bahtabakan

Durum: 239 - 0 - 0 - 0 - 19.07.2014 00:24

Puan: 2650 - Sözlük Kezbanı

14 yıl önce kayıt oldu. 1.Nesil Yazar.

Henüz bio girmemiş.
  • /
  • 12

sevişirken çoraplarını çıkarmayan insan

bacakomuza pozisyonda sevişirken, partnerin, omuzlara alınan ayaklarını öpüp, yalamaya engel harekettir.
hiç tasvip etmediğim insandır.

ayı yattığı yerden belli olur

beyaz çarşaf üzerindeki kıllardan ve döl lekelerinde belli olur.

uuu beybi güzel bir hareketlenme oldu bende

yiğit özgür'ün güzel bir karikatürü.

kıllı göt

sevişirken kulağın yalanması

hafif yalamalar, sıcak nefes eşliğinde (bkz: dirty talking ) de varsa tadından yenmez. sevişmenin en haz veren anıdır.

çok güzel hareketler

kıllı göt

kişiden kişiye değişir güzel görünmesi. kıllarını parmaklarla çekiştirip yalaması en zevkli göt. gerçi ben parlak göt de seviyorum.
sanırım ben göt seviyorum.

pasif taşağı

iri ve kıllı olanları makbüldür.

elini kendi pantolonunun cebine sokturup avuçlatan adama aşık olmak

aşkların en büyüğüdür. aşkların en kutsalıdır. öyle böyle değil yani. ne mecnun'a nasip olmuştur ne de romeo'ya böyle bir aşk. masallarda yaşanır aşkın böylesi diyeceğim ama cık. masallarda bile yok böylesi bir aşk. en büyük edebiyatçılar ıkındı ıkındı ama böyle bir aşk hikayesi yazamadı. werther'in neyim çektiği acılar bu aşkın yanında mavra kalır. yok yani böyle bir aşk a dostlar.

neyse ben vizelerin bitişini kutlamak için pantolonumun cebinden avuçlatmaya pardon aşık olmaya gidiyorum. ıcıcık da ben yaşayayım böyle büyük aşkları.
kib. by.

nerden öğrendin bu edebiyatı

http://inciswf.com/ve1353193754.swf

başkasına ait hikayeyi, şiiri; yazarını, şairini belirtmeden paylaşan, kendisi yazmış hissi vermeye çalışan emek hırsızlarına sorulası soru.


orospunun aşkından ne olur lan

imla

öncelikle bu girdiyi fularımla birlikte yazıyoruz. efendim isteyen istedigi gibi yazar pek tabi. benim sözüm 'cahil piç' diyerek başkalarına cehl addeden gerçek cahil piçlere. ayılara cahil demeden önce okuma yazma öğren. dahi anlamındaki -de, -da eklerini ayri yaz. her noktalama işaretinden sonra bir boşluk bırak.

friedrich nietzsche

bak beyim! okumuş etmiş adamsın. felsefeni yap geç. ne ugraşırsin dionisosla apollonla. ne üstune vazife kriz, sanat, estetik. varoluşculuktan yardır gitsin. sana ne estetikle krizi bağdaştırmaktan. ölmüş gitmiş adamsın. niye beni böyle konuşturuyorsun.

orospunun aşkından ne olur lan

sevgili ayular. bu cahil cühela kısmısı bilmez. namına 'ağır roman' dirler bir film vardır. bu gerçekliği su götürmez kelam-ı kibar, o filmde geçmektedir.
imdi; benim bi' arkadaşım vardı. bu arkadaş hamamlarda kulamparalara gulamlık ider, hamama gusletmeye gelen ayuların gönüllerini ve zekerlerini hoş itmeye çalışır fısk-ı fücür içinde yaşaridü. canla başla kendüsünü bu işe hasretmüş idi. el'anda bu mesleğü icraya devam ider.
(klavyade osmanlıca kelimeleri -şapkalı a- vs yazamadığım için günümüz türkçesiyle devam edeceğim)
neyse bizim bu ''bi' arkadaş'' hamamlarda, bar kapılarında azimle, ma'badını yani götünü dövdürürken, internetten tanıştığı birisi bunu ellemiş mi ne yapmış bu da ona aşık olmuş. bunu anlatır durur kaç zamandır. benden akıl ister. der ki 'biliyorsun ben orospunun önde gideniyim, bu meslekte götüm folloş oldu. bu adam beni elledi mi, okşadı mı, yoksa sikti mi tam hatırlayamıyorum ama bana bir şey yaptı. içim bir hoş oldu. ben buna aşık mıyım şimdi?''
dedim ki ben de 'orospunun aşkından ne olur lan??? yarın bir başkası eller, değdirir, sürttürür, siker, sokar bu defa da ona aşık olursun. paran bitince sana kim para verip, pırlanta küpe neyim gibi hediyeler alır bu defada ona aşık olursun. sen orospu olduğun için zengin, seni evine bırakan, pahalı hediyeler alana aşık olursun. amma lakin ki böyle değildir. adam seni sikince, kova mı sikiyor, göt mü sikiyor anlayamayınca içinden der ki ''yav ben bu zekeri buna dahleyledim amma nereye duhul ettim ben de anlamadım. dur bir daha kökleyim. yoo aynı. bu kova yav. benim kamaşullah nereye girip çıkıyor belli değil,
ben ki zekerinin büyüklüğü ile nam salmış birisiyim ben bile böyle diyorsam bu oğlancağızın yediği yarraklar burdan köye yol olur''. bunları anlattım bir bir ama olmadı. 'sen aşktan ne anlarsın? aşk demek göt demek değildir' falan dedi bu. ben de 'evet değildir ama seven kıskanır. seven sadece onu arzular, her şeyiyle sadece o vardır' dedim ama olmadı. 'hiçte bikerem o beni çoh sefiyor, ben de onu çok sefiyorum, sen ne anlarsın aşqtan' dedi. baktım olmuyor, ben de siktirettim orospuyu hayatımdan. 'siktir git ulan bundan sonra kimin oğlanlığını yapacaksan yap, bana bulaşma da ne bok yersen ye. git aşkını az ötede yaşa' deyip vurdum götüne tekmeyi.
a dostlar. bok köpeğin turşusuymuş. yemese de koklarmış. orospunun aşkı da böyledir. birisine aşığım der ama diğer erkeklerle de sikişmeyi, en azından oynaşmayı, saksoyu ihmal etmez. çünkü bunlar onun turşusudur. devamlı nevale cinsinden yer, yemese de arada bir koklar. 'aşığım, öldüm bittim, çohhh rumantik, beni çoh sefiyor qızlar, sevmese eller mi, dokunur mu hiç di mi cicim, bicim, aşkım bibiğim' diye diğer orospulara hava atar. bundan da öteye gitmez.

1.74 boyunda kültürlü yakışıklı seksi zeki ayı

bir tanım, beni, ancak bu kadar iyi tarif edebilir :)

gerçi boyu birkaç santim eksik yazmış ama olsun o kadar.

rimming

sadece sevgiliye yaptığım yalama çeşidi. gerçi yalamaktan ziyade dillimle sikiyorum demek daha doğru.

üşengeç olmak

ilk iş

inşaat ameleliği. mersin'in o yaz sıcağı ve neminde bir yaz çalışmıştım inşaatlarda. çok zor bir iş ama okullar açılıp hayatımın tek aşkı yazlıktan dönüp ikimiz de okula başladığımızda beraber dersleri kırıp bir kış yemiştik kazandığım paraları. o yazlıkta tatil yapmış ben inşaatlarda amelilik yapıp kış için para biriktirmiştim. helali hoş olsun.

istanbul'da ortalama bir yaşam için gerekli olan maddi gelir miktarı

istanbul'un nezih bir semtinde, eli yüzü düzgün bir evde oturup, kültürel ve sosyal yaşamı ihmal etmeden yaşayabilmek için gerekli olan maddi gelir miktarının merak edilmesi durumudur.
son istanbul ziyaretimden sonra, yaklaşık bir yıl sonra da yaşamımı devam ettirmeye başlayacak olmamdan dolayı iyiden iyiye merak ettiğim durum.
istanbul sanırım türkiye'deki ekonomik makasın en açık olduğu şehir. asgari maaşla geçinen de var milyar dolarlala geçinenler de var. bu uçurumu bir kenara bırakırsak nezih bir semtte, ortalama bir evde, sinema, tiyatro, arkadaşlarla akşam birkaç kadeh içmek vs gibi bir yaşamın maddi bedeli nedir?
birkaç yıl önce görece mütevazı bir gelirle galata'da ev kirası vermeden güzel bir evde yaşamaya başlayacaktım, her şey yolunda giderken son anda, istanbul'a taşınma sebebim olan eski sevgili kişisisine güvenemediğim için vazgeçmiştim. o dönem, özellikle kira giderim olmayacağı için aylık maaşımın yeterli olacağını hesap etmekteydim. ama şimdi durum nedir bilemiyor ve kestiremiyorum.
şimdi herhangi bir bağlantı, takındı, sevgili bilmem ne olmadan yalnız yaşayacağım. bunun maddi bedeli nedir?
iş bu başlık; istanbul'da yaşayan ayıların ve ayı severlerin bilgilendireceğini, şenlendireceğini umduğum başlıktır.

ayı sözlük yazarlarının en sevdiği kokular

yayla evinde tertemiz çarşaflar üzerinde uyurken, sabah efil efil esen rüzgarın getirdiği kekik ve çam ağacı kokuları.

her gün koli kesip aşk acısı çeken insan

bunu yapanın aşkla zerre kadar alakası yoktur. kendisini kandırıyordur. aşık olan ve çektiği acıdan muzdarip bir insan böyle yapamaz. o ne aşıktır ne de aşktan haberi vardır. en büyük aşkın en büyük yarrağı yemek olduğunu sanır. göt acısıyla aşk acısını karıştırır.
  • /
  • 12
Henüz bir favori entry yok.

Toplam entry sayısı: 239

ayı sözlük yazarlarının ilk aşkları

lise aşkım. ilk ve tek aşkım. hasreti, özlemi, yangını hiç bitmeyen, her an zihnimde, her daim hayatımın tam merkezinde olan aşkım. yalanlarla, yalancılarla avunmuşuz ikimiz de yıllar boyu. şimdilerde tekrar bulduk birbirimizi. insanın bu yaşta eli ayağına dolaşır mı? sevgili denilen züppelerle ses tonunu kalınlaştırıp daha bir karizmatik olmaya çalışan bahtabakan ilk selamlaşmada tayyip'in diyarbakır mitingindeki gibi sesler çıkardı.
çok heyecanlıyım sözlük. yıllar sonra, yıllanmış bir aşkın kıyısında olmanın heyecanı bu.
hadi bakalım bahtımız açık olsun.

bu şarkı eşliğinde şarap içme dileklerimle.

hem utangaç, hem hevesli mektepli sevgililerdik
pek kırılgan pek acemi, bi söyler bin gülerdik

günün sözü

hep kitaplardan göndermeli cümle olacak değil ya. bazen yıllar sonra karşılaşılan lise aşkından gelen yüreğini titreten bir mesajdır.

'seni çok özlemişim. yıllar sonra bile gözlerin içimi ürpertiyor.'

firuzağa hamamı

yılbaşı gecesinin ertesi günü gittiğim hamam.

gitmemiş olanların fikir edinebilmesi için mekanı ve ortamı kırık dökük de olsa anlatmaya çalışayım. burası blog değil sözlük diyenler rahatlıkla eksileyebilirler.
öncelikle buraya hamam denilmesinin tek sebebi kapısında hamam yazıyor olması. bildiğimiz hamamlar gibi temizlenmek için değil kirlenmek için gidilesi bir hamam.
şu yaşıma geldim (ifade doğrumu bilmiyorum) gay hamama gitmiş değilim. daha doğrusu birkaç gün öncesine kadar gitmiş değildim. senenin ilk gününü hamam sefası ile süslemek amacı ile mezkür hamamın gediklisi diyebileceğim bir arkadaşımın rehberliğinde gittim.
kapıdan girişle başlamak gerekirse; hamamın müdavimi olan arkadaşımla ahşap kapıdan içeri hamam mimarisinde soğukluk denilen mekâna girdik. burada çay sigara içen peştamalli ve dolap, kabin sırasının kendilerine gelmesini bekleyen giyinik insanlar vardı. yoğunluğu buradan anlayabilirsiniz. biz de sigara yakıp beklemeye başladık. ilk izlenimim peştamalini ikiye katlayıp onu da ''düşük bel'' olarak giymiş, müşteri arar edasında şuh kahkahalar atan birkaç çocuğun dışında gey hamamda olduğumu düşündürecek bir durum söz konusu değil. görevliler sıranın bizde olduğunu söyleyerek kapıları bu salona açılan kabinlerden birisinin anahtarını verdi bize. kabinler sadece girişte yok. üst katta da yan yana sıralanmış bir şekilde birçok oda var. biz kabinde soyunup elimize verilen peştamalleri giydik. tekrar, sözünü ettiğim salondan geçerek küçük bir kapıdan ılıklık bölümüne geçtik. burası soğukluk denilen kısımdan biraz farklı. salondan, küçük odalara ulaşımı sağlayan koridor gibi bir yer. burada insanlar daha samimi. yani mekanın ismi gibi artık ılıklaşmış ilişkiler görülebiliyor. ama yine de çok fazla bir hareketlilik yok. sarılan, küçük öpücüklerle idare eden şahıslar öylesine ayakta bekliyorlar. sanırım sıcaklık ya da saunadan çıkan insanlar biraz rahatlamak için burada bekliyorlar. bu kısım o kadar kalabalık ki birilerine sürtünmeden adım atmak mümkün değil. soğukluk kısmına açılan küçük kapıyı açmak için bile bir sürü insan sağa sola çekilmek zorunda kalıyor. bu kısmın hemen sağ tarafında iki adat alaturka tuvalet var. ikimiz de önce tuvaletlere girdik. ben sağdakine girdim ama daha kapıyı kapayamadan geri çıktım. çünkü tuvalet çok pisti ve musluk çalışmıyordu. a dostlar ben hijyen delisi birisi değilim. doksanlı yıllarda kredi yurtlar kurumuna bağlı yurtlarda gocunmadan yaşamış birisiyim. şimdi o yurtların durumu nedir bilmiyorum ama o yıllarda o yurtlarda kalanlar anlamıştır demek istediğimi. hamamdaki tuvalete pis demek pis kavramına hakaret olur. eğer titiz birisi iseniz o görüntü karşısında direk kusabilirsiniz. kokuyu söylemiyorum bile. arkadaşıma sorduğumda onun girdiği diğer tuvaletin normal olduğunu söyledi. musluğu da çalışıyormuş. tuvalet tecrübesinden sonra ben direk hamamı terk etmek istedim ama hem arkadaşımı ısrarla gitmeye ikna etmemden hem de lanet olası meraktan dolayı gitmedim bir yere. sonra yine bir kapılan geçerek bir önceki gibi bir mekana girdik. birkaç kapı açılıyor buraya ve oturmak için plastik kanepeler var. sağ taraftaki iki kapı yıkanma bölümüne açılıyor. bu iki kapıdan soldaki ortada göbek taşı olan bildiğimiz hamam. kurnaların etrafında müşteriler yıkanıyor. yıkanma derken öyle haldur huldur yıkanma gelmesin aklınıza. plastik taslardan üzerlerine su döküyorlar sadece. yahu saatlerce durdum içerde bir tane sabunlu, köpüklü birisini göremedim. tamam ne istiyorsanız yapın da sonuçta burası hamam. işinizi bitirince bari vücut terini atmak, içerdeki o iğrenç kokudan kurtulmak için bir sabun kullanın. param olsa o hamamın karşısına of hamam açarım. orada kirlenenler gelip benim hamamda temizlensin diye. neyse efem boş bir kurna bulup iki yanına oturduk. tiplerin çoğu, çaldığı atı kapıya bağlayıp içeri girmiş gibi. nerde at hırsızı var bu hamam toplanmış. at hırsızı pazarı gibi bir yer işte. işin kötü tarafı bunlar kendilerini çok seksi zannettiklerinden dolayı havaları da bambaşka. çoğu kişi kasıtlı olarak bacaklarını açıp oturduğu için her boy ve tipte inik penis görebilirsiniz. az da olsa yabancılar bulunduğu için sünnetsi penis de görebilirsiniz. çift gelenler muhabbet ederken tekler genelde birbirlerini kesiyorlar. burada da çok hareketlilik yok. sadece kaçamak öpüşmeler var. biz de biraz su dökündükten sonra hamamı keşfe çıktık rehberimin öncülüğünde. yıkanma bölümüne geçen iki kapıdan söz etmiştim. soldakini anlattım sağdaki de ona benzer bir yer ama küçük göbek taşı falan yok ve çoğu kurnanın suyu akmıyor. bu bölüme açılan bir başka kapı da karanlık odanın kapısı. burası 3x3 büyüklüğünde olduğunu tahmin ettiğim küçük ve adı üstünde karanlık bir oda. kapı aralığından içeri girmek çok zor. hamamın diğer bölümlerindeki kalabalıkla eşdeğer bir kalabalık var bu küçük odada. kapıda biraz bekleyip çıkan birkaç kişinin yerine girmeye çalışanlarla beraber girdim. tabi girdim derken odanın ortasına ilerlediğim anlaşılmasın. kapı aralığının olduğu yere kadar ancak bir adım ilerleyebildim. sonra böyle böyle birkaç adım daha atarak odanın içini görebileceğim bir yere kadar ilerledim. tabi buradaki koku bambaşkaydı. yani kapıdan dışarı yayılacak kadar kesif bir koku var. o kadar insanın ter ve meni kokusu. kokunun ağırlığını anlatmam mümkün değil. o kadar grup seks yaptım ama böyle kokan bir ortam görmedim. içeride kimin eli kimin cebinde belli değil. oturanlar peştamalin altından ya da peştemali çıkarmış olarak mastürbasyon yapıyor. bazıları oral seks yaptırıyor bazıları diz çökmüş oral seks yapan kişinin kalçalarını, vücudunu okşuyor bazıları da birbirlerini iterek oral seks yapan kişinin içine girmeye çalışıyor. yani ne olduğu tamamen muamma. ayakta duranlar öpüşüyor birbirlerini okşuyor. ben sadece izlemeye ne olup bittiğini yerinde görmeye gelmiş olmama rağmen kaç kişinin tacizine maruz kaldım bilmiyorum. bir el göğüs kıllarımı okşuyor, onu uzaklaştırmaya çalışırken bir el penisime uzanıyor, o esnada başka bir el peştemalin altından testislerimle oynuyor, bir başka el kalçalarımın üzerinde geziniyor. feminen narin yapılı akça pakça birisi değilim. bildiğin ayıyım. kıllı bıyıklı göbekli vs. buna rağmen kaç kişi beni okşadı bilmiyorum. sonra arkadaşım da geldi karanlık odaya. ben de çiftiz görüntüsü vermek için ona sarıldım. arkadaşım benim aksime genç ve akça pakça biri. onun başına gelenleri siz anlayın artık. tabi o, hamamın müdavimi olduğu için çok daha rahat ve sakin tepkiler verdi.
içeride bu hengame devam ederken kapıdan bir ses duyuldu. '’dolmuş kuyruğu mu bu, yoksa sucuk ekmek mi dağıyorlar?’’ bunu söyleyen kişi '’hala’’ dedikleri bir adam. sanırım hamamın gullümcüsü o hala. ortama biraz daha baktıktan sonra arkadaşın yönlendirmesiyle saunaya yollandık. tabi karanlık odadan, götten baştan vazgeçmiş bir şekilde, '’sikmeseler bari’’ temennisiyle çıktım karanlık odadan. saunaya ılıklık bölümünden geçiliyor. hamamdan çıkışa göre sağa dönüyorsunuz koridorun sonundan sola dönünce yine karşılıklı iki plastik kanepenin olduğu bir bölüm var. bu bölümün sonunda ise siyah cam kaplı küçük bir oda var. işte orası sauna. sauna normal sauna. içerisi çok sıcak, ağaç sedirler vs. burada da kimi peştamalin üzerinden penisini okşuyor kimi çıkarmış mastürbasyon yapıyor birbirlerine kaçamak bakışlar atarak. biz girdiğimizde bir kişi oral seks yapıyordu. adamın birisi ayakta sedirin üzerinde duruyor, diğeri de bir alt basamağa oturmuş abartılı sesler çıkartarak oral yapıyordu. diğerleri de bunları izliyordu. bu durum nasıl gelişti bilmiyorum. biz girdiğimizde içerideki ortam buydu. biz de oturduk terliyoruz ama o dediğim abartılı sesler çıktıkça oral seksi izliyoruz. ama inanın bakmamak imkansız. yarım metre önünde oral seks yapılıyor garip sesler eşliğinde.(bu arada elemanın çok kötü yapıyordu oral seksi). bu '’corp, cuppp’’ sesleri arasında adam boşaldı. tabi oral yapanın ağzına boşaldı. o da ağzındaki meniyi saunanın içine tükürdü. oral yaptıran geğirerek, tükürerek çıktı saunadan. diğeri sağına soluna bakınırken benim arkadaşı kestirdi gözüne. ona yanaşıp okşamak istedi ama arkadaşım reddetti. bu esnada arkadaşımın diğer tarafındaki adam arkadaşımın bacaklarını okşamaya başladı. bu adam karanlık adada da arkadaşıma sarkmıştı. sadece okşayarak değil avuçlayarak, mıncıklayarak, öpüşmeye çalışarak arkadaşıma halleniyordu. yani aynı adam arkadaşımı takip etmiş. sanırım benden çekindiğinden dolayı arkadaşım kimseyle bir şey yapmadı. benim hamama gitmemin asıl sebebi onun anlattığı bir hamam macerasıydı. şimdi efendim arkadaşım kişisi önceden netten tanıştığı birisiyle hamamda karşılaşıyor. adam buna masaj teklifi yapıyor ve masaj odasına götürüyor. masaj odasında kapıyı kilitleyip masaj yapıyor sonrasında da bizimkini afedersiniz iyice bir sikiyor. ama benim böyle bir tecrübem olmadı. baş başa sevişilecek bir tek yer masaj odası o da kalabalıktan dolayı devamlı doluydu. istemem yan cebime koy gibi olacak ama bu kadar eleştirdiğim hamamda 4 saat vakit geçirmişiz. inanın saate bakmasam yarım saat durup çıktık derdim. yaşananlardan rahatsız değilim. sonuçta aşağı yukarı böyle bir yer bekliyordum zaten. gitmeden önce çok çekici geliyordu ama gidip gördükten sonra bir daha gideceğimi düşünmüyorum. sevişen sevişsin, kendini pazarlamak için poposunun yarısı dışarıda gezen tipler müşteri arasın beni ilgilendirmez ama gerçekten o koku, pislik ve bitmeyen tacizler çok rahatsız edici.

firuzağa hamamı aşağı yukarı böyle bir yer. tek güzel şey çalışanların samimi ve özenli davranışı. ben çok kaba insanlardır diye düşünürken aksine çok nazik ve ilgili kişilerle karşılaştım. ücret olarak ise kişi başı 25 tl. tabi bunu temizlenmek için değil o ortamda bulunmak için veriyorsunuz. yoksa hamamın temizlikle hiç alakası yok. ankara’da 40 liraya içtiğimiz şarabı 190 liraya '’ikram’’ eden gey sikme mekanlarından biri değil. hiç gitmeyip de gitmek isteyen arkadaşlar, mutlaka önceden gitmiş bir arkadaşıyla, koku, pislik, taciz gibi olumsuz şeylere hazırlıklı olarak gidin. hamamda da öyle çok hoş çocuk ya da karizmatik adam bulurum beklentisiyle gitmeyin. ben bir tanen eli yüzü düzgün bir çocuk gördüm o da biz girerken çıkıyordu. balamoz ve ayı seven arkadaşım ise bir tane adam beğendi. o adam da kimseyle ilgilenmeyen bir adamdı. sanırım gizli heteroydu.

bir istanbul masalı

çok güzel bir diziydi. şimdi tekrar seyretmek istesem dayanabileceğimi sanmıyorum. mehmet aslantuğ'un karizması, ağırbaşlılığı, eşcinsel arkadaşıyla olan samimiyeti diziye ayrı bir hava katıyordu. eşcinsel arkadaş da bir kadın bir erkek dizisinde oynayan emre karayel'di.

erkeklerin aşık olduğunda yaptıkları

devamlı telefonda konuşup mesajlaşmak. esnasında da aptal aptal gülümsemek.

ayı sözlük yazarlarının ilk aşkları

lise aşkım. ilk ve tek aşkım. hasreti, özlemi, yangını hiç bitmeyen, her an zihnimde, her daim hayatımın tam merkezinde olan aşkım. yalanlarla, yalancılarla avunmuşuz ikimiz de yıllar boyu. şimdilerde tekrar bulduk birbirimizi. insanın bu yaşta eli ayağına dolaşır mı? sevgili denilen züppelerle ses tonunu kalınlaştırıp daha bir karizmatik olmaya çalışan bahtabakan ilk selamlaşmada tayyip'in diyarbakır mitingindeki gibi sesler çıkardı.
çok heyecanlıyım sözlük. yıllar sonra, yıllanmış bir aşkın kıyısında olmanın heyecanı bu.
hadi bakalım bahtımız açık olsun.

bu şarkı eşliğinde şarap içme dileklerimle.

hem utangaç, hem hevesli mektepli sevgililerdik
pek kırılgan pek acemi, bi söyler bin gülerdik

firuzağa hamamı

yılbaşı gecesinin ertesi günü gittiğim hamam.

gitmemiş olanların fikir edinebilmesi için mekanı ve ortamı kırık dökük de olsa anlatmaya çalışayım. burası blog değil sözlük diyenler rahatlıkla eksileyebilirler.
öncelikle buraya hamam denilmesinin tek sebebi kapısında hamam yazıyor olması. bildiğimiz hamamlar gibi temizlenmek için değil kirlenmek için gidilesi bir hamam.
şu yaşıma geldim (ifade doğrumu bilmiyorum) gay hamama gitmiş değilim. daha doğrusu birkaç gün öncesine kadar gitmiş değildim. senenin ilk gününü hamam sefası ile süslemek amacı ile mezkür hamamın gediklisi diyebileceğim bir arkadaşımın rehberliğinde gittim.
kapıdan girişle başlamak gerekirse; hamamın müdavimi olan arkadaşımla ahşap kapıdan içeri hamam mimarisinde soğukluk denilen mekâna girdik. burada çay sigara içen peştamalli ve dolap, kabin sırasının kendilerine gelmesini bekleyen giyinik insanlar vardı. yoğunluğu buradan anlayabilirsiniz. biz de sigara yakıp beklemeye başladık. ilk izlenimim peştamalini ikiye katlayıp onu da ''düşük bel'' olarak giymiş, müşteri arar edasında şuh kahkahalar atan birkaç çocuğun dışında gey hamamda olduğumu düşündürecek bir durum söz konusu değil. görevliler sıranın bizde olduğunu söyleyerek kapıları bu salona açılan kabinlerden birisinin anahtarını verdi bize. kabinler sadece girişte yok. üst katta da yan yana sıralanmış bir şekilde birçok oda var. biz kabinde soyunup elimize verilen peştamalleri giydik. tekrar, sözünü ettiğim salondan geçerek küçük bir kapıdan ılıklık bölümüne geçtik. burası soğukluk denilen kısımdan biraz farklı. salondan, küçük odalara ulaşımı sağlayan koridor gibi bir yer. burada insanlar daha samimi. yani mekanın ismi gibi artık ılıklaşmış ilişkiler görülebiliyor. ama yine de çok fazla bir hareketlilik yok. sarılan, küçük öpücüklerle idare eden şahıslar öylesine ayakta bekliyorlar. sanırım sıcaklık ya da saunadan çıkan insanlar biraz rahatlamak için burada bekliyorlar. bu kısım o kadar kalabalık ki birilerine sürtünmeden adım atmak mümkün değil. soğukluk kısmına açılan küçük kapıyı açmak için bile bir sürü insan sağa sola çekilmek zorunda kalıyor. bu kısmın hemen sağ tarafında iki adat alaturka tuvalet var. ikimiz de önce tuvaletlere girdik. ben sağdakine girdim ama daha kapıyı kapayamadan geri çıktım. çünkü tuvalet çok pisti ve musluk çalışmıyordu. a dostlar ben hijyen delisi birisi değilim. doksanlı yıllarda kredi yurtlar kurumuna bağlı yurtlarda gocunmadan yaşamış birisiyim. şimdi o yurtların durumu nedir bilmiyorum ama o yıllarda o yurtlarda kalanlar anlamıştır demek istediğimi. hamamdaki tuvalete pis demek pis kavramına hakaret olur. eğer titiz birisi iseniz o görüntü karşısında direk kusabilirsiniz. kokuyu söylemiyorum bile. arkadaşıma sorduğumda onun girdiği diğer tuvaletin normal olduğunu söyledi. musluğu da çalışıyormuş. tuvalet tecrübesinden sonra ben direk hamamı terk etmek istedim ama hem arkadaşımı ısrarla gitmeye ikna etmemden hem de lanet olası meraktan dolayı gitmedim bir yere. sonra yine bir kapılan geçerek bir önceki gibi bir mekana girdik. birkaç kapı açılıyor buraya ve oturmak için plastik kanepeler var. sağ taraftaki iki kapı yıkanma bölümüne açılıyor. bu iki kapıdan soldaki ortada göbek taşı olan bildiğimiz hamam. kurnaların etrafında müşteriler yıkanıyor. yıkanma derken öyle haldur huldur yıkanma gelmesin aklınıza. plastik taslardan üzerlerine su döküyorlar sadece. yahu saatlerce durdum içerde bir tane sabunlu, köpüklü birisini göremedim. tamam ne istiyorsanız yapın da sonuçta burası hamam. işinizi bitirince bari vücut terini atmak, içerdeki o iğrenç kokudan kurtulmak için bir sabun kullanın. param olsa o hamamın karşısına of hamam açarım. orada kirlenenler gelip benim hamamda temizlensin diye. neyse efem boş bir kurna bulup iki yanına oturduk. tiplerin çoğu, çaldığı atı kapıya bağlayıp içeri girmiş gibi. nerde at hırsızı var bu hamam toplanmış. at hırsızı pazarı gibi bir yer işte. işin kötü tarafı bunlar kendilerini çok seksi zannettiklerinden dolayı havaları da bambaşka. çoğu kişi kasıtlı olarak bacaklarını açıp oturduğu için her boy ve tipte inik penis görebilirsiniz. az da olsa yabancılar bulunduğu için sünnetsi penis de görebilirsiniz. çift gelenler muhabbet ederken tekler genelde birbirlerini kesiyorlar. burada da çok hareketlilik yok. sadece kaçamak öpüşmeler var. biz de biraz su dökündükten sonra hamamı keşfe çıktık rehberimin öncülüğünde. yıkanma bölümüne geçen iki kapıdan söz etmiştim. soldakini anlattım sağdaki de ona benzer bir yer ama küçük göbek taşı falan yok ve çoğu kurnanın suyu akmıyor. bu bölüme açılan bir başka kapı da karanlık odanın kapısı. burası 3x3 büyüklüğünde olduğunu tahmin ettiğim küçük ve adı üstünde karanlık bir oda. kapı aralığından içeri girmek çok zor. hamamın diğer bölümlerindeki kalabalıkla eşdeğer bir kalabalık var bu küçük odada. kapıda biraz bekleyip çıkan birkaç kişinin yerine girmeye çalışanlarla beraber girdim. tabi girdim derken odanın ortasına ilerlediğim anlaşılmasın. kapı aralığının olduğu yere kadar ancak bir adım ilerleyebildim. sonra böyle böyle birkaç adım daha atarak odanın içini görebileceğim bir yere kadar ilerledim. tabi buradaki koku bambaşkaydı. yani kapıdan dışarı yayılacak kadar kesif bir koku var. o kadar insanın ter ve meni kokusu. kokunun ağırlığını anlatmam mümkün değil. o kadar grup seks yaptım ama böyle kokan bir ortam görmedim. içeride kimin eli kimin cebinde belli değil. oturanlar peştamalin altından ya da peştemali çıkarmış olarak mastürbasyon yapıyor. bazıları oral seks yaptırıyor bazıları diz çökmüş oral seks yapan kişinin kalçalarını, vücudunu okşuyor bazıları da birbirlerini iterek oral seks yapan kişinin içine girmeye çalışıyor. yani ne olduğu tamamen muamma. ayakta duranlar öpüşüyor birbirlerini okşuyor. ben sadece izlemeye ne olup bittiğini yerinde görmeye gelmiş olmama rağmen kaç kişinin tacizine maruz kaldım bilmiyorum. bir el göğüs kıllarımı okşuyor, onu uzaklaştırmaya çalışırken bir el penisime uzanıyor, o esnada başka bir el peştemalin altından testislerimle oynuyor, bir başka el kalçalarımın üzerinde geziniyor. feminen narin yapılı akça pakça birisi değilim. bildiğin ayıyım. kıllı bıyıklı göbekli vs. buna rağmen kaç kişi beni okşadı bilmiyorum. sonra arkadaşım da geldi karanlık odaya. ben de çiftiz görüntüsü vermek için ona sarıldım. arkadaşım benim aksime genç ve akça pakça biri. onun başına gelenleri siz anlayın artık. tabi o, hamamın müdavimi olduğu için çok daha rahat ve sakin tepkiler verdi.
içeride bu hengame devam ederken kapıdan bir ses duyuldu. '’dolmuş kuyruğu mu bu, yoksa sucuk ekmek mi dağıyorlar?’’ bunu söyleyen kişi '’hala’’ dedikleri bir adam. sanırım hamamın gullümcüsü o hala. ortama biraz daha baktıktan sonra arkadaşın yönlendirmesiyle saunaya yollandık. tabi karanlık odadan, götten baştan vazgeçmiş bir şekilde, '’sikmeseler bari’’ temennisiyle çıktım karanlık odadan. saunaya ılıklık bölümünden geçiliyor. hamamdan çıkışa göre sağa dönüyorsunuz koridorun sonundan sola dönünce yine karşılıklı iki plastik kanepenin olduğu bir bölüm var. bu bölümün sonunda ise siyah cam kaplı küçük bir oda var. işte orası sauna. sauna normal sauna. içerisi çok sıcak, ağaç sedirler vs. burada da kimi peştamalin üzerinden penisini okşuyor kimi çıkarmış mastürbasyon yapıyor birbirlerine kaçamak bakışlar atarak. biz girdiğimizde bir kişi oral seks yapıyordu. adamın birisi ayakta sedirin üzerinde duruyor, diğeri de bir alt basamağa oturmuş abartılı sesler çıkartarak oral yapıyordu. diğerleri de bunları izliyordu. bu durum nasıl gelişti bilmiyorum. biz girdiğimizde içerideki ortam buydu. biz de oturduk terliyoruz ama o dediğim abartılı sesler çıktıkça oral seksi izliyoruz. ama inanın bakmamak imkansız. yarım metre önünde oral seks yapılıyor garip sesler eşliğinde.(bu arada elemanın çok kötü yapıyordu oral seksi). bu '’corp, cuppp’’ sesleri arasında adam boşaldı. tabi oral yapanın ağzına boşaldı. o da ağzındaki meniyi saunanın içine tükürdü. oral yaptıran geğirerek, tükürerek çıktı saunadan. diğeri sağına soluna bakınırken benim arkadaşı kestirdi gözüne. ona yanaşıp okşamak istedi ama arkadaşım reddetti. bu esnada arkadaşımın diğer tarafındaki adam arkadaşımın bacaklarını okşamaya başladı. bu adam karanlık adada da arkadaşıma sarkmıştı. sadece okşayarak değil avuçlayarak, mıncıklayarak, öpüşmeye çalışarak arkadaşıma halleniyordu. yani aynı adam arkadaşımı takip etmiş. sanırım benden çekindiğinden dolayı arkadaşım kimseyle bir şey yapmadı. benim hamama gitmemin asıl sebebi onun anlattığı bir hamam macerasıydı. şimdi efendim arkadaşım kişisi önceden netten tanıştığı birisiyle hamamda karşılaşıyor. adam buna masaj teklifi yapıyor ve masaj odasına götürüyor. masaj odasında kapıyı kilitleyip masaj yapıyor sonrasında da bizimkini afedersiniz iyice bir sikiyor. ama benim böyle bir tecrübem olmadı. baş başa sevişilecek bir tek yer masaj odası o da kalabalıktan dolayı devamlı doluydu. istemem yan cebime koy gibi olacak ama bu kadar eleştirdiğim hamamda 4 saat vakit geçirmişiz. inanın saate bakmasam yarım saat durup çıktık derdim. yaşananlardan rahatsız değilim. sonuçta aşağı yukarı böyle bir yer bekliyordum zaten. gitmeden önce çok çekici geliyordu ama gidip gördükten sonra bir daha gideceğimi düşünmüyorum. sevişen sevişsin, kendini pazarlamak için poposunun yarısı dışarıda gezen tipler müşteri arasın beni ilgilendirmez ama gerçekten o koku, pislik ve bitmeyen tacizler çok rahatsız edici.

firuzağa hamamı aşağı yukarı böyle bir yer. tek güzel şey çalışanların samimi ve özenli davranışı. ben çok kaba insanlardır diye düşünürken aksine çok nazik ve ilgili kişilerle karşılaştım. ücret olarak ise kişi başı 25 tl. tabi bunu temizlenmek için değil o ortamda bulunmak için veriyorsunuz. yoksa hamamın temizlikle hiç alakası yok. ankara’da 40 liraya içtiğimiz şarabı 190 liraya '’ikram’’ eden gey sikme mekanlarından biri değil. hiç gitmeyip de gitmek isteyen arkadaşlar, mutlaka önceden gitmiş bir arkadaşıyla, koku, pislik, taciz gibi olumsuz şeylere hazırlıklı olarak gidin. hamamda da öyle çok hoş çocuk ya da karizmatik adam bulurum beklentisiyle gitmeyin. ben bir tanen eli yüzü düzgün bir çocuk gördüm o da biz girerken çıkıyordu. balamoz ve ayı seven arkadaşım ise bir tane adam beğendi. o adam da kimseyle ilgilenmeyen bir adamdı. sanırım gizli heteroydu.

geyşa ruhlu gay

birkaç günlüğüne beni moda'daki evinde misafir eden bi' arkadaşın sahip olduğu ruh hali. sevgilisini değilse de erkeğini mutlu etme azmine hayran kalıyorum. her şeyimle ayakta alkışlıyorum. mutfakta harikalar yaratması, masajda orgazmdan daha zevkli anlar yaşatması, yatakta benim bile 'sınırsız' diyebileceğim fanteziler yaşatması gerçekten takdire şayan.
şimdi de ballı bademli bilmem neli bir içecek hazırlıyor. gece tanıştıracağı arkadaşlarına hazırlıyormuş beni. ne alakaysa anlamadım ben de :)

42 kez yaptığı mastürbasyondan ölen genç

bence ölmemiştir. ısınmadan ve hızdan dolayı boyut değiştirmiştir sadece. yukarıda bir yerlerde bize bakarak yine asılıyordur o.

divan edebiyatı

bende mecnundan füzun aşıklık istidadı var
aşık-ı sadık benem mecnunun ancak adı var

öpüşürken kalkan penis

aşk turnusolüdür. öpüşen çiftlerden kalkmayanınkinin sahibi gerçek aşıktır. kalkanınki ise seks derdindedir.
Henüz takip ettiği biri yok.
Henüz takip eden biri yok.