barcelona

mekan: bershka deneme kabinleri
gay1: aşkım nasıl olmuş?
gay2: göbeğini yerim (göbeğine dokunup öpüp dudaktan öper) ama çok dar olmuş çıkar bunu beden sorayım
gay1: tamam çıkarıyorum (perde hafif kapanır)
...... konuşma sırasında 2 kabin yanda 3-4 yaşındaki marc ve annesi bir kadını beklemektedirler ve marc şaşkındır iki erkeğin birbirini öpmesinden..
marc(peltek ağız tatlılıkla): annee, erkekler dudaktan öpüşebilir mi?
anne: tabi ki, birbirini seven iki insan birbirlerini öperler değil mi marc? (yanak/ense karışımı öper oğlunu) onlar da birbirlerini çok seviyolar der. (bu arada dışarıda bekleyen gay2 marc'a sen ne tatlısın öyle der, anne de gay2ye tebessüm eder...)

çevredeki herkes tebessüm ederken ve mutluyken; ben donakalmış ve tekrar beni düşüncelere sokan barcelonaya ve kadersizliğe küfrediyordum... anılar.

güzeldir, gayler için huzur doludur.
herkesin sevdiği şehir. h.alanında telefonunuzu şarj edecek priz yok ordan başlayayım, tek olumsuz şey de buydu sanırım. ulaşım çok rahat, metro ve tren her yere gidiyor. tertemiz bir şehir, plajları, gece hayatı, mimarisi, yemekleri..her şeyi çok güzel. bana rio de janeiro yu anımsattı belki ondan çok sevdim. rio nun daha küçük, güvenli ve tarihi versiyonu.
gay bir bölgesi de var ama yakınlarındaki sitges tam bir gay kasabası olduğundan ve zaten şehir başlı başına gay friendly olduğundan çok fazla alternatif yok şehirde, özellikle eşcinsel kadınlar için.
ispanyolca'nızı geliştirmek için gitmeyin sakın. her tarafta katalanca konuşurlar. benzemekle birlikte ispanyolca'yı iyi bilenler için bile güçtür katalanca konuşan biriyle anlaşabilmek. ispanyolca geliştirmek için madrid daha iyi bir seçenektir.

bir şarkı adıdır aynı zamanda barcelona.

freddie mercury & montserrat caballé - barcelona (original album version) :

yıllar sonra geçen hafta tekrar gittim. ve bu yıllar boyunca hayalini kurduğum tek şey la rambla'da bir sürahi sangria yanına paella yemek, dostlarla sohbet etmek. şehrin kalabalığını mutluluğunu izlemek. akşama doğru havlunu alıp barceloneta plajına gitmek.
bizim de böyle bir hayatımız olabilirdi türkiyede. ama olmuyor. bunu yaşamak için aynı denizin başka ülkedeki kıyı şehrine gitmek zorunda kalıyoruz. bir haftalık huzur sonrası türkiye simülasyonuna girer girmez havaalanında bir adamla kavga ettim. nefret ediyorum bu ülkeden de insanlarından da. döndük yine bok çukuruna!
ispanya liginde madrid'in ardında ikinci sıradaki futbol takımı. sevmem ben bu takımı. dünyanın en iyi oyuncularına sahip de olsalar bile futbol ahlak oyunudur bunlarda o yoktur çirkeftir bu katalanlar. hiçbir zaman madrid'in yerini tutamayacaklar benim için.
bu hafta sonu gerçekleşecek olan seçimlerde muhtemelen ayrılıkçıların galip geleceği, gıcık katalanlar'a yar olmuş güzelim akdeniz şehri. yaşanır ki burada...
millet gidiyor biz söyleyemiyoruz. :)