- anne dolaptaki kavunu versene canım çekti.
- karpuz var, karpuz ye; aynı şey.
- anne benim canım kavun çekti.
- bak yoğurt da var istersen.
- tamam anne, su içiyom ben.
bir elin yumruk yapılarak, diğer elin ise onu üstten kavrayacak şekilde sarması ve ani bir refleks hareketiyle yumruğu kavrayan elin, ön kolun * alt kısmına gelecek şekilde hızlı bir biçimde kaydırılmasıyla ortaya çıkan tatlı mı tatlı sestir. *
saat 17:20 itibariyle sonucunun açıklandığı ve kursun derslerine hiç gitmeden meb'in yaptığı sınavdan 80 aldığım test uygulamasıdır. basittir, gereksizdir, boşa strestir.
başbakan ahmet davutoğlu'nun bilecik'in söğüt ilçesinde 733'üncüsü düzenlenen ertuğrulgazi'yi anma etkinliklerindeki dikkat çekici önerisidir. bilecik, osmanlı devrinde ertuğrul adıyla biliniyordu.
işçi ölümlerine önlem alması beklenen siyasi iktidarın "bunlar bu işin kaderinde var, yakın geçmişte (250-300 yıl önceden bahsediyor) avrupa'da da amerika'da da bunlar olmuştur." demesine neden olmuştur. hayretler içinde bırakıp beyin dumuruna uğratan olaylar silsilesidir.
söylenenin aksine medeniyet ve hoşgörüden ne kadar da uzak olduğumuzu gösteren etkinliktir. şaka yapan ya dayak yemiştir, ya küfür yemiştir ya da horlanmıştır. ancak avrupa ya da kanada veyahutta japonya öyle mi? adamlar insana değer verdiği için her şeyi hoşgörü ve espri anlayışıyla karşılayabiliyor. bence bir toplumun medeniyet derecesini sınıflandırmada bu tür belirleyici ölçümlerin önemi büyüktür.
böyle bir sözlüğün varlığından o gün haberim olduğu ve gün içerisinde "anaa acaba nasıl geçmiştir ki la?" diye düşündüğüm, "dur kadıköy'e 10:15 adalar vapuruyla geçeyim, belki sözlük ahâlisini görürüm." dediğim tahmin ettiğim gibi çok da güzel geçen bir etkinlik olmuş. helâller olsun, hoşlar olsun. *
kanunsuzluktur. ulusal bütünlüğe ve atatürk türkiyesine vurulmuş en büyük bölücü darbedir. resmi bir kurumda anayasaya göre resmi dilden başka bir dil kullanmak yasaktır. bunun dışındaki yerlerde isteyen istediği dili kullanır eder zaten.
kanunsuzluktur. ulusal bütünlüğe ve atatürk türkiyesine vurulmuş en büyük bölücü darbedir. resmi bir kurumda anayasaya göre resmi dilden başka bir dil kullanmak yasaktır. bunun dışındaki yerlerde isteyen istediği dili kullanır eder zaten.
aslolarak milliyetçilik ve ırkçılık ayrıdır. milliyetçilik din bağlamlı bir görüştür, ırkçılık ise yalnızca soy bağlamlıdır. mesela benim için bir hristiyan gagauz türkü ile müslüman uygur türkü aynı yere sahiptir. türk soylu olması yeterlidir. he durum böyle olunca geri kalan tüm ırklar ölmeli midir? ne alakası var yavrimu...
bir ırka ait olan kişinin, ırkını sevip kollaması ve değer vermesidir. yönlendirmelerin aksine "benden olmayan herkes ölsün" değil, "ırkıma zarar verenler" ölsündür. irkı belirsiz olanlar tarafından sürekli olarak "faşist" bir biçimde bastırılmaya çalışılmıştır. tarihte çoğu katliamlar hatta neredeyse hepsi din adına yapılmışsa da ırkçılık dincilikten daha korkunç gösterilmiştir. irkçılık kültür ve medeniyet işidir, herkes ırkçı olamaz; ırkçıyım dese bile. (bkz: hüseyin nihal atsız: ırkçıyız ne olacak; türk ırkı sağ olsun)