyor.

hayatım boyunca farklı olduğuma, tanrının benim için bir planı olduğuma inandım. gerek görünüm gerekse ilgi alanlarım, daha doğrusu çok küçük yaşlarda ne olduğumu içten içe bildiğimden, kendimi hep farklı gördüm bu sebeple. belki izlediğim sayısız gereksiz romantik komediden, belki de çevremdeki her ne kadar heteroseksüel de olsa gerçekten mutlu/aşık çiftlerden hep belli etmesem de aşkın varlığını kabullenen biri oldum. bu sebeple de, out olmamam da yüzünden duygusal ya da cinsel anlamda hiçbir şey yaşamadım diyebilirim. hep içime atıp, iç geçirmekle yetindim. hani biraz aptalca belki ama ' the one ' olayına inananlardanım. cinselliği de böyle gördüm, özellikle de ilk seferi. bunun uygun kişiyle, uygun zamanda ve uygun yerde yani her anlamda parçaların yerine oturduğu zaman olacağını düşünüyor(d)um.

birkaç ay önce, yine ' sıcak basmış' bir gecede farklı şehirden bir adamla tanıştım. tamamen cinsel bir çekim yaşadım hatta. kendisinin bana yakına geldiğini söyleyince, uygun olursak belki görüşürüz dedim...denk geldik. gecenin bir yarısında, neyin gazıyla bilmiyorum ama atladım ve adamla buluştum. kendisi hoş, bir o kadar da kibar-anlayışlıydı- ki benim gibi şüpheci-diken üstünde bir insan olarak iyi-kötü bir güven sağladı. belki kilolu olmaktan belki de hani engelleyemediğimden, çok kolay gıdıklanabilen biriyim. önsevişmede, adamın bütün hareketkerine rağmen kendimi tutamadım ve güldümi hatta kasıldım, bu kasılmalar da seksüel kasılmalar değildi zannımca. ilk sefere yüklediğim, belki de kezbanca olan bu önem sebebiyle bir birleşme yaşamak istemediğimi belirttim. olaylar ilerledi ve biraz da hızlı gelişti ve bir anda birleşme yaşandı ve ben gercekten rahatsızdım, bu da duyduğum acıdan çok yüklediğim anlam yüzündendi galiba. bu sebeple çok kısa bir süre sonra sonlandırdım. karşımdaki adam, bir anda gerçekleşen bu olay ve sonucu için gerçekten çok üzgün olduğunu belirtti ama benim için yaşanan yaşanmıştı, o an açıkcası bilmiyorum. sonrasında adam, sürekli bana hayat dersleri vermeye, öğütlere geçti ki bu beni sıktı gerçekten, üstüne hayatımda ilk defa gördüpüm ve cinsellik dışında bi şey hissetmediğim adamın bana karşı romantik tavırları, beni baya gerdi, korkuttu diyebilirim,çünkü en başta sadece 2 insanın iyi zaman geçirmesiydi olay. neyse, bu fasıl kapanınca bu sefer adam beni mutlu etmek istedi, bir anlamda yine bir ilki yaşatmak istedi, yaşattı da. her ne kadar adam beni cinsel olarak etkilese de , bütün birleşme boyunca pek bir haz olmadım, bir şey hissetmedim bu yüzden de ne yazık ki orgazm olmadığım halde taklit ettim. daha sonrasında biraz daha takıldık ve adamın bütün romantik jestlerine rağmen evden çıkıp yola koyuldum. yolda olanları düşündüm : pişman değildim zira belki gelmesiydim hep aklımda bir soru işareti olarak kalacaktı ancak kendimi de bir bütün olarak hissetmedim. eve geldim ve uyudum-hatta uyanmak istemedim. en sonunda uyanınca, geceyi düşündüm, olanları...işte o anda, her ne kadar adamın tutumu, davranışları bana karşı iyi de olsa, kendimi kötü hissettim. hatta kötüden çok ihlal edilmiş, değersiz, bir şeyi kaybetmiş gibi. erkekler olarak kadınlar gibi somut bir bekaret belirtisi yok ama belki de sekse yüklediğim anlam yüzünden, kendimi çok değersiz ve parçalanmış hissettim.

günün devamında dışarı çıktım birkaç arkadaşımla kahve içip olanları kendimce kapamaya çalıştım ve o sırada bir arkadaşım aradı. 4 yıldır okulda başarısızım ve her dönem kıyıdan köşeden bir şekilde olabildiğince yırtıyorum, bu sefer okulum uzadı ve son sınavlarım da başarılı geçmedi, iyi bir tablo olmayacağından emindim. arkadaşım telefonda derslerimin %60ından kaldığımı söyleyince, karnımdan yumruk yemiş gibi hissettim, göğsüme bir şey çöktü sanki. başarısızlığa, sürekli boş yere çabalamaya alışığım ama gece olanlardan sonra bir de bu, gerçekten beni yıktı. sınavlarımı telafi etmem için kurtarma sınavlarım var ancak ne yazık ki vize notlarım fazlasıyla düşük, gerçekten bir mucizeye ihtiyacım var. hayatımda hep güçlü görünen ve yapabileceğim konuda elimden geldiğince sonuna kadar giden, savaşmadan düşmeyen biri oldum, en azından öyle bir görünüm çizdim. şu noktada, zaten kendimi değersiz, ihlal edilmiş hissederken bir de bu sınavlarla da uğraşabilir miyim, daha doğrusu uğraşmak istiyor- o enerji o güç içimde var mı,bilmiyorum çünkü hiçbir şey hissetmiyorum.

hayatım boyunca hep ailem yüzünden mükemmeliyetçi biri oldum ve son 1 yıldır, özellikle de 6 aydır hem mental olarak hem de genel olarak kendimi iyi hissetmiyorum. dışarıya gülücükler saçıyor, herkesin gereksiz dramalarını yakınmalarını dinliyorum ama benim içimde olanları kimse bilmiyor. başarısızlıktan, bu aşağı çekilme hissinden gerçekten artık çok bıktım-usandım. hayattan tek istediğim, sessizlik, dinginlik, çok basit... huzur. hiçbir şey yapmadan, hiçbir şeyi düşünmeden pause'a basılmış gibi sadece öyle durmak istiyorum. kendimi bu halde kalabalıkların çevresinden akıp gittiği ve bunun farkında olmadan öyle duran insanlar gibi hissediyorum, daha doğrusu hayatımın böyle olacağını düşünüyorum. zaten yalnızlık, biriyleriyle bir şeyler paylaşamamak, birtakım şeyler yaşayamamak her gğn bu kadar canımı sıkarken, bu son olanlardan sonra, hayatımda ilk defa gerçekten ne yapacağımı-yapmam gerektiğimi bilmiyorum.

daha doğrusu yapmalı mıyım ya da yapacak istek, direnç içimde var mı ve ben bunu istiyor muyum, hiç mi hiç bilemiyorum. bu da çok fena koyuyor.
çok iyi anladım ki işin içine duygu karışınca en kaşarımız bile tam bir kezban olabiliyor.

(bkz: ben)
çok özlüyorum;

bir sebeple iki yıldır görüşmediğimiz 16 yıllık eski dostumu.
bu sabah isveç'e giden sevgilimi
üniversitenin ilk yıllarını
izmir'i

  • /
  • 181