ülkemizdeki eşcinsellerin gün geçtikçe artması
eşcinselliğin genetik olduğu teorisine inanacak olursak, dönemsel olarak artıp azalması ya da sürekli artması beklenilir bir şey bence. (biyolog ya da genetikçi değilim, yanlışım varsa affola). ama benim gözümde en büyük iki sebep 1) artık daha çok insan rahat 2) heteroseksüel olmayan herkes kendisine gay başlığı altında yer ediniyor. sapyoseksüeldir, panseksüeldir, hatta biseksüellerdir haberi yok çoğu insanın; hetero değilsem homoyumdur diyip geçiyorlar. eğitim eksikliği mi desek?
eşcinsellerin rahat ettikleri üniversiteler
bilgi, boğaziçi ve bilkent üçlüsü dışında "rahat" bir yer kalmadı ben artık diye biliyorum. bunlar içinde de bilgi en rahatı, boğaziçi en aktivisti, bilkent'se... ankara'da olandır yani.
norveççe
internet üzerinden öğrenmeme yardımcı olacak uygulama/site bilen insana otuz sevap bahşedeceğim dil.
ajda pekkan
sezen aksu'yla neden karşılaştırılır anlamasam da, kendisinin türk pop kültürü içerisindeki yeri yadsınamaz. ayrıca kendisini yıllara nasıl adapte ettiği de (müzikal anlamda) saygı duyulası bir konudur.
feminizm
lgbt toplumu içerisinde bir türlü yer edinemesinin sebebini bir türlü anlayamadığım ideoloji. eşcinsellerin belirgin bir kısmındaki kadın nefreti & kadını aşağılama isteği de anlayamadığım bir diğer konudur.
orange is the new black
4. sezonu işlediği konular itibariyle bir kesimden (daha çok beyaz liberaller) övgü alan, bir kesimdense (daha çok siyahi aktivistler) yerilen dizidir. zaten dizinin yazar kadrosunda hiç siyahi barındırmaması her zaman için dert edilen bir şeydi, ama bu sezon iyice doruk noktasına vardı anlaşılan problemler. yine de en güzel karakterlerin meksikalılar ve siyahiler olduğu yadsınamaz bir gerçektir.
florence and the machine
bu kadının hastanedeki çocuğa gidip şarkı söylediği bir video vardı, şimdi bulamadım ama.
hüngür hüngür ağlatır insanı.
eski sevgiliyi düşünerek 31 çekmek
eski sevgilisi olmayanların dışlanmış hissedebileceği başlık.
yazarlardan bira teklifleri
ben ediyorum. istanbullu gençler ve orta halliler, daddyler. gelin sizin olsun biralarım.
not: koli olabilir de olmayabilir de
not2: lütfen avcılarda buluşmak istemeyin.
freeheld
miley cyrus'un film için hazırladığı "hands of love" şarkısı da kayda değerdir.
ayı sözlük yazarlarının fantezileri
ciddili fantezi yazmaya çekindiğim başlık. ay ya afaroz edilirsem alllllah?
gangbang. allahına gangbang.
göğüs uçlarımın kanatana kadar ısırılması ve sıkılması.
açık alan.
galiba işemeli de var ama emin olamıyorum.
terli ayılar.
bağlanmak.
aşağılanmak.
bdsm
türkiye'de bulunamayan topluluk, fetiş, cinsel sevda.
hayır hiç mi yok diycem imkansız, ama bulunmuyor arkadaşlar. bulanınız varsa söylesin, yardım etsin, yönlendirsin beni. büyük sevaba girer.
ayrıca 50 shades of grey'in "bdsm" olarak sunduğu şey taciz ve tecavüzden başka bir şey değildir. bdsm'in temelinde karşılıklı iletişim ve istek yer alır. lütfen yanlış anlaşılmalara yol açmayalım, güzelim arzularımızı kirletmelerine izin vermeyelim.
yalnızlık
nedense insanın alışamadığı, kendisini var edemediği, adapte olamadığı tek durum gibi geliyor bana.
kendimi hep yalnız bir insan olarak gördüm, hayatımın büyük bir kısmını da bunun sebebini anlamaya çalışarak harcadım. yeterince ilgi çekici mi değildim? yeterince fit mi olamamıştım da kimse bana bakmıyor mu? çok mu konuşuyordum? burnum mu gereksiz yere büyüktü? iyi bir bio mu yazamamıştım hornette? yoksa sadece hak ettiğim hayat bu muydu?
bir insan yalnızlığı hak eder mi diye hala arada sırada kendime soruyorum. sartre cehennemin başkaları olduğunu söylemiş ama asıl zebanilerin ve şeytanların kimse olmadığında çıktığını düşünmeden edemiyorum.
boşta kalmak
azgınlığın en kötü halidir. horneti, growlrı, hatta twitterı talan edersin ama yine de birisini bulamazsın. porno izlesen kesmez, görmezden gelmeye çalışsan gitmez. en son böyle sokağa çıkıp bağırasın gelir, ki benim yapmışlığım vardır bunu. işte o yüzden diyorum ki devlet bize baksın, devlet ihtiyacı olana koli yollasın. ya da ne bileyim, ayı sözlük işe girişse de olur.
ama tüm bunların ötesinde sıkkınlığın da en kötü halidir kendisi. dışarı çıkacak insan bulamazsın, evin duvarları üstüne üstüne gelir, izleyecek dizin okuyacak kitabın kalmamıştır.
neden böyle şeyler gelir ki başımıza?
can sıkıntısına iyi gelen şeyler
31. ama böyle belli bir amaç için değil, öylesine 31. saatlerce sürsün, arada bırakın birkaç yudum su için sosyal medya hesaplarınızı kontrol edin, sonra devam edin. hem finali de güzel olur.
orgazm olurken bağırılan şeyler
game of thrones
kitapları gerçekten de dizisinden daha güzel olan yapım. ayrıca doran martell'in "fire and blood" konuşmasını varys'e vererek, ya da varys'i iyilik meleği kılarak büyük hata etmiştir.
---
spoiler ---
ancak altıncı sezonun finalinin ilk 15 dakikası muhteşem bir seyir keyfidir. o müzik, o sinematografi, o gerilim... ne olacağını bilmeme rağmen aşşşk sevdaaa renkkk diye izlemişimdir.
---
spoiler ---
uzun süreli ilişki arayanların seviştikten sonra ortalıktan kaybolması
uzun süreliden kastı üç saattir belki de?
seks yapmayı çağrıştıran objeler
nedense siyah çarşaf. ve elbette ki gömleğin arasından fışkıran kıllar.
penny dreadful
hiçbir şey yapamamış olsa bile (ki yapmıştır da, çok güzel dizidir) akıllara eva green'in "seans" sahnesi ile kazınacak olan dizidir. ablamız eğer bu yıl da emmy alamazsa televizyon akademisi'ni yakmak gereklidir.