bilgisayar kılıfımın arkasına yapıştırdığım sticker. lakin okuduğum bölümden kaynaklı hocalarımın sürekli kontrole gelirken gözlerine çarpan ve bana bakmadan falso yaptıran +9 hoca kovma itemi.
muhteşem derecede berbat bir yer. sadece bir kez gittim ve bir daha asla adım atmadım, atmam da. biraz duruşunuza saygı duyun ya. böyle bir mekanı tutup, pohpohlamanız imkansız olmalı.
her mitoloji dersinde hocanın mutlaka bahsettiği üç güzeller efsanesini anlatırken, hocanın ağzından çıkacak olan kelimeleri birebir önceden söylemeye çalışmak.
the truth about love tour - live from melbourne dvd'si arşivde mutlaka bulunmalıdır. lakin açın ve izleyin, eğer enerji patlaması yaşayıp, evin içinde zıplarken eliniz avizeye çarpmazsa gelin beni bulun. m!ssundaztood albümüyle dinlemeye başladığım, raise your glass şarkısıyla beni benden alan küçük bir sürtüktür :p
genellikle "tamam uzatma ve abartma artık" diye cümle kullandığım zaman direkt bu durum faal oluyor. sonra eski halime dönüyorum. ama maksat insanın aklına bu düşüncenin sokulmaması, bir kere aklına girdi mi eyvallahı çekersin bir yerden sonra.
yıl 2013, ağustos ayında ömrümün en kötü ayrılığını yaşadım. ankara'lı bir sevgilim vardı. ben bursa'daydım. ortak buluşma şehrimiz eskişehirdi... işin en ilginç tarafı ise "titanic - rose's theme" müziğini ikimizin de sapık gibi seviyor olmasıydı. o sıralar garip bir uyum diye geçiştirmiştim. ayrıca istanbul'dan nefret ettiğini her seferinde bana söylerdi. geçen yıl kadıköy'de antin kuntin şeyler bakmak için küçük yerleri dolaşıyordum. o sırada kulağımda tek kulaklıkla rose's theme'i dinliyordum. t-shirtün fiyatını sormak için başımı kasaya çevirdiğim anda kapıdan içeri girdi. onu gördüğüm an derler ye kafam yandı diye aynı o hisse kapıldım. o an bana acı veren şey nefret ettiği koskoca istanbul'da onunla denk gelmem olmadı, müziği iliklerime kadar hissettirmesi oldu.