yapılmış en aptalca dalgınlıklar

kendi ellerimde hazırladığım yaklaşık 30 sayfalık sunumu sırf sunduğum için hiç bir yere kaydetmemek ve hatta silmek. işin komik kısmı bunu, hoca sunumları istediğini söylediği zaman yani bugün fark ettim . hayatımın en büyük aptallıklarında açık ara ilk 3'e girer. *
not: sunumu yapalı yaklaşık 2 ay oluyor.
sizce hangi ölüm şekli daha az can yakar? ona göre deneyeceğim de!!
reyon elemanına dove sarımsaklı alabilirmiyim demek,elemanın 0_o bakışı,eee salatalık özlü olsun o zaman hehehe demem.

dokunmatik ekran telefona alışan bünye, kuzenin babaannesinin telefon ayarlarını yaparken menüye girmek için ekrana dokunmak,dokunmak, dokunmak mınakoyim telefon bassana lan diye hayıflanmak.

bir yandan fıstık ezmesi kaşıklanmakta bir yandan maden suyu içilmekte,bir yudum maden suyu ardından fıstık ezmesi kavonozunu içmeye çalışmak gelmeyincede sinirlenmek.
artık dalgınlıktan ziyede bende salaklık mallık idiotluk sınıfına girmiştir

345.dönem kd/yd subaylık sınavına girebilmek için ocak ayında askeriyeye başvurdum;

-askerlik durumumu öğrenecektim.
+ver bakalım kimliğini ne durumda askerliğin
-ok al bakalım alabilecek misin (şakalar falan,ama nasıl içkiliyim)
+öhöm siz nerede görev yapıyordunuz.
-nasıl? nerede görev yapıyordum?
+ee siz askersiniz 4 senedir subaysınız zaten
-eheheh şaka mı bu ne yahu buraya kadar da mı girdiniz yok artık kamera nerde hiç de sevmem hee
+yok ciddiyim asker görünüyorsunuz
-hmm polisler ondan beni asker kaçağı olduğum halde gbtlerde serbest bıraktı hep,her seferinde neden o kadar heyecan yarattılar madem.
+ben bilmem siz askersiniz,ne oldu bir problem mi var
-neyse sizi ciddiye alıyorum ve anlatıyorum,bakın ben askere gitmedim hayatımda ilk kez askeri şubenin önünden de yolumu değiştirmeden gidiyorum hatta abarttım içeriye kadar girdim,şu işi halledelim gönderin beni
+peki o zaman bir sorun var sanırım tekrardan inceleyeceğim...hmm sanırım dosyada bir hata olmuş sizi yıllar önce askere almışlar zaten bursa şubeyle fakslaşıp size gereken bilgi verilir,yarın bir daha uğrayın
-tabi tabi gelirim...
...

1 ay sonra;

ev hali normal oturuyoruz eniştemlerde evde babam falan çekirdek çitleyip maç izliyoruz

-hassiktir bee ulan bienvenu kaçar mı bu bee! bu adam askerede çok dayak yer hee dimi baba (demez olsaydım)
+bu arada oğlum okulun bitmiş aylardır evdesin bir nane yediğin de yok ne zaman askere gitmeyi düşünüyorsun,daha doğrusu ne evde oturmuş çekirdek çitliyorsun siktir askere gitsene (galatasarylı ne de olsa,maç izlerken bile eniştemle bana tavdı zaten)
-ııı,şeyy,baba benim askerlikte problem varmış,zaten subaymışım onu hallediyorlar
+ulan it madem subaysın paralar nerede,subay adam öyle sakallar bırakır mı?
-öff tamam yaa halletcem gitcem söz nisana kadar sizde kurtulursunuz benden inşallah kuzey karolaynaya düşerim.
+ora nere lan?
-uzak deil merak etme bizim evin arkası
eniştem;baba amarikada ben biliyorum uzak ora
+siktir bir de dalga geçiyor.
...

ertesi gün askeriye ;

-ben askere gidecektim bir sorun vardı işte hede hödö...
+ver bakalım kimliğini
-ok buyrun(bu sefer şaka yok,zaten öteki de komik değildi,gereksizdi)
+evet askerliğinizde bir problem yok yalnız 1 sene daha tecil hakkınız var kullanmak isterseniz
-yok yok beni varsa yarın gönderin
+peki o zaman şu evrakları halledeip getirin fotoğraf,diploma fotokopisi falan işte anladın sen
-anladım anladım gerizekalı değilim (evet öyleyim aslında)
...
evraklar toplandı muayene felan olundu orası ayrı bir olayda giremiyicem uzadı yazı;

-buyrun evraklarımla,diplomamla,fotoğraflarımla,sağlık raporumla askere gitmeye hazırım.
+ver bakalım şu evrakları
-al bakalım(niye her seferinde bunu yapıyorsun,başka cümle bilmiyor mu bu terliksi hayvan)
+evet nisan 2013 de askersiniz hayırlı olsun
-oh be sağolun daha erkeni yok muydu yarın olan falan(nisanı duydukya hemen rahatladık tabikide)
+ondan önce çok celp dönemi varda sizi sistem ona attı otomatik tecilli gibi yani
-ee o kadar makine mühendisliği okuduk olsun otomatik falan bizim işimiz eheh eh eh ee...2013 nisan mı yav sizin diliniz ne söylir,kurbanın olam nettin sen gadife (şive hemen kaydı tabi) yahu 2013 e kadar evde durursam babam beni keser bişey yapın en önceki celbe atın beni.
+peki bir daha bakalım tıkı tıkı tık tık (klavyede tuşlara basma sesi) nisan 2012 de askersiniz
-abi büyük adamsın da süper gerilim veriyorsun bunu neden daha önce yapmadın,niye kapten götürmek istiyorsun beni,hiç mi acımadın he hiç mi babacığına hiç mi acımadın eyşan...
+neyse hadi hayırlı olsun
-eyw kolay gelsin.

...
nisan ayının 2.günü sınavın da 2. günü 3 gün yapılıyor 1'i 2si 3'ü birde,ilk gün çok kalabalık saatlerce kuyrukta bekleyemem diye de havalıyım gitmedim,babama da tembihledim "sabah beni de uyandır seninle gelip sınava gidicem senin inşaat aydınlı da beni de ordan atarsın tuzlaya" diye,babam kaldırmadı annem geldi garib anam,çilekeş anam,zihnim yerine gelsin diye güzel güzel kahvaltıda hazırlamış bana.

-fatih,fatih uyan oğlum sınava gideceksin(göbek adım fatih bu arada)
+uff anne yarın da var daha yarın gitsem bu gunde çok kalabalıktır
/kalk lan it,şuna bak hala yatıyor askerde iyi yatırırlar seni,görürüm 3-5 nöbetinde götündeki pireler nasıl sana giriyor
+baba bu saatte bile espiricikler şakalar yapıyorsunya helal sana bravo bravo ben görmüyorum sen eğlen,sahne önü dedik,kaya arkası almışsın
/ne diyon lan salak hadi
+öff tamam...

babamla bizim efsane kasa toyotayla (arada direksiyon sola çeker rot balansa gitmesi lazım ama söylemedim babama o sorunsuz olduğunu sanıp mutlu oluyor bende ses etmiyorum üzülmesin diye nedense) işcileri yoldan aldık ben hala uyanamamışım;

+bu da bizim çocuk bu gün sınava girecek ayın 12 sinde de asker olacak maşallah
-abi bu mu çocuk büyük değil mi?
/baba sen ve işcilierin gerçekten çok komiksiniz nedir bugünlerde herkesteki mizah kabiliyeti şaşıyorum valla!

neyse sınav yerine geldik arada depoyu fulledi babam bakmayın efsane kasa toyotaya bindiğine deposu hep fuldur benim babam çok zengin istese q7 de alır ama klasik adamdır;

-neyse baba sen sağa çek ben içeri girince sana el sallarım sende gidersin ok anlaştık mı
+tamam 5 dk içinde gelmezsen polise haber vericem ona göre zira sabıkalısın (off tamam bunu babam yapamaz o kadar da değil bunu ben uydurdum şimdi)
...

askeriye önü;

-ben sınava girmek için geldim ama şu yanda arkadaşın elinde olan zarftan bende yok. (dedim birden bir ışık geldi gözüme nur gibi huşu içersinde yaptığım aptallağı anladım)
+ee o yoksa giremezsinki sınava
-"eeee o yokse giremesssin ki sınava" şuna bak biliyoruz anladık herhalde ışığı görmedin mi?
+git deli raporu al oğlum sakala bak hele
-off tamam yaa bu arada sakalım da ne var yahu bildiğin kirli sakal işte ne anlarsınız siz zevksiz sinek kaydı herifler ıyyy.

...

arabaya döndüm;
-noldu lan erken geldin askerliğin çabuk bitti galiba
+öff baba sınavdı bu askerlik değil,ayrıca kimininki erken gelirmiş dokunma şu anda bana kağıdı unutmuşuz kartaldan almalıyız ama hızlı sür tokyo driftteki japon adam gibi
-o kim lan salak,ben ondan daha hızlı kullanırım,ayrıca gerçekten salaksın kağıdı almadan nasıl sınava gireceğini zannediyorsun.
+tamam söfeer bey sürün...

kartal askerlik şubesi,babam gene arabada bekliyor o sevimsiz espiriyi bu sefer kimse yapmıyor ortam biraz gergin;

-yaa şeyy ben bu gün sınava girecektim,ama sınav kağıdımı almamışım alabilir miyim?
+1-2-3 undeki sınavlara girmek için sen sınav giriş kağıdını almadın?
-evet almadım
+şimdi onu istiyorsun
-evet istiyorum onu(bu arada kimliğimle kontrol de yapıyor)
+olmaz sen zaten nisan 2013 de askermişsin hem erken sevk istemişsin hem mart 31 e kadar gelip sınav kağıdını almamışsın sistem seni direk tekrar eski celbine atmış istersen ağustos celbine de yazabilirim seni
-ya geçen seferde böyle şeyler yaptınız neden beni hep bir yerlere atmak sitiyorsunuz yahu askere gideceğim anlatamıyorum galiba,burda daha üst bir yetkili yok mu (sanki restorant amk buda fixdir zaten daha üst bir yetkili olayı sonunda güldüğüm klişeleri kendim yapmak zorunda kaldım)
+var binbaşı orda bak konuş onla

onun yanına gidene kadar da anladım zaten ne bok yediğimi,ne söylediysem ne konuştuysam hatırlamıyorum binbaşıyla ondan sonra babam da işte binbaşı yüzbaşı tanıdıklarını aradı ama nafile,en son hala konuşuyordu "baba boşver yaa konuşma şu salaklarla" dedim baktım arkamdan kovalıyor ben kaçtım oda işe gitti herhalde daha eve gelmedi...
günboyu bir kubar kafası, bir ot kafasında dolanan bu ruh-i yorgunun onca debdebe içinde elbette ki birsürü dalgınlık yapması kaçınılmaz olabiliyor.

su şişesine su bidonu demek bunlardan biri olabilir pekâlâ. ama çok daha acıklı bir tanesinden bahis eylemek niyetindeyim. dinleyin hele.


kardeşim uzak bir şehirde üniversitede okuyor. başarılı ve iyi bir abi olduğum söylenemez. bilakis gayet başarısız ve dahi çokça kötü bir abi olduğum bile söylenebilir. paraya ihtiyacı varmış. annemlere haber vermiş. parayı da benim yollamam gerekiyormuş. ablamın daha önceden para yatırdıktan sonra bankadan aldığı dekontu (ki bu dekontta kardeşimin hesap numarası var) ve parayı alıp bankaya yollanıyorum.

hava güzel. müzikçalarımdan güzelim müzikler çalınıyor kulaklarıma. arka cebimde de sigara paketi. yakıyorum ve dinliyorum ve yürüyorum. kimsenin keyfime karışacak lüksü yok.

çarşı merkezine gelince bankaya doğru seyirtiyorum. halk bankası ahan da karşımda. kapıdan girer girmez kendimi bir ana baba gününde buluyorum. bir banka bu kadar mı kalabalık olur yahu!? şu sıra numarası alınan makineden alıyorum sıra numarasını. küçük emrah bakışlarıyla göz atıyorum işlem gören numaraya: 254 (bunu salladım elbette hatırlamıyorum. ama durumun vehametini ortaya çıkarmak için bunu da not düşmek gerekiyor) elimdeki sıra numarası ise 369. oha! kardeşcağız gurbet ellerde aç biilaç kalmasın istiyorum. ve beklemeye başlıyorum. uzuuuuunca bir bekleyişten sonra sıram geliyor. vakur adımlarla vezneye geliyorum. dekontu ve parayı çıkarıyorum. "iyi günler. kolay gelsin. para yatıracam. hesap numarası burda yazıyor." deyip, dekontu veznedara uzatıyorum. beyefendi bir dekonta bir de bana bakıyor üst üste. "ehm" diyorum "evet, para yatıracam." bir sinsi gülümseme beliriyor beyefendinin dudaklarında. "burası halk bankası" diyor alaycı bir şekilde "vakıf bank bildiğim kadarıyla...."

devamını duymuyorum bile. duyamıyorum. vakıf bank. vakıf bank. vakıf bank. bu iki kelime çınlıyor birkaç saniye boyunca kulaklarımda.

mizaç itibarı ile muazzam bir şirinlikte, harikulade bir tatlılıkta, muhteşem bir sempatiklikte, harika bir yakışıklılıkta olduğumdan, "eööö şeeey" demekle yetiniyorum ve gerisin geri halk bankası'nın kapısından çıkıveriyorum.

muazzam biriyim ben vesselam.
elektrik süpürgesini odanın lambasını açarak çalıştırmaya çalışmak, tabi teknolojinin daha o kadar gelişmediği bir tokat gibi yüzüme çarptıda doğru yolu buldum.
arkadaşın çok kötüyüm gel içelim mesajıyla iş çıkışı evine doğru yola koyuldum, arkadaşın evine yakın otobüsten inip en yakın marketten biraları da aldım ve evin yolunu tuttum ki arkadaş bir hayalet gibi adeta süzülerek yürüyor, bu arada arkadaşın kötüyüm dediğine bakmayın aslında hiç bir şeyi yok, genel geçer konulara bile çok kötüyüm diyen biri.

ben: hayırdır nereye uçuyorsun böyle ?
ark: bira alıcam işte hem para çekmem gerekiyordu.
ben: aldım ben biraları sen çek paranı. ve atm de hemen dibimizde
ark: aq zaten geçen gün kartı unutmuşum makinede, bir gün sonra fark ettim pazar günü aradım bankayı, allahtan bir şey olmamış hesapta. 3 gün sonra yenisi geldi.
ben: olm harbi ruh gibisin valla.

ve para alınır,arkadaş arkasına bakmadan yola koyulur,ben hala atm önünde ona bakarak ve koparak:

sen bir şey unutmadın mı? evet kartı yine makinede unutup gidecekti ben olmasam.
yine gelmişim okuldan yorgun argın.
kafamda bi milyon falan.
neyse, ev arkadaşım geç gelmemden dolayı yemeği yapmış yemiş bana da ayırmış.( yemek sırası bendeydi)
gönlünü almak için çay demlemek istedim( benim gibi çaykoliktir kendisi)
suyu koydum kaynadı falani çay poşetinden çay alıp çaydanlığa atmam gerekiyor ya,
işte ben çay suyunu alıp çay poşeti döktüm.
sadece çay demlemek istemişken, bende demlenmiştim.
öyle işte. *
annemin tabağıma çorba doldururken benim bir yandan çorbayı dökmem *
dalgınlık mı salaklık mı bilmiyorum ama, sevdiciğe alınan hediye paketinın* içinden fiyat etiketinin çıkması. nasılda girmiş hınzır oraya bilmem.
yazın bittiğinin anlaşıldığı anlar başlığını açıp entry girmek, bir zaman sonra başlığın olmadığını görmek, olduramadık diye tekrar aynı başlığı açmaya yeltenmek ve aslında başlığı ukde olarak verdiğimi görmem, girilen entryde açıklama olmuş iyimi.

ayrıca;
ben neden hep -mek -mak konuşmak!!1bir!1

(bkz: kendi ukdesini dolduran yazar)
çok yakın (ikisini de aynı gün tanıdığım için 14'er yıllık arkadaşız ve ev arkadaşlığı da yaptık 2 yıl) iki bayan arkadaşımın onay mekanizması haline getirdikleri bana yeni erkek arkadaşlarını tanıştırma sürecinde yenilerine ısrarla, problemli süreçler yaşayıp noktaladıkları (biri 4 diğeri 6 yıllık ilişki) erkek arkadaşlarının isimleriyle hitap etmem.
uykusuz geçen bir gecenin ardından akşamdan kalma bir ruh haliyle türk kahvesi yaparken makinenin içine şeker koyup türk kahvesini koymamak. hatta abartıp bunu servis yapmaya kalkmak. iş arkadaşından yediğin azardan sonra portakal suyu sıkarken sıkacağın altına bardağı koymamak. daha neler var neler!
yeni ayrıldığın ve çok sevdiğin sevgilini düşünürken mağazanın kapısından değil de vitrinin olduğu cam kısmında girmeye çalışmak. cama çarpıp yere düşmek çevredeki 50 kişinin sana bakıp bakıp gülmesi.
eczaneye gidilir gerekli vitaminler alınır kredi kartı uzatılır şifre girilir ve adam kredi kartınızı ve vitaminlerinizi uzatır, yine bekleriz teşekkür ederim der.

o dalgın düşünceli bedene sahip ben ise :"merhaba!" der... e tabi,gece uyuyamamış, kafa da milyon iş ve aşk acısı birleşince...

adamla bakışılır bir müddet, bir 10 saniye.

sonra "anlaşılan benim kafa iyi değil bugün, saolun" der çıkılır. adam ise arkanızdan gülüyo mudur, yoksa şizofrenik durum karşısında şok olup felç mi geçirmiştir bilinmez.




az sonra tanışacağımı bildiğim, gelen misafirin adını ece sanırken, tanışma esnasında karşıdan gelen,
- merhaba, ben x.
cevabıyla afallayıp karşılığını
- merhaba, ben "ece".
olarak vermem. (bkz: kişilik bölünmesi )
bir fincan suyu kettlle'a döküp tüm şartellerin atmasına sebep olmam..
en aptalca olanı:
bir toplantıya çok uykusuz katılmak zorunda kalmıştım. arkadaşıma rica ettim ''konuşmaları sen yap ben sadece destek çıkayım gerekirse, konuşacak halim yok''. dilek adlı arkadaşım ''olur'' dedi. tanışma esnasında dilek kendini tanıttı adamlara tokalaşırken, sıra bana geldiğinde kendimi destek çıkmaya programladığımdan ''merhaba ben dilek'' diye adamların elini sıktım. sonra arkadaşımın bakışlarından adımın dilek olmadığını hatırlayıp ''hee yok ben dilek değilim dilek o'' diye bir güzel sıvadım...
bir de sürekli yaptıklarım var:
sokak kapisınin kilidini açtıktan sonra anahtarı dışarda kapının üzerinde bırakıp uyumak
ocağı açık unutmak, farkettikten sonra sıcak tavayı göz göre göre çıplak elle tutmak
sigarayı tersten yakmak

arkan dönük başka bir işle uğraşıyorken elindeki kaynar suyu masaya bırakmaya çalışmak, bacağımın ve arkadaşımın yanmasına sebeb olan hareket, evet çok salakça.
sabah alarm çalmadan (6.55 te çalıyor) birkaç dakika önce uyanıp alarmı kapattım sinir bozucu sesini duymamak için. her sabah olduğu gibi hazırlandım, ayakkabılarımı giydim ocağın saatine çarptı gözüm 6.10 u gösteriyordu. telefonuma tekrar baktım evet 1 saat erken uyanıp hazırlanmıştım. normal bir insan çıkıp kahvaltı filan ederdi sanırım benim durumumda ama ben üstümü başımı çıkarıp tekrar mışıl mışıl uyudum...sanırım aldığım uyku haplarının kafası bu.
kendi entryim diye başkasının entrysini editlemek, ışık hızıyla silebilme kabiliyetim var allahtan.
  • /
  • 4