pazartesi sendromu

bir sendromdur ki gidiyor. kendime bakıyorum da, çalıştığım zamanlar da pek yaşamazdım ben, ciddiyim. bu durumla karşılaşmamak adına küçük hilelerim vardı benim, mesela; haftasonuna girmeden önce pazartesi günü, kaldığım yerden başlayabileceğim sıfırdan bir proje, ajandaya tuttuğum rutin iş notlarını temize çekme, son saatlerde aklıma gelen çizim detayları ya da haftanın ilk gününün akşamında, arkadaşlarımla bir plan yapardım. onları yapacağımı düşündükçe haftaya başlangıçta enerji olurdu içimde. * * *
pazartesiler kaldırılsa, kanun hükmünde kararname ile ne güzel olurdu. gerçi benim pazartesi sendromum çarşamba oluyor ama fark etmez. * * *
pazartesi sendromuna dahil ygs sendromu ile combo yaparak başlamak. hangisine yansam
işsizken daha sert şekilde hissettiren sendromdur.
eğer soğuk bir sonbaharda koskoca haftasonunu evde yalnız geçirdiyseniz bu sendrom yok oluyor.
sendrome dé la pazartesi!
çocukluğumdan beri ısınamadığım ve sevemediğim pazar gününün ertesi gününü iple çeken fanileri derinden yaralayan şiddetli aşktır!
4 yılın sonunda güzide okulum ilk defa pazartesi sabahına ders koymayıp ilk dersi 12:30'da yapsa, ayaklar şimdiden geriye gidiyor. bundan kaçış yok. pazartesi yoksa salı var, salı gidince de aynı şey, istediğiniz kadar erteleyebilirsiniz ama zaten haftanın 7 günü var, haftaiçi 5 gün. cumaya kadar gitmeseniz diğer pazar yine aynı gerilim.

you can run but you can't hide !
"benim gibi boş gezenin boş kalfalarının bilmediği durumdur" demeyeceğim. öyle yoğunki bu "pazartesi sendromu", her p.tesi sabahı ben bile hissederim.

gerçi tam da bilemiyorum; belki de okul çağlarından kalma bir korkudur. zaten o korku yüzünden işsiz güçsüz bir serseri olduk.

tanrı çalışanlara güç, kuvvet versin; çalışanlar da şanslarına şükredip p.tesileri bile koşar adım gitsinler işlerine. unutmayın: "çalışmak özgürleştirir". (bu özlü sözün auschwitz kampının "kanada" adlı ayrıcalıklı bölümünün duvarında yazdığını da kısık sesle ekleyeyim!)
pazartesinin gelişi cumadan belli olur. *
bir pazar gecesi sendromu değil. pazar gecesinin sonlarına doğru yaşanan beyin yakıcı belirsiz sıkılma histerisinin yanında solda sıfır kaldığını düşünmekteyim.
okula gitmeyerek atlattığım sendrom.
işteki son haftam olduğu için yaşamadığım sendrom. bu kombinimle bu hafta bensiz bir hiçtiniz, öyle de kalmaya devam edeceksiniz demeye gidiyorum.
önümüzdeki altı ay çekmeyeceğim sendromdur. ders programımı pazartesi öğlenden sonra ayarlayan aklımı seveyim. pazar geceleri de içebilirim artık. neyse ben biraz daha yatar. öptüm canişkoloşkolarım.
kuaför olaydım pazartesi sendromum olmazdı.bu kuaförler işi biliyor milletin sendromuyla mı uğraşacak kendileri için güzel tatil günü bulmuşlar.
zirve sonrası yorgunluk ve yaz tatilinden çıkıp sabahın 8'inde gidilen ders ile birlikte bünyem üzerinde kombo yapmış olan sendromdur.
ev arkadasim cumartesi günleri de çalıştığı için, hiçbir zaman böyle bi sendromu kafasına takmamistir. bende ondan etkilenerek pazar gecesini daha rahat atlatiyorum.zaman geciyor ufak tefek şeyleri dert etmeye gerek yok.raaaat olun.
yarınki (gece yarısını geçtiğimiz için aslında bugünkü) sendrom benim için yoğun aromalı ve venti boy bir sendromdur. allah yar ve yardımcımız olsun.
en zoru bayram tatili sonrası yaşananıdır.
bazen pazartesi sendrozumu diyordum yanlışlıkla... işi bırakıp, evde proje yürütüp, parasızlığa alışınca bu sendrom ortadan kalktı bende.
  • /
  • 4