eşcinsel filmi olarak görmekten ziyade izlenebilecek çok güzel bir komedi kesinlikle izlemenizi tavsiye edeceğim bir film.
steven russell (jim carrey), debbie (leslie mann) ile mutlu bir evliliği olan yerel bir polis memurudur. fakat stevenın bu mutlu aile tablosunun arkasında gizli bir sır vardır... gerçek annesini bulmak için polis memuru olmuş bu adam gizli bir eşcinseldir aynı zamanda...
bir gün yaptığı kaza ile birlikte hayatının değiştiğini düşünen steven bundan böyle sırlarla yaşamak istemez. artık hayatını kanunen yasak bile olsa kendi istediği gibi yaşayamak isteyen stevenin başından yeni bir sevgili de dahil olmak üzere bir çok yeni olay geçecektir...
bunlardan biri de sevgilisi philip morrisi ve kendini(ewan mcgregor) hapisten kaçırma planıdır.
annenizin kıymetini bilin dedirten reklam, kaybettikten sonra çok geç oluyor.zaten bu anneler günü çok acımasız oluyor bizim gibi annesini kaybedenlere bir de böyle damar videolar zor çok zor
sanat kimsenin tekelinde değildir.sanatla uğraşan herkes sanatçıdır.
eğer tüm sanatçı sanatını mükemmel yapan kişi ise "kötü sanatçı" kelimesi anlatım bozukluğumu oluyor dedirten üzerine düşünmemiz gereken başlık.
iyi sanatçı ve kötü sanatçı da ayrıca göreceli olan bir şey kime göre neye göre
kendinden emin olunmadığında ve karşı taraf gerçekten çok önemli ise içine düşünülen durum.her zaman olmaz bazı insanlara karşı olunur.
herkese karşı aynı şeyleri hissediyorsa bu tamamen "herkes beni beğensin,kimse bana cephe almasın " denilen kişilik bozukluğudur.bu insanlar hayatlarını hep başkalarını memnun etmekle geçirirler.
demokrasi asla çoğunluğun aldığı karar olarak görülmemeli o sadece demokrasinin getirdiği sonuçtur.demokrasi en ufak topluluğun bile fikrini özgürce dile getirebilmesi temsil edilebilmesidir.
i know what it is to be young
ben genç olmanın ne olduğunu biliyorum
but you don't know what it is to be old
fakat sen yaşlılığın ne olduğunu bilmezsin
soeday you'll be saying the same thing
bir gün , sende aynı şeyleri söylüyor olacaksın
time ticks away, so the story is told
zaman geçip gidiyor ve bu hikaye anlatılıyor
i've asked so many questions
birçok soru sordum
of the wise men i met
tanışdığım akıllı adamlara
couldn't find all the answers
no one has, as yet
cevapları henüz kimse bulamamış
her şey bir ayının sözlüğü şans eseri bulmasıyla başlar kısa zamanda çok iyi bir yazar olan kahramanımız çok güzel dostluklar edinmiş ve popüler hale gelmiştir.günün birin de ayının birine aşık olur tabi bu karşılık bulur.
her şey klavyenin ardında çok güzeldir.kameralar açılır sohbetler edilir beraber sabahlanır.günler çok güzel geçmektedir.kahramanımız itilmiş hor görülmüş bir kitlenin içinde kendi gibi olan kişilerle yalnızlığını yendiğini düşünür taa ki gerçekler yine tokat gibi suratına çarpılıncaya kadar.
ayi sozluk bir zirve yapar,zirveye her kesimden insanlar (lgbti) o gün büyük bir heyecanla katılmıştır.ama zirvede bir kişi eksiktir.
o da bizim kahraman.aylarca internet üzerinden sohbet ettiği aşk yaşadığı sevgilisi çok merak eder neden gelmedi diye.telefon açar ulaşamaz hırslanır sinirlenir o gün zirvede tanıştığı biri ile onu aldatır.
halbu ki gerçekler çok farklıdır ötekileşmiş bir dünyanın mensubu olan kahramanımız aslında engellidir.belden aşağı felç geçirmiştir yürüyemiyordur.
bu gerçeği aşık olduğu birine söyleyememiş o kişiyi kaybetmekten korktuğu için her gün ertelemiştir.....
sonuç olarak kısa keseyim.film içinde sadece bu iki kişi değil bir lezbiyen yazarın, bir ayı yazarın,bir trans yazarın ... vb her kategoriden bir çok eşcinselliğin ufak ufak hikayeleri olursa ve bu hikayeler harika bir final ile bağlanırsa güzel bir şeyler çıkabilir.
(mesela çocuk sahibi olmak isteyen lezbiyen bir kadının ve gay bir adamın sözlükte şans eseri tanışması ve hikayeleri olabilir.)
çok uzatmak istemedim.
gay olarak her ne kadar itilmiş gibi hissetsek de bizlerden daha çok ötekileştirilmiş bir çok insan yaşıyor üstelik onlar bulunduğu durumu saklayamıyorlar da,
aslında toplumun genel sorunu farklılıklara karşı ön yargılı olunması.