yapılmış en aptalca dalgınlıklar

erkek arkadaşa, benim sözlük şifrem neydi diye sormak
evimin anahtarını bulamayınca , iki saatten fazla kapıda bekleyip sonra anahtarın ceketimin cebinden çıkması .
banka kartını bankamatikta unutmam.
bakkala sigara almaya gidip telefonu orda unutmak .
apartmanın elektrik panosundaki bağlantıyı dalgınlıktan yanlış yere bağlayınca , bazı bina sakinlerinin elektronik eşyalarının yanması ve sonra polis çağırmaları .
.
sigarayı ocaktan yakmak için kibrit aramak.kibriti bulup ocağı yakmak ve tabiki sonra sigara...
gözaltı kapatıcısını sürmeyi unutmak.beyaz gözaltlarımla 4 sokak yürümek.
heteroseksüel ve seni bilmeyen bir arkadaşınla bir adamı çekiştirirken "ama çok tatlı adam beee" deme gafletinde bulunmak.
sigara ile kibritin rollerini değiştirip, sigara ile kibriti yakmaya çalışıyordum.
kafamda dolaşan tilkiler ne zaman dolaşmayı kesecek...
bir entri yazmak üzere başlığı açarım, aklımdakini yazarım, gönderirim, sonra bir bakarım o entryi bilmem kaç hafta önce zaten -hem de aynı kelimelerle- yazmış olurum. yazdığımı unutuyorum.
yeni yılın ilk günü. normal olarak geceden kalmayım, kafam kazan gibi, zaten son iki haftayı günde birkaç saat uykuyla geçirmişim. tatilden eve dönmek için havaalanına gittim, biletimi uzattım. görevli kadın çatır çatır klavyede bişeyler yazdıktan sonra suratıma manasız manasız bakıp ''hanfendi uçuşunuz yarın'' dedi. ben cümleyi idrak edene kadar biletimi gösterdi. 2sine alacağım bileti 1ine almışım. kafamdan aşağı kaynar sular inmeye başladı çünkü 2sinde iş başı yapmam lazımdı. nerde kalırım iştekilere ne derim diye düşünürken yalvar yakar ettiğim görevli kadın bilet buldu akşam uçağına. ohoo nasılsa bol bol zamanımız var diye zaten ayrılmayı istemediğim yanımda gelen kızla şehire indik tekrar. biz öpüşe koklaşa gezerken zamanın nasıl geçtiğini anlamadık ve uçağımı son anda yakaladım, o da şansıma uçak rötar yapmış . güvenlikten geçişimi güvenlik kameralarının dili olsa da anlatsa..
edıt: o kadar dalgın bir insanım ki yaptığım dalgınlığı anlatırken bile dalgınlık yapıyorum...1ine alacağım bileti 2 sine almışım..bileti 1ine alsam zaten uçar giderdim değil mi? beni uyandıran, zeka küpü pony slaystation a teşekkürü bir borç bilirim.
kutu tuborg ve pringles ikilisinde kavram kargaşası, pringles'ı bira diye içmeye yeltenmek.
sabah kalkılır kettle'a su konur kahve için.
su ısınır, kahve dolu fıncana önce kettle'ın üstündeki demilkten çay konur sonrada su...
babamın mesleğini soran arkadaşıma ilk önce doktor deyip sonra hatamı anlayıp mühendis demem.o salak sırıtmam hala dalga konusudur arkadaşlar arasında
bugün, nerede oturuyorsun diyen arkadaşı ''ankaraa?'' şeklinde cevaplamam.
ben bunu derken ankara'dayız ayrıca, oturmuş sohbet ediyoruz. * * *
akbil yüklerken cüzdanda para bulamayıp arka tarafa dönüp "pardon, fazlalık kağıt paranız var mı" diye sormak.
ofisteki yoğun çalışma sırasında telefon edilmesi gereken kişiyi aramak için ahize kaldırılır, dahili numara tuşlanır ama ses gelmez, bir an sağ sol kolaçan edilip numara bu sefer telefon tuşlarını kullanarak telefon edilir. henüz bilgisayar numarik tuşlarından telefon edilemiyor oluşu ne saçma.*
akbil bayiine parayla beraber akbil yerine kimliği uzatmak ve adamın da kimliği alıp cihaza takması.
telefonda babamla konuştuktan sonra babamın suratına telefonu 'hadi elletme' diyerek kapatmak.tabi sonradan kendime baya sövmüştüm ne dedin lan sen diye.
hsbc bankamatiğine akbankın kartını sokarak para yatırmaya çalışmak, becerememek, güvenliğe ''yaa yardımcı olur musunuz. para yatıramıyorum.'' demek, güvenliğin ''akbank 50 metre ilerde.'' demesi. ooff off.
okul turnikelerine öğrenci kartı yerine kredi kartını basıp ısrarla hala neden olmuyor diye dövündüğüm oldu.
takiben başka gün, otobüste akbil yerine kredi kartı basıp neden okumuyor ya yeni doldurdum diye veryansın ettiğim de oldu.
metroyla taksim yönüne gelirken yıllardır kullandığım halde şaşkınlıktan 5 durak yanlış yönde seyahat edip sonra tekrar taksim'e geri dönmek.
su içmek için masadaki sürahiyi alıp bardağa suyu doldurmam ama saliseler içinde elimdeki su dolu bardağı unutup sürahiyi kafaya dikmem.*balık bile üç saniye aklında tutabiliyor.
(bkz: balık hafızalı insanlar)
yüksek lisans dersliği diye, lambur lumbur asistanın odasına girmek. kadıncağızın yüz ifadesini unutamıyorum.
market alışveriş ödemesinde kredi kartı diye ulaşım kartını vermek.
buluşık makinasını boşaltırken bardakları buzdolabına dizmek.
misafire çay servisinde bardaklara sadece dem koymak .
çatalla çorba içmeye çalışmak.
kapı çaldığında alo efendim demek .
alışverişte 5 tl verip 50 tl verdiğini sanıp para üstü beklemek sonra karşı tarafa borçlu çıkmak .
iett ye bindim sanıp minübüse binmek ve paso basıcak yer aramak.
kahvaltı servisi yerine yemek servisleri açmak .
  • /
  • 4